Tam organik ve ezber bozucu

0
249

Glohe Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Şahin, şans eseri girdiği organik ürünler pazarında Ar-Ge ve markaya dayanan politikası ile fark yaratmayı hedefliyor. 13 milyon dolarlık yatırımla geldiği noktada dünya vatandaşı olmanın çevreye saygı ve doğallık koşullarını yerine getirdiğini ilan eden grup, evde üretimi bir adım öteye taşıyarak daha güvenilir ve doğal üretim yapma kararı ile eskiden kaldığını düşündüğü fiziken büyük ve ağır teknolojiye dayanan sanayi yatırımlarına dayanan ezberi bozma iddiasında. 
 
Glohe Grup’un kuruluşu, neye niyet neye kısmet diye başlayabilecek bir hikaye. Döşeme işi yaptığı ve poliüretan işi için hammadde aldığı Rusya’ya kimya fuarına gittiklerinde kadınların “organik şampuan” diye sattıkları ürünü gören Bekir Şahin, böyle bir iş kuracağının farkında olmadan kaderin onu götüreceği yöne bir adım atıyor. Glohe Yönetim Kurulu Başkanı Şahin, “Torunlarımdan birinin şampuan alerjisi olduğunu biliyordum. Şampuan kullanamıyordu. Aldım, İstanbul’a getirdim. Hiç alerji yapmadı” diye anlatmaya başlıyor. Şahin Rusya’ya ikinci defa gittiğinde aynı şampuandan 25 şişe alarak bir hastaneye veriyor ve bunun çocuklarda denetilmesini istiyor. 25 alerjik çocuğun hiçbirinde alerji yapmaması üzerine, doğal ibaresiyle satılan bu şampuanın üreticisini bularak ürünün içeriği üzerine bilgi alan Şahin, bir ileri aşamada ürünü analiz ettirdiğinde içinde kimyasal olduğunu görüyor. Ürünü organikleştirme teklifiyle gittiği Rus üretici ile iki ay süren çalışmalar sonuç vermeyince bu işi kendisi yapma noktasına geliyor. Şahin, bugüne dönünce “Biz çözük onu: koruyucu var, bir de bitkilerin saçların köklerine kadar işlemesini sağlayan amonyak türevi bir şey var. Araştıra araştıra bulduk onu” diye konuşuyor. 
Bu ifade, Glohe Grup’un kısa tanımını oluşturuyor: araştıra araştıra bulduk. Ancak bu tek yanlı bir araştırma değil. Ürün, marka, pazar gibi farklı boyutları ihmal etmeyen ve hepsine ayrı ayrı dibine kadar odaklanan bir süreç söz konusu oluyor. Bu araştırma hevesi, Şahin’i başlangıçtaki Rus üreticiden distribütörlük alıp birkaç masa koyup bir düzine satıcı alarak iş yapma planından oldukça farklı bir noktaya taşıyor. Türkiye’de en kolay iş olmayan imalat tarafındaki sıkıntılara alışık olmasına karşın yeni bir imalat işi böylece ortaya çıkmış oluyor. Şahin, “İmalattan ağzımız yanmamış gibi bu işe girdik. Bizde şövalyelik bitmiyor” diyor. Ancak Glohe Grup’un iddiasını açıklamakta, şövalyelikten ziyade Kral Arthur’un yuvarlak masasından ve krallığına atıfta bulunmak daha yerinde. Yüzde 100 doğal sabun, kişisel bakım ve ev temizlik pazarını geliştirmek ve bu pazarı yeniden tanımlamak için 2013 yılında Glohe Grup bünyesinde Glohe Üretim, BioArge Laboratuvarları ve Glohe Satış-Pazarlama şirketleri bulunuyor. Merkezi Kadıköy Koşuyolu’nda, fabrikası Tuzla’da, BioArge Laboratuvarlarımız ise YTÜ İkitelli Teknoparkı’nda yer alan grubun laboratuvarı Sağlık Bakanlığı’ndan dermatolojik test yapma onayı alan üç özel laboratuvardan biri. Şahin, “Hem sektöre destek oluyor hem de kendi ürünlerimizi gönül rahatlığıyla test ediyoruz. Ama bununla da yetinmiyor, Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ve Kozmetik Üretim ve Araştırma Birimi ile de çalışarak ürünlerimizin bu kurumun laboratuvarlarında da test yaptırıyor ve ürünlerimizi onaylatıyoruz” diyor.

