Silikon Vadisi’nin gelecek hedefi sentetik et

    0
    109

    İnsanoğlunun yaşamı nesnelerin interneti olarak tanımlanan birbirine bağlı cihazlar, cansız objeden canlı organa kadar her şeyi üretebilen 3D yazıcılarla yepyeni bir boyut kazanırken, inovatif seçeneklerin artık insan dışındaki diğer canlılara da uzanmaya başladığı gözleniyor.

    Halihazırda bu konudaki en anlamlı çalışma, sentetik etle ilgili. Sentetik et, hayvan eti yerine buğday, soya ve bazı sebzelerin köklerinden üretilen orijinal et tadında ve görünümünde bir seçenek olarak ortaya çıkıyor.

    Kuşkusuz et yemek/yememekle ilgili tartışmalar hayvanların acı çekmesinin etrafında şekilleniyor ve bu tür vicdani yaklaşımlar da vejetaryenlik akımını gündeme getirmiş durumda.

    Son yıllarda bilimin yeni ilgi alanı olan sentetik etle ilgili çalışmalar da tabii ki hayvanlara duyarlı vejetaryenleri umutlandıracak bir haber. Ancak bu seçeneğe Silikon Vadisi’nin ağır toplarının yatırım yapmaları salt vejetaryenlik gibi marjinal akımların taleplerine yanıt vermek gibi bir gerekçeyle açıklanamaz.

    Dünyada nüfus ve refahın hızla artışına paralel olarak tahıl ve et tüketiminde de patlama yaşanıyor.  Rakamlar halen dünyada 283 milyon ton sığır, keçi, koyun, domuz ve kanatlı eti tüketildiğini gösteriyor; bu da 1961 yılındaki tüketimin dört katına eşdeğer. Bu tüketim oranı ise çevre ve doğal denge açısından gittikçe sürdürülemez bir nitelik taşıyor. 

    Büyükbaş hayvancılık aynı zamanda sera etkisi yaratan ciddi bir metan gazı üretimine ve devasa bir su tüketimine de neden oluyor.  Özellikle de sürdürülebilir ekonomi kavramına vurgu yapılan bir dünyada bu “sürdürülemezliği” gören bilim dünyasıyla iş dünyası alternatif formüller için işbirliğine yönelmiş durumda.

    Laboratuvar ortamında et üretimiyle ilgili bir proje üzerinde 2011 yılında çalışmaya başlayan Maastricht Üniversitesi’nden araştırmacı Mark Prost geçen yıl Ağustos ayında, laboratuvarda gerçek et hücrelerinden üretilmiş ve elektrosimülasyonla orijinal hayvan eti özellikleri katılmaya çalışılmış sentetik etten bifteği tanıtmıştı. Bu çalışmasının finansörü ise, Google’ın kurucularından Sergei Brin’di. Brin bu araştırması için Prost’a 250,000 dolarlık bir çek vermişti.

    Microsoft’la özdeşleşmiş olan Bill Gates de, Twitter’ın girişimcileri Biz Stone ve Evan Williams’ın oluşturduğu Obvious Corporation’a yatırım yaptı. Bu yapının başlıca yatırımlarından biri “Beyond Meat” (Etten sonrası) projesi. İki girişimci etin yerini alacak, yine et görünümü ve tadında olan ama tamamen bitkisel bir seçenek üzerinde çalışıyor. Tüm bu yatırımların ticari bir getirisi olacağı öngörüsü üzerinden hareket ediliyor.

    Öte yandan, bu mayıs ayında da Google’ı bünyesinde barındıran Alphabet’in başkanı Eric Schmidt, Los Angeles’lı bir düşünce kuruluşu olan ve “doğunun Davos’u” olarak da adlandırılan Milken Enstitüsü’nde sahneye çıkarak, teknoloji alanında geleceğin belli başlı altı yönelimi arasında en önemlilerinin şunlar olacağını belirtti: Sürücüsüz arabalar, sanal gerçeklik kaskları ve 3D yazıcılar. Bunların yanı sıra eklediği dördüncü seçenek ise oldukça ilginçti: Hayvansal ete alternatif, bitki bazlı et.

    “Bitkisel kan”
    Hatta şirketi Alphabet geçen yıl, kanlı biftekli hamburgerler üreten startup Impossible Foods’u satın almak üzere harekete geçti. Biftekte kullanılan malzemeler mi? Buğday, patates ve Hindistan cevizi yağı. Ancak özellikle de, sebzelerin köklerinden alınan hemoglobine benzer bir protein bir tür “bitkisel kan” üretilmesini sağladı.

    Silikon Vadisi’nde aslında et yememe kültürü çok yaygın. Steve Jobs iflah olmaz bir vejetaryendi ve Mark Zuckerberg de 2011 yılından beri vejetaryenliği benimsemiş durumda. Ancak tabii ki kişisel tercihlerin yatırım yapılabilir bir unsura dönüşmesinin nedeni, bu alanda önemli bir pazar potansiyeli görülmesi.  Bu arada, milenyum kuşağının da satın alınan ürünlerin çevre ve sağlık üzerindeki etkileri konusunda hassas olduğunu unutmamak gerekiyor.

    Tat ve fiyat, temel faktörler
    Ancak henüz emekleme aşamasında olan sentetik etin önündeki başlıca engel et ya da balığın tadından ve dokusundan vazgeçebilmek.

    İki yıl önce San Francisco’da kurulan sentetik biyoloji uzmanı IndieBio bu zorlukla başa çıkmaya çalışıyor.
    Bu konu üzerinde çalışan bir başka şirket olan New Food Waves de, kırmızı yosun bazlı karidesleriyle Google’ın kantininde geçerli not almayı başardı.

    Sentetik etin bir diğer sıkıntısı ise maliyeti. Yarım kilo sentetik eti üretmenin maliyeti 9,000 dolarken, aynı miktarda sığır etinin fiyatı 2 doların altında.

    Kuşkusuz, sentetik et kısa vadede bir pazar oluşturabilecek durumda değil. Başta tat, alışkanlıklar olmak üzere, üretim maliyeti vs aşılması gereken ciddi sorunlar.

    Ancak bilim ve teknolojinin günümüzdeki ilerleme hızı, artan nüfusa paralel gıda tedariği, sera etkisi vb sorunların boyutu, Silikon Vadisi’nin bu alandaki yatırımları göz önüne alındığında, sentetik etin marjinal bir deneme olarak kalması çok zayıf bir ihtimal.