‘TL’deki baskı devam eder’

0
25

Bir taraftan küresel ekonomilerdeki sorunlar, diğer yandan jeopolitik riskler piyasalardaki tedirginliklerin devam etmesine neden oluyor. Bu ortamda yatırımcıları temkinli hareket etmeleri konusunda uyaran ING Bank Baş ekonomisti Muhammet Mercan, varlıkları korumanın önem taşıdığı bir dönemden geçildiğini söylüyor. Yurtdışı piyasaların yanı sıra Türkiye ekonomisinin kendi içsel faktörleri nedeniyle TL’deki baskının süreceğini kaydeden Mercan, “Türk Lirası’nın dolar karşısında enflasyona yakın bir oranda değer kaybetmesini bekliyoruz” diyor. Muhammet Mercan sorularımızı yanıtladı.

Piyasalarda sular durulmuyor. Bunun yıl boyunca devam etmesini bekliyor musunuz?
Çin’de ekonomik veriler ani bir duruşa dair endişeleri güçlendirirken, finansal piyasalarda risk iştahını önemli ölçüde azaltarak, hisse senetleri, emtia fiyatları ve kırılgan bazı gelişmekte olan ülke para birimleri üzerinde baskı yaratıyor. Durum böyle olmasına rağmen, küresel merkez bankalarının gevşeme adımlarına ek olarak, FED’in faiz artış sürecinde yavaşlama eğilimi ve Çin’de destekleyici maliye politikası makro görünümü daha olumlu bir noktaya getirme ve piyasaları yatıştırma potansiyeli taşıyor. Yine de, bu adımların olumlu etkilerinin gözlenebilmesi için zamana ihtiyaç duyulması, kısa vadede piyasalardaki oynak seyrin baskın olabileceğini düşündürüyor.

Bu ortamda FED faiz artırır mı?
Aralıkta FED’in faiz artışının ardından işler yolunda giderse dört faiz artışı yaşanacağı öngörüleri vardı. ING ise bu konuda biri haziranda diğeri aralıkta olmak üzere iki faiz artışının olacağı yönündeki öngörüsünü paylaşmıştı. ABD’de son aktivite verileri ivme kaybına işaret ediyor. Bu ortamda ING’nin de beklentisi değişmiş durumda. Artık, 2016 yılında sadece eylülde gerçekleşebilecek tek bir faiz artışı bekleniyor. Piyasalardaki fiyatlamalara bakıldığında, bu yıl bir faiz artışının olmayacağına yönelik değerlendirmeler de ağırlık kazanmaya başladı. 

TCMB ne yapar?
Ağustos 2015’te Merkez Bankası bir yol haritası açıklayarak, FED’in para politikasının normalleştiği bir ortamda nasıl hareket edebileceğine dair bir yön çizmişti. Onunla ilgili önemli adımlar da attı. Faiz koridoru dışında söylediklerini gerçekleştirdi. Merkez Bankası, FED’in para politikasının normalleştiği ortamda piyasa volatilitesinin de azalacağını varsayıyordu. Geldiğimiz noktada volatilite azalmadı. Bu ortamda Merkez Bankası, sadeleştirmeye gitmektense faiz koridorunun sağladığı esnekliği kullanmaya devam etmek istiyor ve piyasalardaki oynaklığı takip ediyor. Ayrıca, Başkan Başçı’nın görev süresinin bitmesinin yaklaştığı bir dönemde, en azından önemli politika kararlarının bekleme sürecine alınması da söz konusu olabilir. 

Peki yatırımcılar ne yapmalı?
Yatırımcılar temkinli hareket etmeli. Mümkün olduğu kadar riskli yatırım tercihlerinde daha seçici davranmalılar. Nitekim dalgalanmaları, bono ve tahvil piyasasında, dövizde, hisse senetlerinde kısaca hemen tüm piyasalarda görüyoruz. Örneğin, geçtiğimiz yıl genelinde zayıf bir performans sergileyen altın bu yıl yükseliş eğiliminde. Dolayısıyla, piyasalardaki dalgalanmalardan daha az etkilenecek bir enstrüman varmış gibi somut bir şey ortaya koymak zor. Varlıkları korumaya yönelik dikkatli adımlar atmalılar.

