S&P 500 21 Mayıs 2015’teki rekorundan tam on üç ay sonra yeni bir rekor kırmayı başardı. Bu, 1985 yılında borsada gözlenen iki zirve arasındaki dönemden beri en uzun periyod oldu. Endeks pazartesi akşamını yüzde 0,34’lük bir artışla 2.137 puandan kapadı; bu da 1 Ocak’tan beri yüzde 4,6 oranında bir artışa işaret ediyor.
Analistler Amerikan piyasalarının petrol fiyatlarının ve doların stabilizasyonundan olumlu etkilendiğini kaydediyorlar. Bu pozitif faktörlerin yanı sıra ABD’de cuma günü açıklanan istihdam verilerinin de artışta olumlu bir rol oynadığı aşikâr. Öte yandan, tüketim ve emlak pazarındaki sağlam görünüm de bu yükselen grafiği destekleyen faktörler.
Normal koşullarda, bu olumlu tablo bundan böyle sıkı para politikasının izleneceğine dair bir işaret olarak algılanırdı. Ancak FED’in 2016 yılı sonundan önce faiz oranlarına dokunması beklenmiyor. Ayrıca FedWatch sitesindeki ankette, brokerlerin yalnızca yüzde 27’si aralık ayında faiz artışı beklediğini belirtti. Bunun nedeni ise Brexit! Brexit bir anlamda Wall Street’in sürpriz kurtarıcısı oldu. Yatırımcılar Brexit’in AB’nin politik dengesi üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabileceğinden çekindiklerinden, Amerikan piyasaları bir tür sığınak görevi üstlendi.
JP Morgan AM’den stratejist Mark Richards, Amerikan piyasalarının nitelikli ve koruyucu olduğunu vurgularken, UBS Wealth Management’tan Mark Haefele de, Amerikan şirketlerinin gelirlerinin yüzde 70’inden fazlasını yerli pazarda elde ettiklerine dikkat çekiyor.
Öte yandan, kasım ayındaki başkanlık seçimleri de yatırımcılar tarafından riskli bir durum olarak değerlendirilmiyor. Analistler her iki adayın da ekonomide Keynesçi politikalardan yana olduğunu, ekonomide bir yavaşlama olması halinde, her halükarda büyümeye odaklı bir para politikası izleneceğini ifade ediyorlar.
