Ve Çin İsrail’e denizden girdi

    0
    147

    İsrail’in Atom Enerjisi Komisyonu eski başkanı ve aynı zamanda eski deniz kuvvetleri komutanı, halen Hayfa Üniversitesi Denizcilik Politikası ve Stratejisi Araştırma Merkezi direktörü Shaul Horev geçenlerde bir açıklamasıyla adeta bir bomba atmış oldu ama buna pek tepki gösteren olmadı. Horev’in başında bulunduğu merkez Ağustos ayı sonlarında, ABD’den üst düzey katılımcıların İsrail ve Akdeniz bölgesiyle ilgili güvenlik konularını incelemek üzere davet edildiği bir konferans düzenledi.
    Prof. Horev daha sonra basına yaptığı açıklamada, bu konferansta başlıca konunun Çinlilerin Akdeniz limanlarına ve özellikle de İsrail’e yaptıkları yatırımlar olduğunu belirtti. Çinli bir şirketin yakında Hayfa limanını işletmeye başlayacağına dikkat çeken İsrailli emekli asker, İsrail’in Çin yatırımlarının ülkesinin güvenlik çıkarlarını riske atıp atmadığını inceleyecek bir mekanizma oluşturması gerektiğini söyledi.
    Horev’in açıklaması şu şekilde: “Çin bir limanı satın aldığında bunu, Süveyş Kanalı aracılığıyla Hint Okyanusu’ndan Avrupa’ya bir ticaret rotası oluşturma gerekçesiyle yapıyor; bunun örneği, kısa süre önce satın aldığı Yunanistan’ın Pire limanı. Bu tür bir ekonomik projenin güvenlikle ilgili bir boyutu olabilir mi? Bu olasılığı yeterince değerlendirmiyoruz. Konferansa katılan üst düzey Amerikalı yetkililerden biri ABD Altıncı Filosu’nun Hayfa’yı uygun bir liman olarak görüp göremeyeceğini sordu. Çinliler satın aldığına göre, bu soru artık gündemden düşmüştür.”
    Horev ayrıca Amerikalıların halihazırda dikkatlerinin büyük bir bölümünü Güney Çin Denizi’ne ve Körfez’e yönelttiklerini söyledi. Böyle bir durumda da, İsrail’in Amerikalılar için stratejik bir üs olma statüsünü aslında daha da pekiştirmesi gerektiğini kaydetti.
    Çinli SIPG şirketi üç buçuk yıl önce Hayfa limanının genişletilmesi ihalesini kazandı. 2021 yılında tamamlanması öngörülen proje kapsamında, aynı zamanda Şanghay limanını da işleten Çinli şirket 25 yıl boyunca Hayfa limanını işletecek. Bir başka Çinli şirket ise Ashdod’da yeni bir liman inşa edecek.
    Hayfa’daki sivil kullanım amaçlı liman İsrail denizaltı filosunun yer aldığı bitişikteki donanma üssünün çıkış yolunun üzerinde. Çinlilerin Mount Carmel tünelleri ve Tel Aviv’deki hafif ray metrosu gibi İsrail’deki başka önemli yatırımları da göz önüne alındığında, belli oluyor ki, İsrail’de güvenlik ya da diplomatik sahadan hiç kimse bu anlaşmalara dahil olmamış, bu adımların stratejik sonuçlarını düşünmemiş.
    Aslında Çinlilerin gözünde İsrail büyük dünya haritasında yalnızca bir nokta. Çin uzun vadeli düşünüyor, “Tek Kuşak Tek Yol” girişimi kapsamında projeler inşa ediyor, bağlarını genişletiyor. Çin aslında İsrail’e düşman değil ama çıkarları karmaşık ve iç içe geçmiş durumda.
    Bunun çarpıcı bir örneği de, Çin’in İran’la olan yakın ilişkisi. İran petrolünü satın almaktan vazgeçmemesi. İsrail kuşkusuz Çin’le ticari ilişkilerini geliştirebilir, altyapısını yenilemek isteyebilir. Bunda yanlış bir şey yok. Ancak şunu da sormak gerekiyor: Acaba bu kararlar alınırken güvenlikle ilgili gereken değerlendirmeler yapıldı mı? Olası riskler hesaplandı mı?