Microsoft bulutların üzerinde

0
87

MICROSOFT TÜRKIYE, ÇAĞLAYAN ARKAN’IN genel müdürlüğü sırasında bilişimi Türkiye’nin kalkınma motoru olarak kullanmak için “Potansiyelini Keşfet” sloganı ile önemli bir inisiyatif başlatmıştı. Şu andaki Genel Müdür Murat Kansu, şu anda yapılanlara bakılırsa birkaç yıl sonra benzer bir biçimde anılacak gibi görünüyor. Şirketin 1 Haziran’da Çırağan Sarayı’nda düzenlediği etkinlikte Azure üzerinde servis geliştiren start-up ve orta büyüklükteki şirketleri tanıtırken bu tablo açıklık kazandı. İki dönem arasındaki fark ise, Microsoft’un aradan geçen dönemde şirket olarak nasıl evrimleştiğini ortaya koyuyor.

Daha önce adı lisanslar ile birlikte anılan Microsoft, CEO Satya Nadella’nın yönetiminde bir bugün bir bulut ve servisler şirketine dönüşmüş durumda. Bu şirket için büyük bir dönüşüm. Aralık 2017’de Türkiye’yi ziyaret eden Microsoft Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Başkan Yardımcısı Michel van der Bel ile bir araya geldiğimizde bu değişimin sadece ürün portföyüne değil şirketin insan kaynaklarına da yansıdığını görmekten memnun olmuştum. Van der Bel, eski kadroda çok yaygın olmayan bir biçimde Microsoft ve ürünlerini değil işi konuşabileceğiniz bir kişi. Bu, bulut dönüşümü konuşulduğunda ayrı bir tat veren bir özellik.

Van der Bel, bulutla ilgili uygulamalarından bahsederken “Bizim uygulamalarımızdan OneNote’a bakıp şık bir uygulama diyebilirsiniz ama bizim açımızdan arkasındaki felsefe daha büyük önem taşıyor. Biz şirketlerin –tabir caizse- hakikatin en son biçimine dayanarak yönetilmesini sağlamaya çalışıyoruz. İster global ister yerel bir şirket olun şöyle bir tablo ile karşılaşabilirsiniz: bir toplantı yaptığınızda insanların bilanço dökümlerini açıp ellerindeki rakamların birbirinden farklı olduğunu görür. Buna kaç kere şahit oldunuz diye sorduğumda hiç de azımsanmayacak düzeyde yanıtını alıyorum” diyor. Bu, Microsoft’un bulut öncesi dönem yazılımları için de geçerli bir durum ve doğal sonucu, insanların rakamların doğruluğu konusunda sıkıcı bir tartışmaya başlaması oluyor.

Van der Bel, “Bulut teknolojisi sayesinde, bu çözüme geçen müşterilerimiz bu tür bir toplantıya girdiklerinde herkes OneNote’u açıyor ve senkronizasyon için ‘Sync’ tuşuna tıkladıklarında merkezdeki en güncel hakikat versiyonu bütün cihazlarda senkronize oluyor. Bu sayede toplantıya bütün veri tam olarak aynı olacak şekilde başlama fırsatı buluyorsunuz” şeklinde konuşuyor ve ekliyor: “Bu böyle anlatınca çok basit görünebilir ama bu noktaya ulaşmak oldukça zor. Yine de bu o kadar büyük bir verimlilik kazandırıyor ve daha hızlı içgörü elde etmeyi sağlıyor ki, cazibe kaynağı oluyor.”

Bu bulutun kullanılma biçimlerinden biri ama en çarpıcısı değil. Seyahat halindeyken de sürekli bağlı olması sayesinde OneNote verimliliği  artıran bir araca dönüşüyor. Van der Bel, büyük bir samimiyetlen güncel verilerime geçiş yaptım. Bulut teknolojisinin global ortamda  bu tür senaryolara olanak tanıması, bu tür uygulamaları çok daha etkili hale getiriyor ve şirketinizde kritik görev uygulamalarında değişim yaratma fırsatını sağlıyor” diyor.

Masaya oturulan anda doğru kararları verecek doğru bilgilere sahip olmak zaten en kritik uygulama. Buna ek olarak seyahatte aynı fırsatı bulmak, bunu daha da güçlendiriyor.

