Roche bilimsel gücünü Startup’larla pekiştiriyor

0
77

Kişiselleştirilmiş tedavinin ön plana çıktığı günümüzde Roche sağlık alanında başarılı teknoloji startup’larını bünyesine katarak hedefe odaklanıyor. Teknoloji startup’larıyla büyük ilaç şirketlerinin birlikteliği sektörün yeni trendi.

İsviçre’nin Basel kenti, Roche, Novartis, BASF, Clariant vb gibi dünyanın önde gelen bir dizi ilaç ve kimya devine ev sahipliği yaptığından bilim şehri olarak da anılıyor. Ancak bunlar arasında Roche adeta İsviçre’nin ulusal kimliğiyle özdeşleşmiş bir mesaj veriyor. Basel havaalanına iner inmez bir Roche billboard’unun sizi karşılaması, her ne kadar global bir şirket olsa da, İsviçre’yle bütünleşmiş bir yapıyla karşı karşıya bulunduğunuzu gösteriyor. Öte yandan, Roche’un genelde yatay mimarinin hakim olduğu Basel’de yüksek dikey yapısıyla da hakimiyet kurduğu görülüyor.

İlaç devi 2018 yılı durum değerlendirmesini ocak ayı sonunda Basel’deki merkezinde gerçekleştirdi. Şirketin finansal sonuçları ve geçen yılki faaliyetleri Roche CEO’su Severin Schwan, CFO Alan Hippe,  Farmasötik Bölümü Başkanı Bill Anderson ve Diagnostik Bölüm Başkanı Michael Heuer tarafından açıklandı. Buna göre Roche’un (Fortune 500 Global 2018 yılı sıralaması no. 169) 2018 yılı satış geliri yüzde 7 oranında artarak 56,8 milyar İsviçre frangına yükseldi. Roche’un Farmasötik biriminin satış geliri yüzde 7 oranında artarak  44  milyar İsviçre frangı olarak gerçekleşti. Bu artışta özellikle ABD’de onaylanan yeni ilaçların etkisi büyük oldu. Nitekim Avrupa’daki satışlar biyobenzerler nedeniyle yüzde 7 oranında gerilerken, ABD’de 2018 yılı satışları yüzde 14 oranında arttı. Diagnostik biriminin satışları ise yüzde 7 oranında artarak 12,9 milyar İsviçre frangına yükseldi. İşletme kârı ise yüzde 8’lik artışla 20,5 milyar İsviçre frangına yükseldi. Roche 2019 yılı için de finansallarında tek haneli bir büyüme öngörüyor. Roche onkolojinin yanı sıra gelecek yıllarda oftalmoloji, nörolojik hastalıklar, otoimmün hastalıklara da odaklanacak.

Öte yandan, artık ilaç ve tanıdan söz ederken salt molekül araştırmalarını ya da tanıya yönelik tekil araç gereçleri dile getirmek eksik ve biraz eski dünyada kalmış bir yaklaşım olur. Nitekim bilimin en sofistike uygulamalarına gerek duyan sağlık ve ilaçta da dijital çözümler ve gen taramaları daha doğru ve spesifik klinik veriler elde ederek, hedefe odaklı kişiselleştirilmiş tedaviye yönelik yol haritasının netleştirilmesini sağlıyor. Başka bir ifadeyle, dijital teknolojiler ve veri odaklı analitik Ar-Ge çalışmalarını destekleyerek, kişiselleştirilmiş sağlığı bir üst seviyeye taşıyacak. Kısacası, yeni ilaç araştırmaları, gen taramaları, dijital çözümlerle elde edilen klinik veriler gibi farklı etapların entegrasyonunu sağlayarak sonuca götürebilecek ortak bir platform gereksinimi ortaya çıkıyor. Burada da analistlere göre, ilaç şirketlerinin hem daha hızlı sonuç alabilmeleri, hem de zaman ve para kaybı yaşamamaları için dışarıya bakmaları gerekiyor.    

Nitekim son bir, iki yıldır büyük ilaç şirketlerinin sağlık teknolojisi startup’larının sundukları çözümlerinin ve deneyimlerinin değerini anladıkları görülüyor. Bundan dolayı da, tek başlarına ürün ve hizmetlerle ortaya çıkmak yerine niş ve değerli sonuçlar ortaya koyan startup’lara yöneliyorlar. Nitekim Pfizer, Sanofi, Johnson &Johnson gibi devler startup’lara yatırım yapmak suretiyle ARGE çalışmalarını yeni bir boyuta taşıyorlar.

