Yaşlı bakımında dijital olanaklar

0
109

SAĞLIK DÜNYASI hasta verilerini dijital olarak takip etmek suretiyle kronik hastalık tedavisinde uzunca bir süredir ileriye doğru adımlar atıyor. Verinin dijitalleşmesi, analiz yapmayı kolaylaştırırken sensörler başta olmak üzere sisteme eklenen yeni bileşenler teşhis ve bakım tarafında yeni yöntemleri ortaya çıkarıyor. Bu, gerçek zamanlı sağlık hizmetleri olarak adlandırabileceğimiz yeni bir konsepti de hayatımıza sokuyor. Hatta öngörüsel analitik ile sorunu ortaya çıkmadan önce tespit edip koruma sağlamak da mümkün oluyor.

Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, düşmeleri konu alıyor. Kronik ve geriatrik (yaşlılığa bağlı) hastalıklar daha önce de gündemde kapsamlı yer alırken özellikle diyabet ve yüksek tansiyon bizde çok konuşulur o kadar konuşulmayan düşme konusunda yapılanlar dijital sağlıkta gelinen noktayı çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.
Düşmeyi yaşlılık döneminin en önemli sağlık problemlerinden biri olarak gören Dünya Sağlık Örgütü, 2004 yılında yayımladığı bir raporda yaşlıların üçte birinin her yıl düştüğünü ve 75 yaş üzeri yaşlılarda oranın daha yüksek olduğunu kaydediyor. Düşen yaşlıların yüzde 20 ila yüzde 30’unda düşmeye bağlı yaralanmalar yaşlılarda hareket ve bağımsızlığı azaltırken erken ölüm riskini artırıyor. ABD’deki bir araştırma ise, yaşlılar arasında düşme oranının yüzde 75’leri bulduğunu ve bunun doğrudan yol açtığı sağlık harcamalarının 34 milyar dolara ulaştığına işaret ediyor. Bu durum, düşmeyi diyabet ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalıkların yanında önemli bir yaşlılık problemi olarak adlandırmayı gerektiriyor. Sensör teknolojisi, ileri yaşlardaki kişilerin hareketlerindeki değişime bağlı olarak hareket zorluğu veya denge kaybı gibi durumlarını tespit etmeye yardımcı olarak, sistemin olası düşmeleri öngörmesine zemin hazırlıyor. Anonim data kullanılarak elde edilen şablonlar, takip verisi ile karşılaştırma yaparak sorunu tespit etmeye yardımcı oluyor.
 
SİSTEM KURMAK ÖNEM TAŞIYOR
Yaşlanan toplumlarda dört ayaktan oluşan bir ekosistemin oluşturulması ile hem teknolojinin sağladığı olanaklar ile yaşlanmanın kalitesinin yükseltilmesi hem de sağlık hizmetlerinin daha düşük maliyetle ve daha tatmin edici bir düzeyde verilmesi mümkün oluyor. Yaşlanmanın kalitesi ile kastedilen, insanların evlerindeki ve toplum içindeki bireysel ve sosyal aktivitelerden mahrum kalmadan yaşamayı sürdürmesi.

Bunun için rahatsızlıkların ortaya çıkmasını engelleyecek bir sistemin hayata geçirilmesi gerekiyor. Sistemin dört ayağını aşağıdaki gibi tanımlamak mümkün:

1. Takip: Giyilebilir bilgisayarlar, akıllı cihazlar, eve yerleştirilmiş hareket sensörleri ve diğer sensörler ile oluşturulan sistemde üretilen veri, ileri yaşlardaki kişilerin durumunun tespit ve takip edilmesini sağlıyor.

2. Bağlantı: Bu verinin belirtilen tespit ve takip işlevini gerçekleştiren merkeze iletilmesini sağlayan bu sistem aynı zamanda iki yönlü bir iletişim kanalı olarak yaşlı ile bakım/ tedavi görevlileri arasındaki iletişimi sağlıyor.

