Markalar “iyi yaşam” için gelecek yolcuğunu yeniden tasarlıyor

0
64

Global Sürdürülebilir Markalar ağının İstanbul buluşması olan SB’19 Istanbul konferansı, ‘Redesigning The Good Life- İyi Yaşamı Yeniden Tasarlamak’ temasıyla Fairmont Quasar İstanbul’da başladı.

Sustainable Brands platformunun 13 buluşmasından biri olan Sustainable Brands Istanbul 2019’un açılış konuşmasını gerçekleştiren Sustainable Brands Ülke Direktörü Semra Sevinç, bugünün tüketicisinin ürün ve hizmetleri satın alırken; amacı olan, şeffaf, yaşamına iyi bir amaç katan markaları satın aldığını belirtirken, bu nedenle tüketicilerin iyi bir yaşam beklentisine paralel olarak markaların tüketicinin beklentisini karşılamak zorunda olduğunu vurguladı. 2017’nin ilk çeyreğinde “İyi bir yaşam” inisiyatifini başlattıklarını aktaran Sevinç geçen yıl “iyi yaşamı yeniden tanımlamak” olarak başlattıkları insiyatifin bu yıl “iyi yaşamı yeniden tasarlamak” aşamasına geçtiğini ve Sustainable Brands 2019’un bu temayla gerçekleştirildiğini ifade etti.

SB’19’un moderasyonunu üstlenen Goodvertising Agency Kurucusu Thomas Kolster ise sürdürülebilirlik kavramı daha soyutken, “iyi bir yaşam” kavramının daha somut olduğunu ve bu söylemin kendisini heyecanlandırdığını belirtti.

BASF’den bilim projelerine destek

BASF İletişim ve Kamu İlişkileri Direktörü Arzu Deniz Aksoy, “Tek Başına Kurulan Hayal Rüyadan İbarettir” başlıklı sunumunu 79 şehirde hayata geçen Anadolu’nun Kimyası projesi kapsamında kimya laboratuvarı kurdukları Cizre Fen Lisesi Kimya Öğretmeni Şerif Balcan, aynı liseden mezun olan üniversite öğrencisi Meryem Bayram ve Young Guru Academy Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ugiş eşliğinde gerçekleştirirken, BASF olarak amaçlarının gençlere ve çocuklara dokunarak hayatlarına değer katmak olduğunu belirtti. Gerçekleştirdikleri projelerde gençlerin ve çocukların merak etmeleri, araştırmaları ve sorgulamalarını ön plana aldıklarını vurgulayan Aksoy, Bilimi bir dil olarak kabul etmemiz lazım. Hayatı anlamak için bilimin dilini öğrenmek lazım. Bilimi bu ülkenin dili yapalım.” dedi. Hayatındaki en önemli anlardan birinin BASF tarafından Cizre Fen Lisesi’ne kimya laboratuvarı kurulması olduğunu söyleyen Cizre Fen Lisesi Kimya Öğretmeni Şerif Balcan ise, bu sayede öğrencilerde bir fark yarattıklarını ve gerçekleştirdikleri bilimsel projelerle 37 ülkede ödüller ve dereceler aldıklarını aktardı. BASF ile “Bilim Seferberliği” projesine imza atan Young Guru Academy Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ugiş ise “Bilimin temelinde merak var. Biz de kampanyamızla bu merak duygusunu destekliyoruz.” dedi.

İyi Gelecek için Yıkıcı İnovasyon

Sunumunda “İyi Yaşam İçin İnovasyonu Yeniden Tasarlayabilir Miyiz?” sorusunu soran We Aktivate The Future girişiminin Stratejisti ve Danışmanı Jenny Anderson ise, iyi bir yaşam için “Yıkıcı İnovasyon” modelinin en etkileyici inovasyon modeli olduğunu belirtirken, yıkıcı inovasyonu sürdürülebilirlik ile birleştiren markalardan örnekler verdi. Anderson sunumunda ayrıca sürdürülebilirlikten sapmanın inovasyon geliştirirken kaçınılması gereken bir durum olduğunu vurguladı.

