Varlık barışında cevap bekleyen sorular

0
45

Değerli Fortune okuyucularım, Eylül 2016’daki yazımda, sizlere varlık barışı ile ilgili düzenlemelerden bahsetmiş, kanunda herhangi bir vergi kalkanı öngörülmediğini belirtmiştim. Bu yazımda ise yurt dışı varlıkların beyanı konusunda yaşanan bazı tereddütlü konulara değinmek ve bu konular hakkındaki değerlendirmelerimi paylaşmak istiyorum.

Düzenlemeye göre, gerçek veya tüzel kişiler tarafından yurt dışında sahip olunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının kanunda yer alan şartlar dahilinde 31 Aralık 2016 tarihine kadar Türkiye’ye getirilmesi halinde söz konusu tutarlar üzerinden herhangi bir vergi alınmayacak ve vergi incelemesine tabi tutulmayacaklardır. Kanunun 19 Ağustos 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra Maliye Bakanlığı’nca çıkarılan 1 seri numaralı tebliği takiben birçok kişi yasadan yararlanmak için banka ve aracı kurumlara başvurularını yapmaya başlamıştır. Varlık barışı düzenlemesinde, önceki benzeri düzenlemelerden farklı olarak standart bir beyan veya bildirim öngörülmediği gibi, yapılan beyan da herhangi bir vergi kalkanı sağlamamaktadır. Özellikle genel tebliğe dayanarak, menkul kıymet ve sermaye piyasası araçlarının aracı kurumlara beyan edilmesinin Türkiye’ye getirildiği anlamında kabul göreceğinin açıklanması birçok kişiyi tercihini bu yönde kullanmaya yöneltmiştir. Ancak düzenlemede beyan ve bildirimin herhangi bir standarda tabi tutulmaması nedeniyle, aracı kurumlar beyan ve bildirimleri kabul etmeyebilmektedirler. Halbuki beyan ve bildirim sadece aracı kurumlara yapılabilmektedir. Bu da varlık barışından yararlanmak isteyenleri başvuru yapıp yapmama konusunda tereddüde düşürmektedir.

Kanuni düzenlemede yer alan “Yurt dışından Türkiye’ye getirilen veya yurt içinde olup kanuni defterlere kaydedilen varlıklar nedeniyle, madde hükmünden yararlananlar ve bunların kanuni temsilcileri hakkında, başkaca bir neden ile gerekli olması hali saklı kalmak üzere sırf bu işlemin yapılmış olmasından dolayı ve bu işlemden hareket edilerek, hiçbir şekilde vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı ile herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılamayacak, vergi cezası ve idari para cezaları kesilemeyecektir” cümlesindeki “başkaca bir neden ile gerekli olması hali saklı kalmak üzere” ifadesinin geçmiş dönemlerin vergi incelemesine veya diğer araştırma ve soruşturmalara açık kapı bıraktığı konusunda kamuoyunda fikir birliği oluştuğunu söyleyebilirim. Bu çerçevede varlık barışı düzenlemesinden yararlanılması halinde, yararlanılan tarihten önceki dönem gelirleri başkaca bir nedenden dolayı incelenebilecek midir? Örneğin A şahsı yurt dışında bulunan dövizini 31 Aralık 2016 tarihinde varlık barışı düzenlemesinden yararlanarak Türkiye’deki bankalara transfer etmiş ve kanundan yararlanacağını ilgili bankalara bildirmiş olsun. Bu kişi 31 Aralık 2016 öncesi dönem ve yıllara ilişkin söz konusu nakdi varlıktan elde ettiği faiz veya diğer gelirleri beyan etmeli midir? Beyan etmediği takdirde, yukarıda bahis konusu ettiğimiz düzenlemeden dolayı geçmiş yıllar vergi incelemesine tabi tutulacak mıdır? Maliye Bakanlığı’nın söz konusu ifadenin ne anlama geldiğini açıkça anlatan bir tebliğ çıkararak bugüne kadar başvurmamış ama kanundan yararlanmak isteyen kişilerin bu konudaki tereddütlerini yıl sonuna kadar gidermesi gerektiği kanaatindeyim. Aksi takdirde birçok kişinin söz konusu düzenlemeden yararlanmayabileceği ihtimal dahilindedir.

Tereddüt yaratan diğer önemli konu ise özellikle aracı kurumlara bildirilen ve yurt dışında bulunan menkul kıymetlerin daha sonra elden çıkarılması halinde maliyet bedeli olarak bildirim bedelinin mi yoksa menkul kıymetlerin iktisap tarihindeki bedellerinin mi dikkate alınacağıdır. Bu konunun açıklığa kavuşturulması ileride doğabilecek tereddütleri şimdiden önleyebilecektir. Sonuç olarak varlık barışı düzenlemesinin başarıya ulaşması yukarıda belirttiğim soruların cevap bulmasına yakından bağlıdır ve bakanlığın bu konuda açıklamalarda bulunması çok faydalı olacaktır.