Macbook’tan fazlası

0
29

Yeni MacBook Pro’nun inceliği ve hafifliği, Apple’ın taşınabilir bilgisayarlarda temel kriterlerine bağlılık yeminine sadık kaldığını gösteriyor. 13 inçlik model, 14,9 milimetre kalınlığı ile bir öncekine göre yüzde 17 daha ince ve 1,36 kilogram ağırlığı önceki modelin 225 gram altında. 15 inçlik MacBook’un 15,5 milimetre kalınlığı ise yüzde 14’lük incelmeye karşılık düşerken bu ürün de 1,8 kilogramlık ağırlığı ile aynı miktarda zayıflamış durumda. Hacim ile bakıldıklarında sırasıyla yüzde 23 ve 20 oranlarında küçüldükleri görünen ürünlerin güçlendikleri dikkat çekiyor. Bu ince ve hafif ürünlerin yenilikçi kasa tasarımları ve tamamen metal yekpare gövde ile üretilmeleri sayesinde çok sağlam ve dayanıklı bir ürün karşımıza çıkıyor. Bu, ödül almaktan ziyade mobilite ile bağlantılı bir tercih. Mobil cihazlar ile kullanıcıları arasındaki ilişki sürekli birlikteliğe doğru giderken, taşınabilir cihazların bu özelliklerinin gelişmesi, hayatın doğal akışına uygun.

Ancak daha fazlası var. Gözleri zarftan mazrufa kaydırınca, etkileşim tarafında atılan adımların daha ilgi çekici olduğu görülüyor. Teknoloji dünyasında nesnelerin interneti ve Sanayi 4.0, insan ile bilgisayar ve diğer makineler arasındaki etkileşimi en fazla tartışılan konu haline getirirken Apple, Touch Bar ile bu etkileşimi yeni bir noktaya taşıdı. İster imaj ister yeni dönemin dinamiklerini çok iyi kavramanın işareti olan bir inovasyon olsun; geleneksel fonksiyon tuşlarının yerini alan bu görsel cazibe şeridinin etkileyiciliği tartışmasız.

Apple’ın bugünlerde bu tür bir etkileyiciliğe ihtiyacı var. Şirketin amiral gemisini oluşturan iPhone’ların satış rakamlarında üç aylık dönemde artış yaşansa da yıllık bazda yaşanan gerileme, bilançosunu açıkladığı günlerde 637 milyar dolar ile dünyanın en değerli şirketi olan Apple için felaket çanları olarak yorumlandı.
Bir önceki yılın aynı dönemine göre net kârı yüzde 19 düşüşle 11,1 milyar dolardan 9 milyar dolara gerileyen ve geliri de yüzde 9 eriyerek 51,5 milyar dolardan 46,9 milyar dolara gerileyen şirketin amiral gemisi olan iPhone satışları yüzde 5,2 gerileyerek 45,5 milyon adede düştü. iPad’in 9,3 milyona (yüzde -6,1), Mac’lerin 4,9 milyona (yüzde -14) gerileyen satış adetleri, tali etkiler olarak bu kadar can yakıcı kabul edilmedi.

Yine de Destek Yatırım Araştırma Müdürü Murat Tufan, bu etkiyi, küresel bir sarsıntı olarak değerlendiriyor ve “Apple’ın dördüncü çeyrek gelirinin beklentileri karşılamaması, küresel piyasalarda sarsıntıya neden oldu. Asya hisse senetleri, Apple’ın hayal kırıklığı yaratan bilanço açıklamasının ardından, ABD’deki endeks vadeli kontratları ile birlikte düştü” yorumunu yapıyor. Bu, Apple’ın sadece bütün dünyada ürünlerini satan ve dünyanın en değerli şirketi kimliğine sahip olan yapısı ile değil, piyasalardaki etkisi ile de global bir şirket olduğunun açık bir göstergesi.

Tufan Apple’ın bu etkisini “Satışlar 2001 yılından bu yana ilk kez yıllık bazda gerilerken Apple hisseleri yüzde 3,1 değer kaybetti. Apple gibi büyük şirketlerin bilançoları ABD borsalarına yön verme özelliğine sahip olması nedeniyle küresel piyasalar tarafından yakından takip ediliyor. Bilançonun beklentileri karşılayamaması sonrası ABD borsalarında satıcılı seyir dikkat çekti” sözleriyle açıyor.

Apple’ın rakamları ile ilgili olarak en kritik gösterge, 2001’den bu yana ilk kez olan bu gerileme. 2001, Apple’ın o zamanki CEO’su Steve Jobs’ın iPod’u tanıtarak müzik endüstrisini sarsmaya başladığı yıl olmuştu. Bu tarihten beri süren dalga, bu sonuçlarla sündü mü? Dahası Apple’ın sektörleri sarsarak yükselmesini getiren inovatif kimliği zarar gördü mü? Bunlar, özellikle yatırımcılar açısından kritik sorular çünkü şirketin gelecekteki değeri üzerinde etkili. Bu durumu açıklayan iki boyut var.

Bunlardan biri, “J Etkisi” olarak adlandırılan ve şirketlerin önemli iş modeli değişikliklerinde önce bir ciro ve kâr gerilemesi yaşadıktan sonra dikine yükselişe geçmesine işaret ediyor. Bu, değişime dayanması nedeniyle riskli bir hareket; değişimi tam olarak gerçekleştiremeyen şirketlerin sinüzoidal bir salınıma girme riski oldukça yüksek.