Ekipteki biri kendi sorumluluk alanında bir değişim yapma gereği hissettiğinde bunun ilgili yöneticinin sisteminde aynı şekilde ve anında güncellemeye dönüşmesi, şirketlerin iş akışı açısından çok güçlü ve büyülü bir etki oluşturuyor. Bunun Azure’un pazarda kabul görmesinde de etkili olduğu aşikar.

Van der Bel, “Bir süredir bu sektörde olan biri olarak, bulut teknolojisinin ana akım haline gelme hızına şaşırmadığımı ancak hala bundan etkilendiğimi söylemeliyim. Bizim için bulut çok belirgin ve hatta yeni moda olmayan bir şeydi ancak altı yıl önce İngiltere’de göreve başladığımda kurumsal müşteriler ya da hükümet yetkililerine buluttan bahsettiğimizde aldığımız yanıt ‘belki’ ya da ‘hayır’ şeklindeydi.

Aslına bakarsanız bunun geçerli nedenleri de vardı” diyor. O zaman yöneltilen sorular “verim kimin elinde ve nerede tutuluyor”, “güvenlik durumu ne” diye başlayan oldukça uzun bir liste oluşturuyordu.

Van der Bel, o günler ile beş yıl sonrasını karşılaştırdığında bulut piyasanın büyük bir hızla geliştiğini görüyor. Herkes ya bulutta ya da buna geçiş yapma sürecini yaşıyor. Office 365, Microsoft Dynamics ve Azure Microsoft’un bu dünyada yerini  almasını sağlayan önemli isimler olarak karşımızda duruyor. Van  der Bel, “Bu bir teknolojinin ne  kadar hızlı bir biçimde bu kadar yaygılaşabildiğini  gösteren dikkat çekici bir örnek. Bunu önceki teknolojiler ile ya da daha basit bir örnek olacak şekilde kişisel bilgisayar (PC) pazarı ile karşılaştırırsanız –ki insanlar hala masalarındaki PC’de e-posta yazma gibi işleri yapmayı sürdürüyorlar- bu hız daha dikkat çekici hale geliyor. Bulut teknolojimiz için kullandığımız kod adı olan Azure tarafındaki gelişme çok hızlı ama dikkat çekici bir nokta daha var” diyor.

Azure adaptasyonundaki hızlanma günümüzde yapay zeka (AI) ve konum servisleri gibi yenilikçi boyutlardan geliyor. Bu, çok önemli ve çözüm tarafında geliştirme yapan sistemi çok geniş bir hale getirmeyi gerekli hale getiren bir gelişme. Bu, kurumsal dünyanın Microsoft’un yaptıklarına ilgi duymasının nedenini oluşturuyor ancak ilgi duyulan sadece servisler değil aynı zamanda iş yapma biçimi. BP Downstream CEO’su Tufan Erginbilgiç, dar bir basın grubu ile bir araya geldiği son Türkiye ziyaretinde kurdukları dijital departmanın başına departmanı kurması ve çalıştırması için Micrsoft’tan transfer yaptıklarını söylerken bu karalarında Azure tarafında yaratılan örneğin rolü olduğunu da ifade etmişti.

Microsoft’taki dönüşümü sadece piyasadaki bu farklı yansımaları ile görüntülemeye gerek yok. Rakamlar da yaratılan etkinin ne kadar büyük olduğunu ortaya koyuyor. Fortune’un Aralık 2017 sayısında 2000 ve 2017’de en yüksek piyasa kapitalizasyonuna sahip ABD şirketlerini sıraladığı listelerin her ikisinde de yer alan tek şirket Microsoft. Bu, Microsoft açısından çok da kolay olmayan bir başarı olmalı çünkü listeyi 2017’de domine eden şirketler teknoloji dünyasından geliyor.

2017’de listede yer alan Apple, Alphabet, Amazon ve Facebook, 2000’deki listede yer alan Cisco, General Electric, Exxon Mobil ve Intel’in yerinden ederken Microsoft yerini korumayı başarıyor. Bugün zirvede olan beş şirketin Ar-Ge ve sermaye harcaması (CAPEX) rakamlarında bakıldığında ise, Microsoft’un bu kalemi Amazon, Alphabet ve Apple’ın altında tutarak yerini koruduğu görülüyor. Microsoft’un rakamı Facebook’un üzerinde ancak Facebook’un bu giderinde 2009’dan bu yana yaşanan artışın yaklaşık 110 kat olduğu düşünüldüğünde Microsoft’un burada da dikkate değer bir performansı görülüyor.