Hizmet teslimlerinde KDV ne zaman tahakkuk eder?

0
211

Değerli Fortune okuyucuları sonbahara girdiğimiz bugünlerde sizler KDV Genel Uygulama Tebliği ile yapılan ancak gözden kaçan ve oldukça önemli sayıda vergi mükellefini yakından ilgilendirecek bir düzenleme hakkında bilgi vermek ve bu konu hakkındaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bilindiği üzere, 26 Nisan 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan söz konusu KDV Genel Uygulama Tebliği ile bu tarihe kadar yayınlanmış olan tüm KDV tebliğleri yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni tebliğ ile geçmiş tebliğlerde yapılan düzenlemeler genel olarak korunmuş olmakla birlikte; başta KDV iade sistemi olmak üzere bazı özellikli konularda değişiklikler yapılmıştır. Bunlardan birisi de hizmet ifalarında KDV’yi doğuran olayın tespiti ile ilgili yapılan yeni açıklamalardır.
 
KDV Kanunu’nda vergiyi doğuran olayın hukuki şartları, vergiye tabi işlemlerin özelliklerine göre ayrı ayrı tayin ve tespit edilmiştir. KDV’de vergiyi doğuran olay, mal teslimi veya hizmet ifasının yapıldığı anda meydana gelmektedir. Örneğin bir avukatın müvekkili ile olan sözleşmesi dava sonucuna bağlı ücret ödenmesi şeklinde ise dava süresine bakılmaksızın dava bitiminde hizmet ifa edilmiş sayılacak ve ücret bedeli üzerinden katma değer vergisi ilgili avukat tarafından beyan edilecektir. Ancak KDV Kanunu’nda malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi halinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere vergiyi doğuran olayın fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında meydana geleceği belirtilmiştir. Örneğimizde, avukatın dava başlangıcında herhangi bir şekilde serbest meslek makbuzu düzenlemesi halinde KDV hesaplayıp beyan etmesi gerekmektedir.
 
Kısım kısım mal teslimi veya hizmet yapılması mutad olan veya bu hususlarda mutabık kalınan hallerde ise her bir kısmın teslimi veya bir kısım hizmetin yapılması anında vergiyi doğuran olay meydana gelmiş sayılmaktadır. Öte yandan, bir vergilendirme dönemini aşan hizmetlerde, her bir aylık dönemden oluşan vergilendirme dönemleri itibarıyla KDV’nin hesaplanması ve verilecek hizmetlere ilişkin faturanın aylık ödeme tutarı belirtilerek tanzim edilmesi gerekmektedir. Belli bir vergilendirme döneminde beyan edilecek KDV matrahının ise toplam hizmet bedelinin, hizmetin ifa edileceği aylık sürelere bölünmesi suretiyle tespiti mümkün bulunmaktadır. Örneğin özel okullarda okul açılmadan tüm öğretim bedeli alınmakta ancak Katma Değer Vergisi Kanunu’nun bu maddesine göre aylık eğitim dönemlerine bağlı olarak KDV hesaplanıp beyan edilmektedir.
 
Buraya kadar size KDV Kanunu’nda yapılan yasal açıklamalar hakkında bilgi verdim. Ancak kanunda yer alan bu açık ifadelere rağmen yeni uygulama tebliğine “Toplam bedel hizmet tamamlandığında alınsa dahi hizmetin gerçekleştiği vergilendirme dönemlerine isabet eden tutarın ilgili olduğu dönemde beyan edilmesi gerekmekte olup, hizmet bedelinin tamamının hizmet ifasının sonunda beyan edilmesi mümkün değildir” ifadesi eklenmiştir. Bu düzenleme ile “vergiyi doğuran olay” tanımının gerek kanunda gerekse önceki tebliğlerde yer almadığı şekilde yeni baştan yapıldığını görmekteyiz. Bu tanıma göre yukarıda örnek verdiğimiz avukatın sözleşmesine göre ücretini dava sonunda alsa bile hizmeti vermeye başladığı, yani dava dilekçesini düzenlediği aydan, davanın bitimine kadar her ay KDV hesaplaması ve bu tutarı beyan etmesi zorunluluğu doğmaktadır. Keza bu açıklama yurt dışından alınan bazı hizmetlerde KDV uygulamasını tamamen değiştirmektedir. Örneğin yurt dışından yıl sonlarında veya üçer aylık dönemlerde gelen royalty faturaları ve benzer ödemeler için aylık dönemler itibarı sorumlu sıfatı ile KDV hesaplanması ve beyan edilmesi zorunlu hale gelmektedir. Kanuna açıkça aykırı şekilde yapılan tebliğdeki bu düzenlemelerin vergi idaresi tarafından ivedi olarak düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde yeni düzenleme oldukça büyük bir mükellef kesimini vergi idaresi ile ihtilaflı hale getirecektir.