Basel’de basın toplantısı sonrası Fortune’un sorularını yanıtlayan Roche CEO’su Severin Schwan da, “her şeyden önce şunu diyebilirim ki, önemli bilimsel çalışmalar Roche’ta olur ama yüzde 99’su dışarıda olur. Bundan dolayı dışarı bakılır. Dışarıdaki iyi fikirleri şirket bünyesine getirmeye çalışırız. Buna devam edeceğiz. Ortaklıklar kuracağız, bazen satın almalar da olacak” diyor. Zaten Roche yakın zamanda bu konuda iki önemli satın alma gerçekleştirdi. Geçen yıl ABD’li Flatiron Health’i 1,9 milyar dolara satın aldı. 2012 yılında New York’ta kurulan startup Flatiron onkologları, akademisyenleri, hastaneleri, yaşam bilimi araştırmacılarını ve mevzuatla ilgili yetkilileri ortak bir teknoloji platformunda birbirlerine bağlayan yazılım geliştiriyor. Yine geçen yıl Roche, 2015 yılında yüzde 57’sini satın aldığı bir başka ABD’li Foundation Medicine’in geri kalan hisselerini de 2,4 milyar dolara bünyesine kattı. Foundation Medicine gen testiyle kanserli dokunun daha iyi analiz edilmesini sağlıyor.  Foundation  Medicine Türkiye’de de 2017 yılından beri Infogenetik adıyla faaliyet gösteriyor. Tüm bu satın almalar kişiselleştirilmiş tedaviye yönelik çalışmaları güçlendirmeyi amaçlıyor. Severin Schwan hem Flatiron’un hem de Foundation Medicine’in klinik verilerin ortaya konulması ve analiz edilmesini sağladığını belirtiyor. Schwan sözlerine şöyle devam ediyor: “Klinik verileri toplarsak bunlar bizlere yeni ilaçlar bulmamızda yol gösterecektir. Aynı zamanda klinik ilaç çalışmalarının geliştirilmesini, doğru hastada doğru ilacın kullanılmasını sağlayacaktır. Flatiron elektronik verileri toplarken, Foundation Medicine genetik verileri derliyor.” Roche CEO’su genetik profillemenin Türkiye’de onaylandığına, pek çok ülkede bu onay süreci kolay olmazken, Türkiye’nin çok daha yenilikçi davrandığına dikkat çekiyor. Ancak bu konuda önemli bir engel var: Maliyet. Bu testler çok yeni ve çok pahalı. CEO Schwan bunların İsviçre gibi zengin bir ülke için bile çok pahalı olduğuna ve mali açıdan bir formül bulabilmek için hükümetlerin, özel sigorta şirketlerinin işbirliği yapmaları gerektiğine dikkat çekiyor.  

Roche Diagnostik Başkanı Michael Heuer ise, Türkiye’de laboratuvar ekipmanı teknoloji düzeyinin son derece yüksek olduğuna dikkat çekiyor. Dünyada 15 yıl kadar önce laboratuvar entegrasyonu lanse edildiğinde, Türkiye’nin bu altyapıyı ilk benimseyen ülkelerden olduğunun altını çizen Heuer, üniversitelerin, Amerikan Hastanesi gibi yüksek profilli hastanelerin bu altyapıya dahil olduğunu kaydediyor. Yeni dijital çözümlerde bu yıl Türkiye’de yeni yatırımlar da olacağını ifade eden Roche Diagnostik Başkanı, buna örnek olarak da onkolojide çalışanlara destek sunacak olan Navify Tumor Board’u gösteriyor. Yeni bulut bazlı bir yazılım çözümü olan Navify Tumor Board, çok çeşitli kaynaklardan gelen hasta verilerini tek bir kanalda toplayarak ekip işbirliğini destekliyor ve klinik iş akışını standartlaştırıyor.

Peki dijital çözümler derken akla yalnızca onkoloji mi geliyor? Michael Heuer, buna hayır diyor. Kalp ve göz hastalıklarında da bu uygulamalar çok önemli. Kendisi şöyle devam ediyor: “Ancak özellikle onkolojide değerlendirmeniz gereken çok fazla veri var. Örneğin; görüntülemede devasa bir veri toplama söz konusu. Dijital taramada her bir kesit tonlarca veri üretiyor. Biomarker’in (biomarker= Belli bir biyolojik durumun ölçülebilir göstergesi)  geliştirilmesiyle her şey çok daha fazla kesitlere ayrılıyor. Örneğin, meme kanserini ele alalım. Meme kanserine yalnızca meme kanseri diyoruz oysa çok fazla çeşitleri olan bir kanser türünden söz ediyoruz. Ama aynı zamanda kalp ve göz için de böyle bir yaklaşım gerekiyor. Dijital çözümler burası için de gerekli. Sonuç olarak laboratuvarların entegrasyonu dijital çözümler olmadan hiçbir zaman işlerlik kazanamazdı.  Burada önemli olan en ileri yazılım çözümlerini sunmak. Bunların benimsenmesi daha az hata yapılmasını sağlayacaktır.”

Roche Diagnostik Başkanı, günümüzün korkulu rüyası olarak bilinen bir başka hastalık Alzheimer’de ise bir programı durduklarını ancak diğer çalışmaların sürdüğünü belirtiyor. Bu konuda en önemli gelişme ise, Alzheimer tanısına yönelik çok pahalı taramalar yerine hastalığın marker’i olabilecek bir aygıt için Roche’un FDA (ABD Gıda ve İlaç Dairesi) onayını almış olması.