“Çocuklarımızın gelecekte 4 dünyaya ihtiyacı olacak”

Sahneye birlikte çıkan P&G Global Bulaşık Deterjanı ve Avrupa Ev Bakım Kat. Sorumlu Başkan Yardımcısı Elvan Önal, Oyuncu Berna Laçin ve TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk ise, Fairy markası ile sürdürülebilirlik temelinde gerçekleştirdikleri çalışmalardan bahsetti. Çocukların gelecekte 4 dünyaya ihtiyacı olacağını ve bugün dünya nüfusunun yüzde 66’sının yılda en az 1 ay su kıtlığı çektiğini vurgulayan Elvan Önal, “Marka ve iş sahipleri olarak gezenimizi kurtarmak ve korumak bizim sorumluluğumuzda ve bunun için hemen harekete geçmeliyiz. P&G olarak biz gücümüzü iyilik yaratmak üzere kullanıyoruz.” dedi. Fairy markasıyla yenilenebilir ambalajlar ve plastiğin okyanuslara ulaşması konusunda çalışmalar yürüttüklerini aktaran Önal, yakında TÜDAV ile birlikte Denizi Şansa Bırakma adlı bir kampanya başlatacaklarını belirtti. Plastiğin deniz yaşamına getirdiği olumsuz etkiler konusunda toplumda bir duyarlılık oluşturulması gerektiğini vurgulayan TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk ise “Tüketicilerin plastik konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Bu nedenle kampanyamızı çok önemsiyoruz.” şeklinde konuştu.

“Markanın neyi temsil ettiği çok daha önemli”

Dünyada, sattıkları her ayakkabı için, ihtiyaç sahibi çocuklara da bir çift ayakkabı bağışlayan TOMS’un EMEA Pazarlama Direktörü Lisa Hogg, “Bire Bir” adını verdikleri marka stratejisi ile kalbinde insanlık olan bir marka yaratmaya çalıştıklarını ifade etti. Hogg, yaptıkları araştırmalarda tüketicilerin markalara yönelik belli bir kanaat ile yaptıkları alışverişlerde, daha pozitif bir etki yaratabilmek için, sürekli kullandıkları markayı değiştirme yönünde eğilimlerinin olduğunu ve pek çok insanın, belli bir amaç doğrultusunda çalışan markaları tercih ettiğini gördüklerini vurguladı. Geçmişte tüketicilerin daha fazla ürün özelliklerine odaklandıklarını belirten Hogg ayrıca, “Markanın neyi temsil ettiği çok daha önemli bir hale geldi. Amaç dediğimizde pek çok yüzeysel amaçlarla da karşılaşıyoruz. Ancak bu sistematik bir dönüşüm yaratmıyor. Tüketicilerimiz aslında her gün saygı görmek istiyorlar. Bununla birlikte sadece çevresel sürdürülebilirlikten değil, sosyal sürdürülebilirlikten de bahsediyoruz. Sosyal sürdürülebilirlik konusunda ülkeden ülkeye değişen önemli sosyal alanları tespit etmek gerekiyor. Bunun için de yerelleştirme önemli.” dedi.

“İş dünyasının sürdürülebilirlik için düşünce yapısını değiştirmesi gerek”

Lenzing, Dünyadaki sera gazı emisyonunun yaklaşık yüzde 7’si tekstil sektöründen geldiğini ve kimyasalların yanı sıra su tüketiminin de hesaba katıldığında ortaya önemli rakamlar çıktığını belirten Lenzing Türkiye Pazarlama Müdürü Miray Demirer Acar ve Lenzing AG Sürdürülebilirlik Entegrasyonu Kıdemli Müdürü Krisha Manda ise, Lenzing’in 1970’ten bu yana gerçekleştirdiği sürdürülebilirlik çalışmaları sayesinde bugün çok düşük su kullanımı ve kimyasal maddelerin yüzde 99 oranında yeniden kullanımını mümkün hale getirdiklerini aktardı. Ana amacımız sürdürülebilirlik. Ancak bu yol çok uzun. Biz sürdürülebilir inovasyonları da ölçeklendirmeyi amaçlıyoruz. Tüketicilerin şeffaflık beklentisinin çok önemli olduğunu ve giydikleri kıyafetlerin hangi koşullarda üretildiğini merak ettiklerini belirten Acar, bu doğrultuda geliştirdikleri teknoloji sayesinde tüketicilerin satın aldıkları giysilerin gerçekten çevre dostu ürünler ile üretilip üretilmediğini öğrenebildiğini belirtti. Krishna Manda ise sürdürülebilirlik konusunda iş dünyasında düşünce yapısının ve ekosistemin yeniden tasarlanmasına ihtiyaç bulunduğunu vurguladı.

