Brexit’e yaşlılar karar verdi

0
29

Finansal piyasalar; Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çıkmasını hiç mi hiç beklemiyordu. Bekliyor olsaydı oylama öncesinde dolar/pound paritesi 1,50’lere, ya da FTSE 100 endeksi 6 bin 380’lere yükselir miydi?

Brexit (Birleşik Krallık’ın AB’den çıkması) oylaması 23 Haziran’da yapılmadan önce hemen herkes bir “görünmez elin” devreye gireceğini ve statükonun korunması için elinden geleni yapacağını düşünüyordu. Ben de bu “güruha” dahildim. “AB’de kalalım” taraftarı milletvekili Jo Cox’un AB karşıtı biri tarafından hunharca öldürülmesi “kalalım” cephesine sempati kazandırmıştı. Ancak bu “sempati” oylama gününe kadar sürmedi ve sonuç hiç de “beklendiği” gibi olmadı.

“AB’de kalalım” diyenler yüzde 48,1’de kalırken, “ayrılalım” diyenler yüzde 51,9 oy alınca “Birleşik Krallık” AB’den çıkmaya karar vermiş oldu. Teorik olarak iki yıl, “teknik olarak” dört yıla uzayacak bir süreç başladı. Fransız Dışişleri Bakanı ve Almanya Maliye Bakanı sürecin hızlandırılarak sonlandırılması konusundaki görüşlerini açıkladılar. Kolay bir “boşanma” süreci olmayacağı aşikar!

Birleşik Krallık’ta yaşayanların yüzde 52’ye yakın kısmının AB’den ayrılma kararı vermesi sonrasında hemen iki tartışma başladı: Birincisi, “AB’de kalalım” kararı veren Kuzey İrlanda ve İskoçya’nın referanduma giderek; Birleşik Krallık’tan ayrılması ile birlikte “Birleşik Krallık’ın dağılacağı” yönündeki beklentiler arttı. İkincisi ise Brexit oylama sonrasında ilk açıklamayı yapan aşırı sağcı Hollandalı politikacı gibi AB’den ayrılma yönünde bir eğilimin oluşması neticesinde, AB’nin dağılmasa bile “çatırdaması” sorunu gündeme geliyor.

Referandum sonrasında AB’den gelen yorumlar İngiltere’nin “bir an evvel” üyelikten çıkması yönünde. AB nezdinde ilk kez yaşanacak bu sürecin hızlı bir şekilde sona erdirilmesini, bundan sonra gelebilecek İspanya ve Yunanistan “çıkışlarının” önünü almak adına istiyorlar. Brexit kararı sonrasında hem sağ hem de sol partilerin radikalleşmesinden duyulan endişeler de AB açısından sürecin hızla tamamlanmasını getirebilecek.

Hemen bitmeyebilir! İngiltere’de Muhafazakar Parti içinde liderlik yarışının yaşanması, olası bir erken seçim ve hatta referandum yenileme olasılıkları da halen daha masada. Referandumun hemen sonrasında referandum yenileme için 24 saatte 2 milyon imza toplanması da bundan olabilir mi?

Brexit oylamasının yerel ve küresel sonuçları mutlaka olacak. Yerel tarafta Kuzey İrlanda’nın, İrlanda ile birleşerek AB’ye katılması veya “kalalım” oyu veren İskoçya’nın yeniden bağımsızlık oylaması yaparak AB’ye katılma kararı alması, AB’de İspanya seçimlerinden sonra İspanya’nın olası ayrılığı sıkça konuşuluyor olacak.

Bundan sonraki asıl tartışma “Küreselleşmenin sonuna mı geldik?” olacak. 2008 küresel krizine kalıcı ve kitleleri kapsayıcı bir çözüm üretilemediğinden dolayı ülkelerde radikalleşme öne çıkıyor. Göç sorunlarının da desteklediği bu akım sonrasında ülkelerin kendi içlerine kapanması, sınırlarındaki görünmez duvarların (Trump’ın seçilmesi durumunda bu duvarlar görünür hale de gelecek) yükselmesi küreselleşmenin sonunu getirebilecek. Tıpkı Birinci Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi gümrük duvarlarının yükseltilmesi, ticaret savaşlarının (günümüzde kur ve siber cephede yaşanabilecek) şiddetlenmesi ihtimalini artıracaktır.

Tüm bu tartışmaların yolunu da “yaşlı” İngilizler açtı! 50-64 yaş arası İngilizlerin yüzde 44’ü “kalalım” derken; 65 yaş üstünde bu oran yüzde 39’da kalırken, 18-24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 75’i “kalalım” demiş. Gençler “özgür bir dünya” derken, yaşlılar “benim dünyam” demişler.

Yaşlı ve muhafazakar İngilizler’in tercihi sadece İngiltere’nin değil -bu durum en azından iki yıl sürecek bir belirsizliği de beraberinde getireceğinden- tüm küreyi etkileyecek. Bu belirsizliğin bizim de içinde bulunduğumuz gelişen ülkeleri en azından ticaret yönünden etkilemesi kaçınılmaz olacaktır. Brexit’in belki de tek iyi tarafı; FED faiz artışları, ötelenebildiği kadar ötelenecek!