‘Milletin özgüvenini zirveye çıkardık’

0
37

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Bizden önce gerek siyasette, gerek hayatın diğer alanlarında, yurdumuzun dışına çıktığında boynu eğik duranlar vardı. El pençe divan duran başbakanlar gördü bu ülke. Bizimle birlikte bu aziz millet özgüveni yaşadı, özgüveni zirveye çıkardık. Ve dünya aleme gösterdik ki bu milleti temsil edenler, hiçbir yerde başlarını eğmezler, hiçbir güç karşısında eğilmezler” dedi.
 
Davutoğlu, Talas Raylı Sistem Hattı ve yeni hal kompleksinin açılışı dolayısıyla Talas ilçesinin Kiçiköy Mahallesi’nde oluşturulan alanda yaptığı konuşmaya, “Anadolu’nun, irfanın, hikmetin, mimarinin, edebiyatın zirve şehri” diye tanımladığı Kayseri’yi ve Kayserilileri selamlayarak ve Hicri yılbaşını kutlayarak başladı.
 
Vatandaşlara, “Niye AK Parti Kayseri’de en büyük desteği buluyor biliyor musunuz?” diye sorup “Çünkü, Kayserilinin karakteri ile AK Parti’nin felsefesi arasında tam bir uyum var” diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: “Şimdi birisi, ‘bir Kayserili nasıl bir şahsiyettir?’ dese, biraz önce zikrettiğim zirve şahsiyetlerle değil, sıradan bir Kayserili’yi de düşünsek, herkesin üzerinde anlaşacağı, bütün dünyanın kabul edeceği bazı özellikleri vardır, Kayserililer’in. Bir; Kayserili özgüven sahibidir. Hiçbirşeyden yılmaz. İki; Kayserili iddialıdır, az şeyle vasatla tatmin olmaz. Üç; vizyon sahibidir, limon satmaya çocukken gönderin, zihninde limon fabrikası kurmak vardır. Türkiye’de yetmez, dünyada limonun zirve ismi olmak vardır. Eline kalem verin, ‘bunu satın’ deyin, bütün kalem fabrikalarını yeniden inşa etmeyi düşünür. Kayserili azla yetinmez, iddiasız olmaz. Onun için bugün birçok büyük Kayseri’den çıkmış işadamı böyle bir vizyonla dünyaya meydan okuyor.”
 
Kayserililer’in hayırsever olduğuna işaret eden Davutoğlu, Erciyes Üniversitesi’nde gezerken gurur verici bir tabloya şahit olduğunu aktardı.
 
Hemen hemen her binanın, fakültenin üzerinde bir hayırseverin ismini gördüğünü ve gururlandığını bildiren Davutoğlu, hayırseverlere teşekkür etti.
 
Davutoğlu, “Erciyes Üniversitesi’nde gördüklerim, yapılan hizmetler, vizyonlar şunu ortaya koyuyor; Kayserili ister ilim yapsın, ister iş dünyasında olsun, ister siyasette olsun el ele verir ve her şeyi birlikte yaparlar” dedi.
Üniversitede bugün protokollerini imzaladıkları çok sayıdaki yatırımın da işadamları ve hayırseverlerin katkısı ile yapıldığını ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
 
“Kayserili çalışkandır, taştan ekmeğini, suyunu çıkarır. Şimdi bunların AK Parti felsefesiyle, iktidar anlayışımızla, siyaset anlayışımızla alakasına gelelim. Nasıl Kayserili özgüvenlidir, AK Parti’nin siyasetinde de en temel değer özgüvendir. Kendine güvenemeyen bir milletin dünyaya söyleyecek sözü yoktur. Bizden önce gerek siyasette, gerek hayatın diğer alanlarında, yurdumuzun dışına çıktığında boynu eğik duranlar vardı. El pençe divan duran başbakanlar gördü bu ülke. Bizimle birlikte bu aziz millet özgüveni yaşadı, özgüveni zirveye çıkardık. Ve dünya aleme gösterdik ki bu milleti temsil edenler, hiçbir yerde başlarını eğmezler, hiçbir güç karşısında eğilmezler. İşte 2013 yılında Gezi olaylarıyla, 17 Aralık komplosuyla, son olarak da Kobani bahanesiyle şehirlerimizi talan etmeye çalışanlar da hep bu özgüveni hedef edindiler. Bu özgüvene saldırdılar. Kayserililer, biz bunlara pabuç bırakır mıyız? Biz özgüvenimizi hedef edenlere karşı gür bir sesle her zaman özgüvenimizi haykırır mıyız?”
 