Şu anda mavi ve beyaz yakadan oluşan 50 kişilik bir ekibi olan grubun ilk markası Incia bu mart ayında duyuruldu. Glohe’nin hikayesinin en ilgi çekici yanı, ürün ile markayı bir arada geliştirmesi. Bu, Incia’yı özellikli bir yere yere yerleştiriyor. Ar-Ge laboratuarının kurulmasının hemen arkasından marka üzerinde çalışılmaya başlanması. Marka danışmanı Asude Alkaylı ile birlikte gerçekleştirilen derinlikli çalışma, Şahin’in Türklerin ilk olarak 1800’lü yıllarda II.Abdülhamit zamanında Türk pavyonu ile desteklenen uluslararası fuarlara katılma trendine kadar uzanan birikimi elde etmesini sağlamış.

Glohe gözünü sadece geçmişe dikmiş değil ancak geçmişte Türkiye’de ve dünyada ortaya çıkan başarılı örnekleri anlamanın başarıya önemli katkı yapacağının farkında. Glohe Grup’ta bunun odaklandığı nokta, global bir açılımın gerektirdiği birikimi elde edebilmek. Marka odaklanması, bu odaklanmanın bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor.

Şahin, “Biz Ar-Ge laboratuarını kurduğumuz anda, bir taraftan da nasıl marka yaparız, nasıl konumlandırırız gibi çalışmalara başladık. Bir ila bir buçuk yıl ben kendim çalıştım Asude Hanım ile. Eczanelerde satılma fikri ‘nasıl yaparız’ diye yaptırdığımız küçük bir araştırmadan çıktı” diyor. Marmara bölgesindeki araştırmada “Türkiye’de tüketici doğal ürünü nereden alıyor” sorusuna aranan yanıt, daha güvenilir olduğu ve bilgi almaya olanak tanıdığı için eczanelere işaret edince ana satış kanalı ortaya çıkıyor.

Mart 2017’de satış ekibi kurulduğunda ilk olarak eczanelerde satışlara başlanıyor. Eylül ortasına gelindiğinde Türkiye genelinde 20 ilde 500’e yakın eczanede yer alan Incia markalı ürünler, www.incia.com.tr adresinden daha geniş bir coğrafyaya da hitap ediyor. Diğer organik ürünler arasında biraz boğulsa da Zorlu Center Eataly’de satışına başlanan ve Joker mağazalarında yer alan ürünlerin daha geniş yaygınlık kazanması için organik marketler ve büyük market zincirleri ile görüşmeler sürüyor.

Glohe’nin ilk markası olan Incia, son olarak roll-on deodorantın eklenmesi ile sabun, kişisel bakım ve ev temizlik ürünü olmak üzere 30’u aşan çeşit ürünü kapsayan bir marka haline gelmiş durumda. Şahin, “Yıl sonuna kadar 60 adet ürün hedefimiz var. Amacımız sabah kalktıktan akşam yatana kadar kullandığımız kişisel bakım ve ev temizlik ürünlerinin tümünü Incia dünyasında bulabilmeniz. Bu yüzden yıl sonuna kadar bu rakamı 60’a çıkarmayı ve her yıl ortalama 10 yeni ürün eklemeyi hedefliyoruz. Sabunlarımız arasında sıvı ve köpük el sabunlarımız; kişisel bakım ürünlerimiz arasında, serumlar, kremler, yağlar, dudak balsamları, yüz temizleme köpüğü; ev temizleme ürünlerimiz arasında bulaşık sabunu ve yüzey temizleyicileri yer alıyor” diyor. Hedef kitle ise, önce 35 yaşa kadar olan kariyer sahibi kadınlar olarak şekilleniyor. Şahin, “Biz onu daha sonra 45’e kadar çıkardık. Kadınlar olmasa aç kalırız” şeklinde konuşuyor ancak aç kalmamak için sektöründe ve dünyada yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyor.

