Tavukçulukta yabancı yatırımcı ilgisi dikkat çekiyor

0
280

Hayvansal proteinlerin ne kadar sağlıklı olduğu ve ne ölçüde tüketilmeleri gerektiği konusunda tartışmalar sürse de, yeterli beslenmedeki önemi yadsınmıyor. Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği (BESD-BİR) tarafından düzenlenen Uluslararası Beyaz Et Kongresi’nde bu yıl tavuk yetiştiriciliğinden, yumurta üretimine, ihracattan, beyaz ette hormon ve antibiyotik kullanımı konusuna pek çok başlık masaya yatırıldı.  Kongre Başkanı Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmettin Ceylan; “Dünyanın son 8 bin yılda tükettiği gıdayı önümüzdeki 40 yılda tüketeceğiz. Gıda ihtiyacının karşılanabilmesi için ürettiğimizin 3 katı gıda üretimine ihtiyaç olacak. Bu artışın 2.5 katı bilim, teknoloji ve yeni araştırmalardan sağlanacak gelişmelerle mümkün” diyor.
 
Kuş gribi salgınının vurduğu sektör, 2015 ve 2016 yıllarını hastalıkla mücadele ederek geçirirken, 2017 yılında toparlanmaya başladı. Türkiye, (1 milyon 900 bin ton ile) dünya kanatlı et üretiminin yüzde 2’sini gerçekleştiriyor.  En büyük tavuk üreticileri ABD, Brezilya ve Çin’in ise toplam üretimdeki payları yaklaşık yüzde 42. Türkiye, kanatlı et tüketiminde Dünya ortalamasını geçse de toplam (küçükbaş ve büyükbaş dâhil) et tüketimi açısından ortalamaları yakalayamıyor. Burada ithalatla aşılmaya çalışılan kırmızı et üretiminde yaşanan sorunun payı büyük. Kırmızı ette büyük baskı var ve Türkiye yılda 400-500 bin büyükbaş hayvan ithal ediyor. “Türkiye’de 38 kilogram civarında et tüketiminin 13 kilogramı kırmızı et ve bunun yaklaşık 4 kilogramı da ithal canlı hayvanla sağlanıyor” diyen BESD-BİR Başkanı Dr.Sait Koca, buradaki tıkanıklık için tek alternatifin kanatlı et olduğunu söylüyor; “Kişi başına 23 kg. kanatlı eti tüketimden bahsediyoruz. Yani günde 4-5 milyon hayvan kesiliyor”.
 
İHRACATTA EN BÜYÜK PAZAR IRAK
Dünyada Brezilya ve ABD en büyük tavuk ihracatçısı konumunda. Türkiye ise 2016’da 336 bin ton ihracat ile beşinci sırada. İhracatın yaklaşık yüzde 60’ı Irak’a yapılıyor.

“Geçen yıl 66 ülkeye ihracat yapmışız ama 10 ton -20 ton gibi sembolik miktarda test ya da numune olarak gidenler de var. Bu yıl katma değerli ürünler de satmaya başladık.  Irak en büyük pazarımız olmaya devam edecek. Dünyada en dişli rakibimiz olan Brezilya bile Irak’ta bizimle baş edemiyor” diyen Koca ihracatta en büyük sıkıntılarından birinin kuş gribi bildirimleri gelmeye başladığında tüm Türkiye’ye yasak gelmesi olduğuna değinerek; “Artık bölge bazında yasak getiriliyor. Bu önemli bir gelişme”. Pazarın büyüklüğü 2014 yılında 700 milyon dolara ulaşmışken kuş gribi etkisi ile 2016’da 387 milyon dolara düştü.

Tavukçuluk sektöründe yeni pazar arayışları da sürerken Suudi Arabistan’a ihracat planı öne çıkıyor. Rusya pazarı ise hala açık değil. Sektör, çok uzun yıllardır hedef pazar olan Avrupa Birliği’ne ihracattan ise umudunu kesmiş görünüyor. “AB’nin ithalat yaptığı ülkelerle Türkiye’yi karşılaştırdığımızda; onlardan geri olmadığımızı, hatta bazılarından çok daha iyi olduğumuzu biliyoruz. AB’nin kapılarını bize açmamasını tamamen siyasi olarak yorumluyoruz. Bu tutumun değişeceği yönünde hiçbir umudumuz kalmadı” diyen Koca ekliyor; “Bakanlığımızın AB’ye ihracat konusunu askıya almaya karar vermesi yanlış olmayacaktır. Sektör olarak biz de böyle bir kararı destekleriz”.
 