Ülker, Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme stratejisine destek oluyor

Ülker’in sürdürülebilirlik faaliyetlerinin yanı sıra iyi yaşama ve ülke ekonomisine katkılarını anlatan Operasyonel Mükemmellik, Kalite ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcısı Süheyl Aybar ise, ülkenin önde gelen gıda şirketlerinden biri olarak, Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme stratejisine destek olunmasında da önemli rol üstlendiklerini söyledi. Aybar sözlerine şöyle devam etti: “Ülker Bisküvi’nin son 5 yıldaki yatırım miktarı 1,15 milyar TL ye ulaştı. Her yıl çiftçilerimizden yaklaşık 1 milyar TL değerinde ürün alımı yapıyoruz. Mahsulleriyle ürünlerimize büyük katkı sağlayan çiftçilerimiz önemli iş ortaklarımız ve üretimimizin tam kalbinde yer alıyor. Yürüttüğümüz projelerle, tarımsal üretimde verimliliğin artırılmasını, çiftçilerin sosyo-ekonomik koşullarının iyileştirilmesini ve tarımda çevresel etkilerin azaltılmasını destekliyoruz. Gıda Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı tarım araştırma enstitüleriyle kuraklığa dayanıklı Ali Ağa bisküvilik buğdayı ve soğuğa dayanıklı Kahraman yulafı özelinde çalışmalar yapıyoruz. 2015 yılında uluslararası bir vakıfla Giresun ilindeki fındık çeşitliliğinin korunması, fındıklarımızın yarınlara da ulaşması için çiftçilerimizle beraber başlattığımız çalışmalara devam ediyoruz. Sürdürülebilirlik iş yapış şeklimizin temelini oluşturuyor. 2024 yol haritamızı Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma modeliyle örtüşecek şekilde belirledik ve hedeflerimizi ortaya koyduk. Hedeflerimize ulaşmak için emin adımlarla ilerliyoruz.”

“Sevgi, adalet, cesaret ve şükretmek çok önemli”

ABD’li Kültürel Antropolog Philip L. Mckenzie ise iyi bir toplum tasarlamak için “Sosyal Sözleşme”nin en iyi yöntem olduğunu vurgularken, “Sosyal sözleşme, aslında yönetim sorumluluğu içerisinde sürdürülebilir bir yöntem geliştirmekten bahsediyor. Belirli sınırlar koyarken, bireylerin haklarının yanı sıra devletlerin haklarını da gözetmek üzere geliştirilen bir yöntem. Sosyal sözleşme ile aynı zamanda doğadan aldığımız kaynakları başka bir şeye dönüştürmekten bahsediyoruz. Bugün insan eliyle yaratılmış bir küresel afetle karşı karşıyayız. Şu andan itibaren sınırdayız. Ya da yeni bir başlangıcın eşiği olarak görebiliriz. Bizler geleceğin kurbanları değil mimarlarıyız. Hiçbir gelişme ve bilgi bizi kurban haline getirmemeli ve gerçekten yaratmak istediğimiz sosyal sözleşmeyi ve geleceği inşa edelim. Kırıp parçalamak değil, yeni yollar bularak birbirimize sahip çıkmamız gerekiyor.” dedi. Kazan kazan fırsatları yaratabilmek için sevgi, adalet, cesaret ve şükretmenin önemli olduğunu belirten McKenzie, kurumsal yapının kendini güçlendirmesi gereken bir yapı oluşturması gerektiğini vurguladı.

Bu yıl önemli yeniliklere sahne olacak SB’19 Istanbul konferansında, katılımcıların yenilikçi dönüşüm araçlarını keşfetme, çapraz-inovasyon yöntemlerine katılma, örnek olaylarla ilgili geribildirimleri paylaşma ve değişim yaratan liderler ile etkileşime geçme fırsatına sahip olacağı interaktif Hublar (Deep-Dive Hubs) düzenlenecek.

Ayrıca bu yıl konferansın ikinci gününde, global platformun fikir liderlerinden; Jenny Andersson, Philip L. McKenzie ve Thomas Kolster’ın gerçekleştireceği kreatif grup ve case study çalışmaları ile 3 farklı workshop da yapılacak.