Bunun işaret ettiği ana trendlerden biri, hem Türkiye hem de dünyada çevre ve doğa dostu olmanın giderek yaygınlaşması. İnsanların kendileri ve sevdikleri için ürün satın alırken markanın çevreye ve doğaya olan etkisine bakmasını getiren bu trend için Şahin, “Bu yıl dünyanın en önemli organik fuarlarından Vivaness’te çok işlevlilik ve yüzde 100 bitkiselliği temsil eden vegan trendler arasında öne çıkanlardı. Yine bu fuarda doğal ürünlerin artık niş olmadığı, kullanıcıların bu ürünlere her kanaldan erişebildiği aktarıldı” diyor.
Şahin, cildin florası ile uyumlu olan ve iyi bakterileri koruyan yaklaşımların dünya genelinde trend haline gelmeye başlamasını tespit ediyor. Bu yıl Londra’da düzenlenen Incosmetics’in gündeminde olan bu konu, Glohe’nin ürün stratejisinin yerindeliğine işaret ediyor. Glohe’nin bu trendle örtüşen çalışmaları, ürünlerin sentetik koruyucu barındırmamasına ve böylece cilt florası ile uyumlu olarak iyi bakterilere zarar vermemesine odaklanıyor.
Glohe’nin kalbinde yer alan Ar-Ge laboratuarı bu alanda şirkete inanılmaz bir koz sağlıyor. Bu koz Türkiye’nin kaynaklarının hem içeride hem de global olarak kaliteli ürünler haline gelmesini sağlayacak önemli bir katalizör. Şahin, “Türkiye’nin florası oldukça zengin. Ülkemiz özellikle zeytinyağı üretiminde öncü ülkelerden biri. Dolayısıyla zeytinyağı menşeli temizlik ve kişisel bakım ürünleri geliştirmek, Türkiye’deki üreticilere mukayeseli bir avantaj sağlıyor. Ayrıca doğal kişisel bakım ve ev bakım ürünlerinde kullanılan hammaddelerin çoğu ülkemizde yer alıyor. Önemli olan bu hammaddeler üzerinde çalışmalar yapacak uzman işgücünün ve laboratuvarların gelişmesi” diyor. Bunun önemli bir ayağı teknoloji çünkü laboratuvarlarda kullanılacak cihazların kalitesi oldukça önemli.

Şahin, kurdukları sistemde ve içinde bulundukları sektörde Ar-Ge’ye önem vermenin kritik olduğunu belirtirken bunun tek başarı koşulu olmadığına dikkat çekiyor. Glohe Grup Yönetim Kurulu Başkanı Şahin, “Pazarda artan rekabet, bilim ve teknolojinin hızla ilerlemesi, tüketici taleplerinin değişmesi nedeniyle hem küresel hem de yerel pazarda rekabet edebilmek için AR-GE’ye önem vermek ve ürünleri patent ile koruma altına almak gerekiyor” şeklinde konuşuyor.

Glohe Grup, şimdiden bu vizyonu doğrultusunda patentle korunan buluşlar geliştirmeye başlamış. Şahin, “BioArge Laboratuvarları’nda geliştirilen ve patentlerle korunan dört adet buluşumuz mevcut” diyor ve bunları bir çırpıda sayıyor. 

Krem bazı NAT-C-BASE cilt ürünlerinde bütünüyle doğal ve özgün formüllere ulaşılmasını sağlıyor. PLANTRACTION bitki özütleme teknolojisi sayesinde solvent, yapay kimyasallar içermeyen, bitkinin özüne zarar vermeyen en yüksek verimde özütleme tekniğinin kullanılmasını sağlıyor. Bütünüyle doğal PREALLNAT ile bakterileri ve mantarı yok eden, antioksidan özellikte koruyucular kullanılıyor. Bitkilerin ekstresinden oluşan sabun bazı S-BASE V, sıvı sabun, saç ve vücut bakım ürünlerinde sentetik maddeler içermeyen, çok sağlıklı güzellik ve bakım ürünleri üretilebilmesini sağlıyor.

