Silkelenen Paris

0
38

TEMMUZ AYINDA Hotel de Crillon’un açılışının bir VIP olayı olduğunu anlamak için kırmızı halıyı görmeniz gerekmiyordu.  Müdavimler, gazeteciler, rakipler ve ünlü simalardan oluşan 400’ü aşkın davetli bir ellerinde Duval-Leroy şampanya kadehi, diğer ellerinde füme somon kanepe, anlı şanlı otelin 5 Temmuz’daki resmi açılışı öncesinde milyonlarca euro’ya mal olan restorasyonunu görmek için toplanmıştı. Canlı caz müziği ve ‘vayy müthiş’ harika!’ nidaları ise şu mesajı veriyordu: “Nihayet! Paris geri döndü.”

Place de la Concorde’da krallara özgü bir mülkün içinde yer alan Hotel de Crillon 1909 yılından beri Paris’e damga vurmuş, yıllar içinde belli zamanlarda Orson Welles ve Madonna gibi ünlüleri haftalarca ağırlamış, kentin simge yapılarından biri. Alt katında yeni yapılmış cam tavanlı havuzu, üç restoranı, Karl Lagerfeld tasarımı iki daire süiti, bir spa’sı, bir erkek kişisel bakım alanı ve altıncı katta fiyatı 25,000 euro’dan başlayan Bernstein süitiyle, yeni adıyla Rosewood Hotel’in dört yıllık restorasyonu şehrin bir diğer en çok konuşulan, en pahalı yenilenmesi Ritz Paris’ten bir yıl sonra tamamlandı. Bu iki otel aynı segmentte müşterilere sahip olmanın yanı sıra hem rekabet hem de içerik açısından köklü bir değişime uğramış bir pazara eş zamanlı yeniden girişleriyle de ortak bir noktaya sahipler.

Aralarında 10’unun saray statüsüne sahip olduğu 77 adet beş yıldızlı yapısıyla-Fransa Turizm Bakanlığı’nın 2010 yılında gündeme getirdiği prestijli bir ayrım-Paris’in lüks otel pazarı hiç bu kadar yoğunluğa tanık olmamıştı. Şehirde 2018 yılında yedi lüks otel açılacak ve aralarında Four Seasons Hotel George V, Le Bristol ve Hotel Plaza Athenée gibi lider markaların bulunduğu yedisi de 2000 yılından beri hizmet kalitesini iyice geliştirmiş olacak.  Economic Observatory of Parisian Tourism’e göre, satışa sunulan odalarda yüzde 47’lik, geceliği 800 euro’nun üzerindeki oda sayısında ise yüzde 300’lük bir artış meydana geldi; bu da, iki yıllık sancılı bir sürecin ardından taze bir solukla canlanan seyahat sektörünün önemli bir kapasite kazanması anlamına geliyor.
La Réserve Paris Genel Müdürü Didier Le Calvez, “Paris’te 20 yılı bulan çalışma hayatım boyunca oteller açısından hiç bu kadar kötü bir yıla tanık olmamıştım” diyor. Ocak 2015’te Charlie Hebdo saldırılarının ardından rezervasyon iptalleri pek çok otel için makul düzeydeydi. O sırada bu olaya münferit denildi, kalıcı bir sıkıntı göstergesi olarak değerlendirilmedi. Ancak 2015 yılı sonlarında, 13 Kasım’da şehrin altı yerinde eş zamanlı düzenlenen saldırılarının ardından turistlerin 2016 yılı süresince kentten uzak durmalarına yol açacak ciddi ve kalıcı bir tehdidin söz konusu olduğu anlaşılmıştı.

Örneğin, Le Bristol oteli için Haziran ayına kadar iyi kötü idare eden işler art arda meydana gelen 13 Kasım saldırıları, ilkbaharda Seine nehrinin taşması ve geniş çaplı havayolu ve taksi grevleri gibi olumsuzluklarla tam bir durgunluk sürecine girdi. Otelin satış ve pazarlama yöneticisi Catherine Hodoul-Baudry’ye göre, oteli kurtaran ise güçlü bir Avrupalı müşteri tabanı (yaklaşık yüzde 40), restoranları için ağırlıklı olarak yerli müşterilerden oluşan kitle, gezi/eğlence amaçlı turist sayısındaki azalmayı -yani yüzde 30 daha az Amerikalı-telafi eden film prömiyerleri ve defileler için gelen ziyaretçiler oldu. Dorchester Collection oteli olan Le Meurice, 31 yıllık pasta şefi Cédric Grolet yönetiminde hazırlanan çay servisinin kapsamını daha da genişleterek, otel doluluk oranlarındaki gerilemeyi bir şekilde telafi etmeye çalıştı.

Terör dışında Paris’in lüks turizm endüstrisine darbe indiren başka etkenler de söz konusu. Üst segmente hitap eden seyahat acentesi Grand Luxury’nin ortak kurucularından Ivan Lartisien Katar ile diğer Ortadoğu ülkeleri arasındaki sürtüşmeye dikkat çekerek, Palace kategorisinde Katarlılara ait mülkler bulunduğunu, bundan dolayı da bazı gezginlerin buralarda rezervasyon yapmaya sıcak bakmadıklarını belirtiyor. Lartisien ayrıca, kentin sosyalist belediye başkanının lüks turizmi koruyormuş gibi bir imaj sergilemekten çekindiğini, daha çok orta sınıf turizmini teşvik ettiğini belirtiyor.

En son Champs Elsysées’de bir polise silah çekilmesi gibi olayların ise otel rezervasyonlarını pek fazla etkilemediği görülüyor. Grand Luxury’nin ortak kurucusu Rouslan Lartisien, “üzücü bir durum olsa da insanlar bu yeni gerçeği kabullendiler ve seyahat etmeyi sürdürüyorlar” diyor.

Four Seasons Hotel George V Genel Müdürü José Silva, 2016 yılında beş yıldızlı otellerdeki konaklamalarda 20-30 puanlık düşüşün kapasiteyle açıklanabileceğini, sektörün bunun etkilerini yeni yeni görmeye başladığını söylüyor. “Bir otel açıldığında genellikle bir diğeri restorasyon için kapalı olurdu. İlk defa hepimiz iş için aynı zamanda açığız” diyerek sözlerini sürdürüyor. Yine de bu durum, otelin yepyeni bir spa’ya (2018 yılında açılacak) 50 milyon dolar yatırım yapmasını ve süitleri devamlı yenilemesini engellememiş: “İyi olan oteller oda fiyatlarında indirime gitmiyor; yeniden yatırım yapıyor.”

Sonuç olarak, ister efsanevi mülklerin yeniden açılması ister Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un seçilmesiyle popülizmin yayılmasının önüne set çekilmesi olsun, sermayenin imajında ve turizmde yeni bir sıçrama söz konusu. Rekabet her zamankinden daha çetin ancak Paris tutkusu iş için bulunmaz bir nimet. La Réserve’den Le Calvez, “Fransa küllerinden yeniden doğabilme kapasitesine sahiptir” diyor. “’Macron etkisi’ devam eder ve Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapma hakkını kazanırsa, kent gelecek yıldan itibaren yeniden zirveye yerleşecek.”