Apple’ın yaptığı, hizmet gelirlerinin yüzde 24 büyüdüğü açıklaması, bu risk karşısında şirketin konumu açısından iyi haber. iPhone hâlâ şirketin gelirlerinin üçte ikisini oluştursa da beklentileri aşan 6,3 milyar dolarlık servis geliri Facebook’un aynı çeyrekteki 6,2 milyar dolarlık reklam gelirini geride bıraktı. Çift haneli büyümenin gerçekleştiği servis gelirlerinde Pokemon Go’nun tetiklediği App Store büyümesi ve yüzde 22 büyüme ile 17 milyon kullanıcıya ulaşan müzik servisi başı çekerken, Apple Pay’de yüzde 500 büyüme ortaya çıktı.
İkinci önemli nokta, Apple’ı anlamak için donanım olarak değil, platform olarak değerlendirmenin gerekmesi. Yeni MacBook Pro dahil olmak üzere Apple ürünleri, yeni bir platform olmanın işaretlerini veriyor. Müzik ve sinema endüstrilerinin ezberinin bozulmasında büyük rol oynayan iPhone ile mobil tarafta sağlanan etki, mobilde yapılanların özellikle insan makine etkileşim tarafındaki adımlar başta olmak üzere Macbook Pro’ya taşınması ile daha yüksek işlem gücü olan bir diğer mobil platforma aktarılıyor.

Apple’ın geleneksel işlev tuşlarını Retina kalitesinde bir multi-touch ekranla değiştiren Touch Bar iletişim arayüzünün yanında parmak izi kullanan Touch ID’ye ve daha geniş bir Force Touch trackpad’e sahip. Bunlar bilgisayar ile insan arasındaki iletişimi, iPhone ile benzer bir düzeye taşıyan önemli iyileştirmeler. Özellikle Touch ID, Apple’ın yeni gözdesi olan elektronik ticaret ve bankacılık alanında kimlik doğrulamayı son derece basitleştiren bir araç. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), biyometrik verilerin mobil cihazda tutulmasının güvenli olmadığı gerekçesiyle Apple Pay’i Türkiye’de uygulamaya hazırlanan bankaların iştahını kapatsa da, biyometrik verilerin tutulduğu chipli pasaportalara geçişin başladığı bu günlerde, Türkiye’de Apple Pay’in önünün açılması şaşırtıcı olmayacak. Touch ID, Uygulama Çağı cihazı haline getirdiği MacBook Pro’yu da bu işlemlere amade kılacak. Touch ID, parmak izinizin hızlı ve doğru bir şekilde okunmasını sağlıyor ve çok gelişmiş algoritmalar kullanarak parmak izini yeni Apple T1 chipindeki Secure Element ile eşleştirerek çalışıyor.
Ancak MacBook Pro’nun hikayesi bununla sınırlı değil: Altıncı nesil dört çekirdekli ve çift çekirdekli işlemciler, bir önceki nesle oranla 2,3 kata kadar daha yüksek grafik performansı, süper hızlı SSD’ler ile video üzerinde yapılacak işlemleri çok daha hızlı gerçekleştirme yeteneği ve dört adede kadar Thunderbolt 3 bağlantı noktasıyla geliyor. Bunlar bir işin yanında bir eğlence merkezine işaret eden adımlar. Türkçesi sorunlu olsa da, bunun İngilizce karşılığı ile “Infotainment” çağına ait bir cihaz olduğunu anlamak zor değil. Hikaye, iPod ile başlayan ezber bozma döneminin Apple için devam ettiğine işaret ediyor.

Bunun üzerine eklenen kişiselleştirme olanakları ise hikayeyi 2016’ya taşıyor. Touch Bar, sistemi veya üçüncü taraf uygulamaları da dahil olmak üzere Mail, Finder, Takvim, Numbers, GarageBand, Final Cut Pro X gibi çok sayıda uygulamayı kullanırken farklı görünümler kazanıyor. Örneğin Touch Bar Safari’de sekmeleri ve favorileri gösterirken Mesajlar’da emoji’lere kolay erişim imkanı sunabiliyor, Fotoğraflar’da resimleri düzenlemenin veya videolarda gezinmenin kolay bir yolunu gösterebiliyor.

85,4 milyar dolarlık AT&T-Time Warner birleşmesinin alt metinlerinde en önemli dinamik olarak dile getirilen, medya tüketiminin telekomünikasyon şirketlerinin 4G ve bunu izleyecek 5G altyapıları üzerinden streaming ya da akan medya olarak tüketileceği beklentisi ile birlikte düşünüldüğünde yeni MacBook Pro, iPod kadar afili bir koltuğa oturuyor. Bu sadece medya ile ilgili değil, işin içinde reklam da var. Kişiselleştirilmiş ve bölgesel reklamlar, telekomünikasyon ve medya dünyalarının birleştirildiği noktada büyük önem taşıyor olacak. Peki, bu dünyada Retina ekran kalitesindeki Touch Bar’ın üzerinde yer alabilmenin fiyatı ne olur? Bu konuda spekülasyon yapmak için erken ancak böyle bir platform olma yönünde adım atmanın, Apple’ı donanım tarafındaki sert rekabetten uzaklaştıracağı kesin. Çin pazarının ciro rekoru kırmasını sağladığı Apple’ı, son çeyrekte Xiaomi ve Huawei’nin tasarımlarıyla öne çıkan modellerinin de etkisiyle yüzde 30 daralttığı düşünüldüğünde bu modelin nasıl bir istikrarlı büyüme kaynağı olabileceğini anlamak zor değil. Bu daralma Apple’ın rakamlarını ciddi biçimde etkilerken Japonya’daki yüzde 23 büyüme bile bunu toparlayamadı.
Bu kadar değerli bir şirket, bu kadar dalgalı bir iş ortamını kaldırabilir mi? Sağlam bir platformun üzerinde durmak daha güvenli olabilir ama Apple şu anda yeni bir denizde sörf yapmanın planlarını yapıyor olabilir.