Şahin, iç pazarda Ar-Ge ve patentin yanına önemli bir maddeyi daha ekliyor: bilgi kirliliği ve güvensizliği ortadan kaldıracak önlemlerin alınması. Türkiye’de bilinçlenme yükseldikçe doğal ürünlere eğilim artıyor ancak herkes doğalım dediği bu pazarda, tüketicinin kafası karışıyor. Kafa karışıklığı ters yönden gelen tartışmalarla çok fazla şaibe yaratılmasına da dayanabiliyor. Şahin, sektörde bu şekilde oluşan bilgi kirliliği ve güvensizlik ortamının ortadan kaldırılması gerektiğini ifade ediyor. Olumsuz noktalar bir kenara bırakıldığında, bu alandaki potansiyel daha iyi algılanabiliyor. Bunun müşteri yönelimi boyutu daha dikkat çekici.

Nielsen’in Türkiye de dahil olmak üzere ev temizlik ürünleri ile ilgili yaptığı araştırmaya göre, tüketiciler, yediği gıdalar ve evlerinde kullandıkları ürünler dahil, daha sağlıklı ve daha güvenli seçenekler arıyor. Organik ya da tamamen doğal ürünlerin önemli olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 26’yı çevre dostu ve sürdürülebilir ambalajlamanın önemli olduğunu vurgulayanların oranı ise yüzde 24.

Ancak çok daha çarpıcı bir gösterge, temizlikte temel yaklaşımlara dönülmesi ile ilgili. Küresel katılımcıların yüzde 72’si ya da yaklaşık dörtte üçü temizlik için düzenli olarak sabun ve su kullandıklarını söylerken sirke ve karbonat, temizlik için tercih edilen ürünler arasında yer alıyor. Şahin, “Biz de Glohe olarak bu hammaddeleri kullanarak ürünlerimizi geliştiriyoruz. Yaptığımız odak grup çalışmalarında gördük ki aslında tüketiciler deterjanlara güvenmedikleri için geleneksel yolları arıyor ve onları kullanmayı tercih ediyor” diyor.
Rakamlar, dünyada büyük ve büyümeyi sürdüren bir pazara ve Türkiye’de ise potansiyele işaret ediyor. Türkiye’nin de dahil olduğu Asya Pasifik pazarının büyüklüğü ise 600 milyon dolar. Her yıl ortalama yüzde 10 oranında büyüyen Türkiye kozmetik ve kişisel bakım ürünleri pazarında doğal kişisel bakım ürünlerinin payının yüzde 5 civarında olduğu tahmin ediliyor. Bunlar önemli bir büyüme potansiyeli anlamına geliyor.
Global pazar için üretim yapmak ise daha büyük bir büyüme fırsatı anlamına geliyor. KPMG’nin Kişisel Bakım raporuna göre, dünya genelinde doğal kişisel bakım pazarının 2020 yılına kadar 15,98 milyar dolar olacağı öngörülüyor. Bu pazarın Organic Monitor’ün 2014 yılı verilerine göre büyüklüğü ise 11,7 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde yıllık yüzde 10 gibi bir büyüme oranı ile karşılaşıyoruz. Ancak bu pazarda da boy gösterebilmek için, doğal ve organik ürünler pazarına hakim olan ABD, Almanya ve Fransa ile rekabet etmeyi göze almak gerekiyor.

Bu noktada Glohe Grup’un kozunu Ar-Ge ve marka boyutundan ziyade bunların üzerinde şekillenen ezberbozan kimliği oluşturuyor. Şahin, “Dünyada kozmetik sektöründe geçerli olan iş modeli belli formülasyonlarda hammaddeleri karıştırıp paketlemek ve büyük reklam yatırımları ile müşteriye sunmak şeklinde… Oysa bizim iş modelimizin temelinde araştırmak, tamamen doğal formülü bulmak, en güvenilir hammaddeleri temin etmek, o hammaddelere uygun özel üretim teknolojileri geliştirmek ve ürettiğimiz ürünleri pazara sunmak ve bunu yaparken de son tüketiciyi bilgilendirici çalışmalar yapmak yatıyor” diyor.  

