Regus yeni ofis alternatifleriyle iddialı

0
137

İngiliz girişimci Mark Dixon, 1989 yılında Brüksel’e yaptığı iş gezisinde seyahat eden iş insanlarının kullanabileceği ofis alanlarının eksikliğini fark ederek harekete geçtiğinde, kuracağı işin bu kadar büyüyeceğini tahmin etmiyordu. Daha çok otellerde çalışmak zorunda kalan Dixon, ofis alanı ihtiyacını tespit etti ve bugünkü iş modelini hayata geçirdi. Bugün 120 ülkede, 900 şehirdeki 2 bin 600 merkezde 2,5 milyondan fazla kişi Regus ofislerini kullanıyor. Regus’un işletmelere sağladığı en büyük fayda kira, istihdam gibi maliyetleri aza indirmesi ve geleneksel ofis mantığının dışına çıkmayı sağlaması.

Şirket Türkiye’de ise 16 yıldır faaliyet gösteriyor ve 2015 sonu itibariyle iş merkezi sayısını 23’e ulaştırdı. İstanbul haricinde beş ilde; Adana, Ankara, İzmir, Bursa ve Gaziantep’te ofisleri bulunuyor. Antalya, Kayseri, Samsun, Muğla ve İzmit’ten ise yoğun talep alıyor. Türkiye’de özellikle kısa dönemli kiralama yapmak isteyen ciddi bir kitle var. Sekretarya, altyapı yatırımı, güvenlik, temizlik, stopaj gibi konularla ilgilenmek istemeyen, çalışan sayısı artma eğiliminde olan girişimciler Regus ofislerini tercih ediyor.

Regus Türkiye Ülke Müdürü Hakan Atalay, geniş yelpazeye sahip düşük maliyetli ve kolay erişilebilir destek hizmetleriyle donatılmış ürünlerinden müşterilerinin, yıllık aylık, haftalık hatta saatlik bazda olmak üzere yararlanmalarının mümkün olduğunu söylüyor. Atalay, sundukları ürün ve hizmetlerin müşterilerinin isteklerine göre belirlendiğini söylüyor. Regus’a ilginin arttığını söyleyen Atalay, bunun sebebini şöyle açıklıyor. “2015 belirsizlik dönemiydi. Seçimlerin tekrar etmesi, döviz kurlarının artışı, göçmenler, ekonomik istikrarsızlık derken sorunlu bir yıl geçirdik. İnsanlar böyle belirsiz dönemlerde, uzun süreli kiralama yapmak yerine kısa süreli kiralamayı tercih ediyor. 2015’te özellikle temmuz-ağustos döneminde çok sayıda ofisimizi kiraya verdik ve yüzde 20 büyüdük.” Türkiye’de ortalama, şirket başına iki-üç kişilik ofislerin tercih edildiğini söyleyen Atalay, beş sene içinde üç haneli büyüme öngördüklerini belirtiyor.
 
YENİ LOKASYONLAR ARIYOR

Büyük şehirlerde yaşanan trafik sorunu nedeniyle ofislerin kolay ulaşılabilir olması büyük önem taşıyor. Regus ofisleri, Kanyon, Palladium, Trump Towers, Armada, Folkart Towers gibi popüler, kolay ulaşılabilen, trafik akışına uygun, otopark sorunu olmayan lokasyonlarda konumlanıyor. İstanbul’un merkezi iş alanları olan Levent, Maslak, Taksim, Kozyatağı, Altunizade ve Kavacık’ta ofis yapılanmasını tamamlayan Regus, hızla gelişen bölgeleri de mercek altına alıyor, 2016’da yeni bölgeler için planlamalar yapıyor. Türkiye’de Regus’un müşteri portföyünün yüzde 40’ını büyük şirketler, yüzde 20’sini startup’lar, reklam ajansları ve İK firmaları, kalan yüzde 40’ı ise orta ölçekli işletmeler oluşturuyor.
 
YENİ KONSEPTLER

Farklı konseptler ve ürün çeşitleriyle pazarda hakimiyetlerini artırmak istediklerine değinen Atalay, standart Regus konseptinin dışında, özellikle “coworking” alanı denilen, sadece küçük bir köşe ya da bir sandalye kiralayarak ortak alanların kullanıldığı konseptlerin çok yakında trend olacağını söylüyor. Atalay, “Müşterilerimiz isterlerse haftada üç gün çalışabilecekleri bir köşe kiralayabiliyor. Paylaşımlı alandan kahvesini, çayını içip, interneti ve telefonu kullanabiliyor” diyor.

Atalay, Regus’un, büyük ofis markası Space’i yurtdışında satın aldığını söylüyor ve bu hamleyle kurumsal olarak daha da büyüdüklerini ve 2-4 bin metrekarelerden oluşan kapalı/ açık ofislerle hizmet ağlarını genişlettiklerini belirtiyor. Gelecek dönem için bir başka trendi ise “sanal ofisler” olarak açıklıyor Atalay. Şimdiden sanal ofis kullanıcılarının sayısının artmaya başladığını, iş modelleri ve çalışma şartları değiştikçe bu alana olan ilginin de artacağını söylüyor. Artan talepler ve yeni iş modelleri göz önüne alındığında Regus’un 2016’da da büyümesini devam ettireceğini söylemek mümkün.