3. Büyük veri: Sürekli takip ile oluşan büyük veri havuzunda ya da veri okyanusunda, özellikle analitik yöntemlerin kullanılması ile kalıplar araştırılıyor.

4. Öngörü algoritmaları: Büyük veri analitiği ile veri içinde tespit edilen kalıplar algoritmaların oluşturulmasında kullanılıyor. Bu algoritmalar ise takibin geliştirilmesi ve bütün dörtlü sistemin iyileştirilmesi için kullanılan geri besleme çevrimini tetikliyor.

Bu sistemin ekonomik ve sağlık sistemi ile ilgili faydaları kadar önemli bir boyutu, ileri yaşlardaki kişilerin sürekli hastaneye taşınmadıkları bir yaşam tarzına sahip olmasına asistanlık etmesi. Teknolojinin sağladığı bağlantı olanakları, bu kişiler için daha fazla bağımsızlık ve istedikleri yerde zamanlarının daha fazlasını geçirebilmek anlamına geliyor. Diğer faydaların başında takip sisteminin sağladığı olanakların, erken teşhis ve olası bir sorunda daha erken müdahaleye olanak tanıması geliyor. Bu, bazı durumlarda hayat kurtaran bir avantaj oluyor.

İşin maddi boyutu bunların ardından geliyor. Yaşlının destek alma ve sağlık çalışanları ile bir araya gelme ihtiyacını azaltan sistem, hem yaşlı hem de sağlık sistemi tarafında maliyetleri aşağı çekiyor.
 
UYGULAMALAR HAYATI KOLAYLAŞTIRIYOR
Philips’in ortalama bir tablette kullanılabilmesine olanak tanıyacak kadar donanım gereksinimi yaratan eCare Companion uygulaması bu konuda iyi bir örnek oluşturuyor. Yaşlıların görme özellikleri doğrultusunda ekrandaki ikon ve yazılar daha büyük tutulmuş durumda. Yaşlıların sözcüklerden çok resimlere iyi tepki verdiğini gösteren araştırmalar, bu tercihi ortaya çıkarmış. Bu, teknoloji dünyasında giderek daha fazla bahsedilen müşteri odaklı olmanın bir adım ötesine geçen bir iletişime işaret ediyor. İleri yaşlardaki kişilere ilaçlarını almalarını veya doktor randevularını hatırlatan ya da doktorlarını görmelerini tavsiye eden mesajlar, dost canlısı avatarlar tarafından iletiliyor. Yaşlının ruh halini aktarmak için bir butona dokunmasının yeterli olduğu sistemde, kişiselleştirme tarafına da büyük özen gösteriliyor. Bu özen, sistemde yer alan kişilere gönderilen sabah mesajlarının bazıları için düz metin şeklindeki bir yapılacak işler listesi, diğerleri içinse güne neşeli başlamalarına yardımcı olacak sıcak ve animasyon destekli bir günaydın mesajı göndermek şeklinde kendisini gösteriyor.

Bütün bu gelişmelerin merkezinde insanların yaşamsal verilerinin sürekli takip edilmesinin kronik hastalıkların yönetiminde ve hastaların nekahet döneminde öneminin kavranması yer alıyor. Kan şekeri, kalp atım sayısı, kan basıncı, kandaki oksijen saturasyonu ve nabız izleme gibi işlevleri yerine getiren tıbbi teknolojiler de dahil olmak üzere birçok alanda giyilebilir teknolojilerin payının artması, sağlıkta teknoloji kullanımını artırıyor.
Gelinen noktada ortaya çıkan klinik bulgular, dijital araçların gelişmesine paralel olarak kronik hastalığı bulunanların sağlıklarını yönetmede ve sorunlardan kaçınmada evlerinde dahi daha iyi durumda olabileceğine işaret ediyor. Bulut teknolojilerinin kullanılması, tabloyu daha da fazla olumluya çevirebiliyor. Ancak bu başka bir yazının konusu olacak.