Geçen yıl TL karşısında yüzde 25 değer kazanan doların yönü bu yıl ne olur?
TL ocak ayı ortasından bu yana diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinin çoğuna göre daha iyi bir performans sergiliyor. Bunun arkasında, petrol fiyatlarının düşük kalmasının yarattığı olumlu algı var. TL, kısa vadede olumlu hareket etse de genel resme bakıldığında, Türkiye ekonomisi ile ilgili kırılganlıklar ve gündemde daha da ağırlık kazanan jeopolitik risklere yönelik endişeler uzun vadede etkili olmaya devam edecek gibi gözüküyor. Dolayısıyla, 2016’da TL’de zayıflama eğiliminin korunacağını, ancak geçen yılki kadar sert bir değer kaybı olmayabileceğini tahmin ediyoruz. 

Büyüme için beklentiniz nedir?
2015 yılı büyümesi yüzde 3,5’lere yakın olacak. Bu yıl da buna yakın bir performans izleyebiliriz. Son dönemde hükümetin aldığı iç talebi canlandırıcı kararların, örneğin asgari ücretin artırılması gibi, etkilerini göreceğiz. Öte yandan, Türkiye özellikle küresel sermaye akımlarına çok duyarlı ve buradaki gelişmeler büyüme performansına da yansıyor. Türkiye’ye yönelik sermaye akımı geçtiğimiz yıl oldukça zayıflamıştı. Bu eğilimin 2016’da da süreceğini söylemek şu anki şartlarda olası gözüküyor. Dolayısıyla, büyüme performansı da yukarı yönlü riskler artmakla birlikte geçen seneye benzer olabilir.

Enflasyonda çift haneleri görür müyüz?
Son aylarda bozulan enflasyon görünümü neredeyse çift haneli basamaklara yaklaştı. Önümüzdeki birkaç ay içinde olumlu baz etkileri olsa da bu yılın genelinde enflasyonun göreli olarak yüksek kalacağını düşünüyoruz. Zaten bu, beklentilere de yansımış durumda. Ocak ayında kamudaki fiyat ayarlamalarının etkilerini gördük. Ayrıca bu yılın geneline kamunun attığı talebi artırıcı adımların etkilerini göreceğiz. Türkiye’de enflasyonun temel belirleyici olarak yönünü çizen kurun da nasıl hareket edeceğini takip etmek gerekiyor. Yılsonunda enflasyonun yüzde 8’in üzerinde kalacağını düşünüyoruz.

OVP’de cari açığın GSYH’ye oranının bu yıl yüzde 3,9 olması öngörülüyor. Sizin beklentiniz nedir?
Enerji fiyatlarının ve altın ticaretinde ivmelenmenin etkisiyle 2015 genelinde dış dengelenme eğilimi korundu. Ancak, TL’deki değer kaybı rekabet gücünü desteklemesine rağmen, Irak ve Rusya gibi emtia ithalatçısı ülkelerin talebindeki zayıflık ve euro’daki düşüş sonucu geçtiğimiz yıl ihracat önemli ölçüde daraldı. 2016’da düşük petrol fiyatlarının olumlu katkısının korunacağını, ancak Rusya’yla olan gerilimin ihracata ve turizm gelirlerine olası yansımaları yanında asgari ücrete ciddi zammı da içeren iç talebi canlandırmaya yönelik bazı adımların bu etkiyi dengeleyerek cari dengedeki iyileşmeyi sınırlandıracağı söylenebilir. Dolayısıyla cari açığın GSYH’ye oranının yüzde 4’ün üzerinde kalmasını bekliyoruz.