Petrol 85 dolara iner mi?

0
31

ABD Dışişleri Bakanı Kerry, hafta sonu Afganistan’dan Avusturya’ya uçtu. Burada; ABD ile Almanya arasındaki casus krizi henüz daha sıcaklığını koruduğu bir dönemde; Alman Dışişleri Bakanı ile görüşecek. Görüşmede; İran ile P5+1 (BM daimi temsilcisi olan ABD, Çin, İngiltere, Fransa ve Çin ile Almanya) arasında İran’ın nükleer programının “denetim altına” alınması için imzalanacağı söylenen anlaşmanın detayları konuşulacak.

Görüşmeler uzun zamandır sürüyor ve 20 Temmuz’da bir anlaşma imzalanabileceği konuşuluyor. İmzalanacak anlaşmanın taslağının hazırlandığı ancak halen taraflar arasında ciddi görüş ayrılıklarının da sürdüğü bir başka söylenti.

Şahsen bu anlaşmanın yakında imzalanacağını düşünüyorum. Bu varsayımımın ardında temel olarak İran’a uygulanan yaptırımların sonuç vermesi yatıyor. Geçtiğimiz yıl İran ekonomisinde yaşanan çalkantılardan ve Ruhani’nin 7 adaya karşın net bir çoğunlukla seçilmesinin ardında, ülke içindeki sıkıntılar yatıyor. Ruhani’nin seçimden bu yana ılımlı yaklaşımı, anlaşmaya yakın durması ve hepsinden önemlisi Ortadoğu’nun bu karışık döneminde; eskiye oranla; İran’ın uyguladığı uzlaşmaz, Batı karşıtı söylemlerden farklı bir tutum izlemesi, hatta Irak konusunda Batı ile işbirliğine yatkın bir tavır sergilemesi benim tahminimi destekler nitelikte.

İran’ın Batı ile “uzlaşmasının” ardında petrol endüstrisinde yaşadığı sorunlar önemli rol oynuyor. Dünyanın en büyük petrol ve gaz rezervlerine sahip 3’üncü büyük ülkesi olmasına rağmen; hem petrol çıkarma teknolojisinin eskiliği, hem de yaptırımlar nedeniyle uluslararası pazarlara erişimindeki kısıtlar ülke ekonomisini zorluyor. Anlaşmanın bir parçası olarak ABD’nin “Kayaç Gazı ve Petrolü” çıkarma teknolojisinin bir kısmını İran ile paylaşması söz konusu. Bunun da İran için mutlaka bir bedeli olacaktır! İster bu teknolojiye ulaşsın, isterse de bilinen teknolojilerle petrol üretimini arttırsın asıl mesele İran’ın bu petrolü rahatlıkla satabilmesi. Anlaşma sonrasında İran bu imkâna kavuşacak. Bu da dünya petrol arzına çok önemli bir katkı demektir.

Hazır Kayaç Gazı (ve petrolü) demişken; ABD’nin “dünyanın en fazla petrol üreten ülkesi” unvanını kazanmasına az kaldı. Daha önceleri 2017 olarak verilen tarihin, daha da öne çekilmesi büyük olasılık ve ABD Suudi Arabistan’ı da geçerek en büyük üretici olacak. 2020 yılında da “en büyük petrol ihracatçısı” olması ihtimali var! Kayaç Gazı teknolojisi son 10 yıla damgasını vurdu ve önümüzdeki dönemde hem enerji hem de jeopolitik alanda önemli değişikliklere yol açacak.

İşin bir de sorunlu Ortadoğu tarafı var! Irak’taki gelişmeler hepimizin malûmu. IŞİD’in Musul ve civarındaki petrol alanları ile Irak’ın en büyük rafinerisini ele geçirmesi kısa bir süreliğine petrol piyasalarını heyecanlandırsa da, Basra bölgesine ulaşması tehdidinin az olduğuna inanılması, petrol fiyatlarında yeniden “temel verilere” dönülmesine neden oldu.

Temel olarak bakıldığında 87 milyon varillik üretim ile 85 milyon varillik günlük tüketim arasında halen daha arz yönünde bir fazla var ve Suudi Arabistan’ın “gerektiğinde” devreye alabileceği 3 milyon varillik ek bir kapasitesi piyasalar açısından “sigorta” olarak bir kenarda duruyor!

Kuzey Irak petrolünün Türkiye üzerinden ihracı konusunda son günlerde önemli gelişmeler yaşanıyor. Yüklenen dört kargonun üçünün satıldığına dair bilgiler açıklandı. Günlük 300 bin varillik bir kapasite de oradan devreye girecek.

Libya ve Nijerya tarafından gelen olumsuz haberlere rağmen Brent petrolü 4 Temmuz 2008’de gördüğü 146.55 dolar/varil seviyesinin çok uzağında. Küresel krizin zirve yaptığı Mart 2009’un hemen öncesinde 24 Aralık 2008’de 36.40 dolara kadar düşen (aynı yıl içinde hem zirve, hem de dip görüldü!) Brent petrolü Mart 2012’de 128.40 dolara ancak çıkabildi!

Küresel onca soruna rağmen, Ortadoğu, Libya, Nijerya, Venezuela ve hatta Brezilya’daki sorunlara rağmen petrol fiyatları Temmuz 2012’den bu yana 100-115 dolar bandını koruyor. Benim çok önemsediğim P5+1 ve İran arasındaki anlaşmanın imzalanması kısa vadede olmasa da orta vadede petrol fiyatlarında düşüşlere neden olabilecek. Anlaşma imzalandığında da mutlaka piyasalarda bir düşüş görülebilir ancak Suudi Arabistan aracılığıyla fiyatların ilk aşamada 100 doların altına düşmesine izin verilmeyecektir diye düşünüyorum. Zira başta Rusya olmak üzere ülke bütçeleri petrol fiyatına bağlı! Ya üretim kısarak ya da kargaşaların bazılarını “abartarak” fiyatları kontrol etmeye çalışacaklardır.

Asıl etkiyi önümüzdeki yıl göreceğimizi düşünüyorum. Gerek FED’in parasal genişlemeyi sonlandırması ve faiz artışlarına başlaması gerekse de Çin yüzde 7’nn altına sarkan büyümesi ve tabii ki yukarıda sıraladığım sebeplerle petrol arzının artması ile petrol fiyatlarında 100 doların altına inildiğine şahit olabiliriz.  

Teknik olarak bakıldığında 100 doların altına inilmesi durumunda 93 dolar ilk hedef olacak! Asıl işin ilginç yanı bu seviye de aşağı kırılacak olur ise Brent petrolü değil 85 dolar, 82.50 dolara kadar bile inebiliyor.
Böylesi bir gerileme her 10 dolarlık hareketin Türkiye’ye 4 milyar dolarlık katkı veya zarar getirdiği ortamda büyük bir avantaj demektir. 110 dolardan, 85 dolara (Yıllık ortalama bazında) düşüş 10 milyar dolarlık daha az cari açık, daha az dış borç, daha düşük enflasyon demektir.

Bugünün en büyük petrol ihracatçısı S. Arabistan, Tüm bütçesini petrole bağlamış Rusya ve yakın geleceğin en büyük üreticisi ve ihracatçısı olmaya aday ABD bu işe ne der?
İki yıla kalmadan hep beraber göreceğiz…