“İki siyasi anlayış gittikçe berraklaşıyor”
Türkiye’de iki siyasi anlayışın gittikçe berraklaştığını da vurgulayan Davutoğlu, “Bir siyasi anlayışın aynı Kayserililer gibi Türkiye’de de dünyada da bir iddiası var. Güçlü bir iddiası var, bu ülkeyi küresel güç yapma iddiası var. Diğerlerinin ise sadece eleştiri, sadece hakaret, sadece iftiraya dayalı yaklaşımları var” dedi.
 
Davutoğlu, şöyle konuştu: “Nasıl bir Kayserili daha küçük yaşlarda, en basit bir işi yapıyor olsa bile, o işi zirveye ulaştırma iddiası taşımışsa biz de attığımız her siyasi, ekonomik, sosyal tohumu bir ulu çınar haline getirme iddiamız var. Onun için bir vizyon taşıyoruz, onun için bir vizyonun sözcülüğünü yapıyoruz. Bu vizyon da Enerji Bakanımız aranızdan çıkan çok değerli dava arkadaşımız, onun için vizyon, dünyadaki büyük tüm enerji hatlarının Türkiye’den geçmesi vizyonudur. Bakü-Tiflis-Kars’ın, Bakü-Tiflis-Erzurum’un, Kerkük-Yumurtalık’ın, TANAP’ın ve bütün büyük enerji projelerinin bu ülkeden geçme vizyonudur. Ulaştırma Bakanımız burada, onun vizyonu, ülkemizin her yerini duble yollarla, hızlı trenlerle, en iyi şartlarda havaalanlarıyla donatma vizyonudur. Bütün Asya’ya Avrupa’ya, Akdeniz’i Karadeniz’e ve bütün kıtıları bir birine bağlayan yolların Türkiye’den geçme vizyonudur. Hangi alanı alırsanız alın, tarımda bizim vizyonumuz var, dünyanın yedinci büyük tarım ülkesiyiz. Turizmde vizyonumuz var, dünyanın altıncı, yedinci büyük turizm ülkesiyiz. İşte aynı Kayserililerin vizyonu gibi. Nasıl Kayserililer girdikleri her işte en iyi, başarılı olmayan ahdederek girmişlerdir, biz de girdiğimiz her işte en iyi olmaya, Türkiye’yi her yerde birinci ligde temsil etmeye, en üst ülkeler kategorisinde temsil etmeye azmederek yola çıkıyoruz. Onlar ise tuzak kuruyorlar, bu ülkenin huzuruna, istikrarına darbe vurmaya çalışıyorlar.”
 
Gezi olaylarıyla ve 17 Aralık’la bunu başaramadıklarını dile getiren Davutoğlu, “Çünkü bütün Türkiye gibi Kayserililer de bütün milletimiz de 30 Mart’ta çok gür bir sesle, ‘Artık bu topraklarda, sadece bu toprakların çocuklarının sözü geçer’ diye haykırdı” diye konuştu.
 
Uluslararası basın ve uluslararası çevrelerin bütün güçleriyle kendilerine yüklendiğini anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti: “İstedikleri şey basitti; Türkiye gibi dünyanın bütün mazlumlarına sahip çıkan Türkiye ayakta kalmasın. Tekrar iç mücadelelerin, iç kavgaların esiri olsun. Ayağındaki prangalardan kurtulmasın. Çünkü burada Kayserilinin dördüncü vasfı devreye giriyor. Nasıl Kayserililer için hayırseverlik önemliyse, Türkiye Cumhuriyeti devletini idare eden bizler için de Kayseri’den, Anadolu topraklarından bu feyzi almış olan bizler için de dünyanın neresinde olursa olsun yetimlere, mazlumlara sahip çıkmak, her yerde hayır işlemek ahlaki ve siyasi bir borçtur. Kim ne yaparsa yapsın, bunu terk etmeyeceğiz. Kim ne dersin bu yoldan ayrılmayacağız.”