KUR ETKİSİ VE SEKTÖRE YABANCI KAN; BRF
Döviz kurlarında yaşanan sert yükselişler yemde ciddi oranda dışa bağımlı olunduğu için üretim maliyetlerini etkiliyor. Yem, sektörün ana gider kalemi. “Türkiye’de bir sektör büyüyorsa genelde sancılı bir büyüme yaşanıyordur. Rekabet çok çetin, dolayısıyla bu durum zaman zaman bazı firmalarda sıkıntılara neden olabiliyor. Sıkıntıya düşen bir firmada belki hak ettiğinin altında fiyata şirketini satmak durumda kalıyor” diyen Koca, yabancı yatırımcının artan ilgisinin nedenlerini böyle açıklıyor. Sektörün öncü markalarından Banvit’in satış süreci geçtiğimiz Mayıs ayı sonunda tamamlandı.  Banvit’in yüzde 79,5 hissesi gıda devi Brezilyalı BRF ile Katar Yatırım Otoritesi ortaklığına geçti. BRF’in bu satın alma kararında Türkiye’de tavukçuluk sektörünün entegre yapısı ve pazarın büyük kısmının ambalajlı ürünlerden oluşması, ayrıca karayolu taşımacılığı ile Orta doğu pazarına rahatça ulaşılabilecek olmalarının etili olduğu söyleniyor. Banvit’de yüksek kredi borçları nedeniyle satışa gidildiği ve satış sonrası ellerinde pek bir şey kalmadığı da sektör temsilcilerinden aldığımız duyumlar arasında.

Keskinoğlu’nun da BRF’nin radarında olduğu söyleniyor. BRF ile ilgili;  “Yurtdışından Türkiye pazarı cazip görünüyor çünkü orta doğuya açılan bir pazarsınız. Malınızı Brezilya’dan getirene kadar Türkiye’den göndermeniz daha avantajlı. Ama pazarı bir girip görsünler; iş göründüğü kadar cazip değil” diyen BESD-BİR Genel Sekreteri Ahmet Ergün Sabancı ve Ülker’in de sektöre girdiğini hatırlatarak; “birkaç sene dayanabildiler,  kendi ihtisas alanı olmayan şirketlerin bu sektörde tutunması zor oluyor ve kar marjlarının düşüklüğünün de bunda etkisi büyük” diyor. Sektörde yüzde 5- 10 aralığında değişen kar marjları bazı dönemlerde yüzde 2-3’lere gerileyebiliyor. Banvit’in satın alınmasıyla sektörde iki yabancı sermayeli tavuk ürünleri üreticisi oldu. Koca da, “yabancı sermayeye hoş gelsinler diyoruz. Belki farklı bir kan katarlar. Gelenler Türkiye’de tavukçuluk sektörünün o kadar kolay olmadığını görecekler. Firmaların çoğu belli bir ölçek ekonomisine ulaştığı için çok ufak karlara razı olarak üretimlerini götürüyorlar. Avrupa’da ise tablo şu;  biri damızlıkçı, biri kuluçka üretiyor, civciv üretiyor, bir başkasına satıyor. Biri yem üretiyor,  kesim yapanlar bile ana parçaları işleyen ve detay parçaları işleyen olarak ayrılıyor. Beş-altı aşamaya bölünen süreçten herkes para kazanıyor. Biz bunların hepsini yapıyoruz ve birinin kârına razıyız” diyor.
 
HORMON VE ANTİBİYOTİKLER
Sektör bir yandan da tavuk etiyle ilgili bilgi kirliliği olduğunu ileri sürerek bu konuda yakınmaya devam ediyor. Üretimin her aşamasının kontrolleri altında olduğundan bahseden Koca, “Civciv üretiminden, anne babadan, kuluçkalık yumurta üretiminden hatta anne babanın anne babasının üretiminden başlayarak pazara kadar takip eden bir zincirimiz var. Marketten aldığınız bir üründe kesimhanedeki aşamalarına kadar, hatta kümese kadar ulaşabiliyoruz. Günlük 20-25 bin kontrol noktamız var “diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor; “hormon kullanımı ise ne dünyada ne Türkiye’de oldu. Son 10 yılda yemdeki tüm antibiyotikler yasaklandı. İlaç olarak kullanılan antibiyotiğin de az kullanılması için çalışıyoruz. İlaç kullanım oranlarımız AB’nin altında ve burada önemli olan etten atım süresi; ette kalıntı olmaması için gereken sürelere riayet ediyoruz. Örneğin tavukların kesimine bir hafta kala ilaç verilmez”.  Koca köy tavukları ile ilgili de uyarıda bulunarak, marketlerde rastlanan tavukların yüzde 95’inin köy tavuğu olmadığını söylüyor.