Mahfi Eğilmez: Türkiye slumpflasyona girdi

0
65

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2018 yılı Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) sonuçlarına göre Türkiye ekonomisi 2018’in dördüncü çeyreğinde yüzde 3 küçüldü. Ekonomist Mahfi Eğilmez ‘Kendime Yazılar’ adlı blogunda ekonomideki bu küçülmenin sürpriz olmadığını belirterek, Türkiye’nin “küçülen ekonomiyle beraber yükselen enflasyon” şeklinde tanımlanan ‘slumpflasyon’a girdiğini söyledi.

Mahfi Eğilmez’in Kendime Yazılar sitesinde yayınladığı metin şöyle:

BEKLENEN GELİŞME

2018 yılının son çeyreğinde ekonominin yüzde 3 küçüldüğü anlaşıldı. Bu sonuç sürpriz miydi? Bence kesinlikle değildi. Hatta sanayideki ve talepteki büyük çöküşe göre iyi bir oran olduğunu söylemek bile mümkün. Sürpriz olup olmadığını anlamak için son çeyrek gelişmelerini yansıtan verilere bir bakalım.

GSYH VE KİŞİ BAŞINA GELİRİN DURUMU

2018 yılında GSYH 3.701 milyar TL oldu. Yıl ortası USD/TL kuru olan 4,72 ile bunu dolara çevirirsek dolar cinsinden 2018 GSYH’si 784 milyar USD ediyor. 2017 yılında GSYH’miz 851 milyar USD idi. Demek ki dolar cinsinden geçen yıla göre GSYH’miz 67 milyar dolar düşmüş bulunuyor. Bu durumda Türkiye 2017 yılında dünya sıralamasındaki 17’ncilik sırasını Hollanda’ya kaptırarak 18’inci sıraya gerilemiş bulunuyor. 2018 yıl ortası nüfusu 81,4 milyon olarak hesaplanıyor. Bu durumda kişi başına gelirimiz (784 milyar USD / 81,4 milyon =) 9.632 USD olarak bulunuyor. Bu tutar 2017 yılında 10.546 USD idi. Demek ki 2018 yılında kişi başına gelirimiz 914 USD gerilemiş oluyor. Türkiye 2017 yılında 10,546 USD kişi başına gelir ile dünyada 64’üncü sırada idi. 9.632 USD’ye gerileyen kişi başına geliriyle Türkiye, dünya sıralamasında 71’inci sıraya gerilemiş oluyor.

BÜYÜME (KÜÇÜLME)

Ekte sunduğum tablodan görülebileceği gibi 2018 yılının son çeyreğinde yüzde 3 küçülen ekonomi 2018 yılının tümünde yüzde 2,6 gibi potansiyel büyümenin (yüzde 5 dolayında olduğu tahmin ediliyor) oldukça altında bir büyüme sergilemiş oldu. Dördüncü çeyrekteki küçülmede başrolü harcamalar yönünden hesaplanan GSYH’deki en büyük paylara sahip olan özel tüketimdeki (hane halkı tüketimi) yüzde 8,9’luk ve yatırım harcamalarındaki (gayrı safi sabit sermaye oluşumu) yüzde 12,9’luk küçülmeler oynamış bulunuyor. İthalattaki yüzde 24,4’lük küçülme de aslında üretimdeki düşüşün bir başka yansımasını veriyor. İthalatın büyük ağırlığı üretimde girdi olarak kullanılan ham madde, ara malı ve yatırım mallarından oluştuğu için bunların ithalatındaki düşüş bize üretimdeki düşüşü de özetlemiş oluyor.Tablodan izlenebileceği gibi üretim yönünden hesaplanan GSYH içinde en büyük ağırlığa sahip olan bütün kesimlerde (sanayi, inşaat, hizmetler, finans, tarım) dördüncü çeyrekte ciddi küçülme yaşanmış görünüyor. Özellikle finans kesiminde yaşanan büyük daralma (yüzde 16,2) reel kesimi de etkilemiş bulunuyor. Bu daralmanın iki nedeni var: (1) Finans kesimi borç ödemede sıkıntı çeken reel kesime yeni kredi açmakta istekli davranmıyor. (2) Yüksek faizler ve düşük talep reel kesimin yeni kredi talebinde bulunmasını engelliyor. Dördüncü çeyrekte yaşanan bu olumsuzluklar 2018 yılı büyüme ortalamasını da yüzde 2,6’ya çekmiş bulunuyor.

SLUMPFLASYON

Türkiye, 2018 yılının son çeyreğindeki ortalama yüzde 22,4 enflasyon ve yüzde 3 küçülmeyle birlikte slumpflasyona girmiş bulunuyor. Slumpflasyon[i] (enflasyon içinde küçülme) bir ülkede yüksek enflasyon olgusuyla birlikte ekonomik küçülme de yaşanması halini anlatan bir kriz durumudur.

Aşağıdaki grafik, Türkiye’nin 2016-2018 arasında çeyrek dönemler itibariyle büyüme ve enflasyon oranlarını gösteriyor.

Grafikte noktalı çizgiden sonrası 2018 yılının dördüncü çeyreğini gösteriyor. Görüleceği gibi kırıklı çizgiden itibaren Türkiye yüksek enflasyon ve eksi büyüme (küçülme) bölgesine yani slumpflasyona geçmiş bulunuyor. Dikkat edilecek olursa benzer bir olgu (çok daha düşük düzeyde) 2016 yılının üçüncü çeyreğinde de yaşanmış ve Türkiye bu durumdan bir çeyrekte çıkmayı başarmıştı. Bakalım bu kez 2019 yılının ilk çeyreğinde böyle bir başarı tekrarlanabilecek mi?

[i]  Ekonomik krizlerin en zoru budur. Çünkü burada bir yandan enflasyonu düşürmeye uğraşırken bir yandan da ekonominin küçülmesini önce durdurmaya sonra da büyümeye döndürmeye yönelik bir ekonomi politikası uygulamak gerekmektedir. Makroekonomik hedeflerin ve politika araçlarının birbiriyle çelişkisi en fazla burada ortaya çıkar. Bir yandan enflasyonu düşürmek, bir yandan büyümeye geçmek, bir yandan bunlara eşlik etmesi büyük olasılık içinde olan işsizlik artışını engelleyip istihdamı artırabilmek birbiriyle çelişen hedeflerdir.