Yabancının son çeyrek stratejisi

0
131

Yabancıların alım ve satımları borsanın yönünü belirliyor. Borsa İstanbul’da yabancıların payı 22 Ekim itibariyle yüzde 62,63 seviyesinde bulunuyor. 26 Temmuz günü yüzde 61,36 düzeyinde olan yabancı payındaki yükselişe rağmen bunun sadece bir puanlık artışla sınırlı kalması, gelişmelerin henüz istenen hareketi sağlamaya yetmediği anlamına geliyor. Yabancıların borsadaki payı yüzde 65’li seviyelere geldiğinde Endeks de 110.000-120.000’li seviyelere doğru harekete geçiyor. Piyasaya yeni kaynak girişi olmadığı sürece yaşanan hareketler ise sığ ve cılız kalıyor. Peki, yabancı payındaki yükselme tekrar güçlü bir çıkışın yolunu açabilecek mi?
Yabancılar açısından katıksız sofranın cezbedici olmadığını söyleyen yatırım kuruluşları, son fiyat hareketleriyle birlikte yeniden alıma yönelmeleri için koşulların oluşmaya başladığını düşünüyor. Her şeyden önce zayıflayan TL ve defter değerinin altına gerileyen güçlü borsa şirketlerinin yabancı yatırımcının ilgisini çekebilecek nitelikte olduğunu belirtmekteler. Reel efektif döviz kuru 2003 yılındaki seviyelerin de altında bulunuyor. Bir başka önemli nokta ise bankacılık sisteminin güçlü olması ve kurlarda yaşanan aşırı değerlenmeler karşısında dahi taleplere rahatlıkla cevap verebilmesi. Bankalar sendikasyon kredilerini çevirebiliyor. Borçlanmanın maliyeti artsa da bir problemle karşılaşılmıyor. Kur hareketlerinin de etkisiyle Türkiye 2015 yılından bu yana ilk defa cari fazla verdi.  Risk göstergelerinde olumlu sinyaller gözleniyor. Yabancı işlemlerini özellikle takip ettiğini söyleyen yatırımcı Serhan Bozbay, yabancıların risk algısının değişmesiyle birlikte hisse senetlerine ciddi para girişlerinin gerçekleşeceğini düşünüyor.  Ancak koşullar sağlandığında yabancı alımlarının güçlenerek geleceğini düşünen uzmanlar, yabancıların yeniden alıma geçmesinin gerek şartının “güven” olduğunun altını çiziyorlar. Bununla birlikte hemen belirtmek gerekiyor ki gerek şart güven ise yeter şartın da ekonomide istikrarın sağlanacağına olan beklenti olduğu unutulmamalı. Gedik Yatırım’ın Yatırım Danışman Müdürü Üzeyir Doğan ise yabancı yatırımcının Türkiye’nin kredi risk priminin düşmesiyle birlikte yeniden geleceğini, düşünüyor. Yabancı yatırımcının alımlarındaki canlılığın geri dönmesi için 392 seviyesinde olan Türkiye’nin kredi risk priminin 150’li seviyelere gerilemesi önemli. Yabancı yatırımcı açısından doyurucu bir getiri potansiyelinin varlığına rağmen piyasalarda aşırı fiyat oynaklığının azalmaması ise sorun olarak değerlendirilmekte. Öte yandan kısa vadede hedge amaçlı fonların gelmesi ise hisse senetlerinde istikrarlı çıkış anlamına gelmeyecektir. Neticede bu fonların asıl yaklaşım tarzı al-sat ile getiri elde etmek. Piyasaları yukarı taşıyacak asıl gelişmeyse açıklanabilir ve anlaşılabilir fiyat hareketleri ile gelecektir. Tüm bunlardan ayrı olarak gelişmekte olan ülkelere yönelik risk algısının değişmesi de beraberinde piyasaları olumlu yönde etkileyecek ve fon akışının daha rahat geçmesine olanak tanıyacaktır.