Bu modelin ve Glohe Grup’un global pazarla ilgili hedeflerinin test edilmesi için zaman geçmesi gerekiyor. Ancak grup şimdiden yaptığı 13 milyon dolarlık yatırımı evde üretimi bir adım öteye taşıyarak daha güvenilir ve doğal üretim yapmaya kararına odaklayarak fark yaratma iddiasını ortaya koymuş durumda. Şahin bu konuda da iddialı konuşuyor: “Fiziken büyük, ağır teknolojiye dayanan sanayi yatırımlarının eskide kaldığını düşünüyoruz. AR-GE tarafı çok güçlü, bilgi – yoğun üretim yatırımlarının günümüzde gerçekçi bir çıkış noktası olduğu kanaatindeyiz” diyor. Bu Glohe Grup’u bilgi toplumunun organik ürünler alanındaki yansımasının örneği olma noktasına taşır mı? Bu soruyu yanıtlamak global bir marka haline gelme ile ilgili soruyu yanıtlamaktan daha zor. Doğal Ürünler Derneği (NPA) üyesi olan grubun Bureau Veritas’tan İyi Üretim Uygulamaları (GMP) ve helal sertifikası alması dünyanın tamamını hedeflediğini açıkça gösteriyor. Ürünleri Cosmos sertifikalı olan grup Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin de imzacısı.

Şahin’in son derece esnek ve esprili biri olmasına karşın, Glohe Grup sanayicilikten gelen çok katı ilkelerle yönetiliyor. Tuzla’da yer alan ve yüzde 100 doğal ürünler geliştiren fabrikasında yeşil üretim hakim. Bu, üretimden ambalaj kullanımına kadar çevre ve doğa dostu yaklaşım sergilemek; geri dönüşümlü ambalaj kullanmak; genetiği değiştirilmiş hammaddeler, paraben, petrokimyasal maddeler ya da sentetik koku, kıvam artırıcı, köpürtücü, koruyucu, renk ve boya maddesinin ürünlerde yer almaması anlamına geliyor. Üretim kapasitesi yıllık 2 bin 500 ton olan fabrikada üretim sürecinde ilaç üretimi kullanımı standartlarında saf su kullanılırken yeraltı sularını korumak ve hayvanlar üzerinde test yapmamak da katı bir biçimde sadık kalınan ilkeler. Geri dönüşümlü ambalaj kullanımı bunların yanında bir ayrıntı gibi kalsa da, katkıda bulunduğu büyük resim yeni nesil tüketicilerin kalbini kazanmada ürünlerden daha etkili olacak bir şirket profili oluşturuyor. Kadınlar ve ürünlerin özelliklerinin yanında Şahin’in “bu pazarda aç kalmayız” demesini sağlayacak olan asıl bu büyük resim olsa gerek. 
 
Glohe’nin kalbinin içinde 
Glohe Grup’un kalbinin attığı BioArge Laboratuvarları bünyesinde üç bölüm yer alıyor:
 
1.      AR-GE Bölümü: Bioarge Laboratuvarlarının AR-GE bölümünde, kimya, biyoloji, mikrobiyoloji, hücre kültürü alanlarında lisans, yüksek lisans ve doktora derecesine sahip uzman kadro ile disiplinler arası çalışarak, gelişmiş laboratuvar alt yapısında yüzde 100 doğal kişisel bakım ve ev bakım ürünleri geliştiriliyor.
2.      Hücre Kültürü Laboratuvarı: BioArge Hücre Kültürü Laboratuvarında geliştirilen kişisel bakım ve ev bakım ürünlerinin güvenirliği ve etkinliği hücre testleri ile değerlendiriliyor. Böylece geliştirilen ürünlerin ve içlerinde kullanılan çeşitli hammaddelerin hücreler üzerinde etkin dozları belirlenip herhangi bir toksik etkisi olup olmadığını araştırılıyor. Bu şekilde ürünler güvenilir hale getiriliyor.
3.      Mikrobiyoloji Laboratuvarı: BioArge Mikrobiyoloji Laboratuvarında, ürünlerin, hammaddelerin ve üretim alanlarının tüm kontaminasyon risklerini göz önünde bulundurularak mikrobiyolojik testler yapılıyor. Mikrobiyolojik olarak uygun koşullarda üretimi yapılan kişisel bakım ve ev bakım ürünlerine tarama-zorlama (challenge) uygulanıyor, ürünün patojen mikroorganizmalara karşı etkinliğini araştırılıyor ve böylece mikrobiyolojik açıdan güvenilir ürünlerin geliştirilmesi sağlanıyor.