Karadeniz’in bir numaralı aktarma üssü olmayı planlıyor

0
85

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ (one belt, one road) sloganıyla 2013 yılında gündeme getirdiği projenin, yüzyıllar boyunca Çin’i Anadolu ve Akdeniz aracılığıyla Avrupa’ya bağlayan ünlü ticaret yolu olan İpek Yolu’nu canlandırması bekleniyor. Türkiye’nin de bu projenin orta noktasında bulunması Çinliler için gözde bir yatırım noktası haline getiriyor. Çinli firmalar Türkiye’de altyapı, enerji, bankacılığın yanı sıra birçok sektörde faaliyet gösterdikleri biliniyor. 2015 yılında ise üçlü konsorsiyumdan oluşan CHMI (yüzde 26), Cosco (yüzde 26) ve CIC (yüzde 13), Kuzey Doğu Marmara Bölgesi’nde uluslararası deniz ticaretinde rağbet gören dev gemilerin yanaşabildiği Kumport Limanı’nın yüzde 65’ini satın aldı.

Bilindiği gibi 1994 yılında sadece genel ve dökme yük hizmeti vererek faaliyete başlayan Kumport Limanı, 2002 yılında Maersk ve Turkon’un acentalığını yaptığı gemilerin yanaşmaya başlamasıyla konteyner limanına dönüştü. 2007 yılında liman hizmetlerinin yüzde 96,6 hissesi Fiba Holding ve Turkon ortaklığı tarafından satın alındı. 2008 yılında Turkon hisselerini Fiba Holding’e devretti. 2011 yılında Fiba Holding, Kumport Liman Hizmetleri’nin yüzde 35 hissesini SGRF’ye (Umman Devlet Fonu) sattı. 2015 yılında ise Çinli konsorsiyumun çoğunluk hissesini satın almasıyla Kumport, yatırımlarına hız verdi. Kumport Limanı CEO’su Özgür Soy, Çinli konsorsiyumun liman için bugüne kadar 1 milyar TL’lik bir yatırım yaptığını belirtiyor. Yatırımlara devam ettikleri bilgisini veren Soy, konteyner elleçleme kapasitesine ve liman uzunluğuna bu yıl 50 milyon dolarlık bir yatırım yaptıklarını söylüyor.

Türkiye’de limancılık sektörünün cirosunun 3.6 milyar dolar olduğunu ve yaklaşık 25 bin istihdam sağladığını ifade eden Soy, “Bunlar direkt istihdam ve cirodur. Bir de nakliye, gümrük komisyoncuları ve diğerleri eklendiği zaman 100 binin üzerinde istihdam sağlıyor” diyor. Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 90’ı da denizden yapılıyor. Limanların büyük bir ekonomik değer olduğunu hatırlatan Özgür Soy, bu nedenle devamlı yatırım yapmak gerektiğine dikkati çekiyor. Dünyada gemilerin boyutlarının da sürekli değiştiğini belirten Soy şöyle devam ediyor: “Bundan 10 yıl önce 5 bin TEU konteyner kapasiteli gemiler dev gemilerdi. Şimdi 20 bin TEU konteyner kapasiteli gemiler var. Bu nedenle limanların bu gemileri karşılayabilecek şekilde yatırımlar yapmaları gerekiyor. Biz Kumport olarak yakın zamanda iki büyük vinç sipariş ettik. Gemilerin yanlamasına kaç sıra olduğu önemlidir. Buna uygun vinçlerin olması gerekiyor. 20 bin TEU konteyner kapasiteli gemiler 24 sıradır. Bizim sipariş verdiğimiz vinçler buna uygun. 2019’da teslimat yapılacak.”

Kumport’un iş hacmi ve kapasite olarak Türkiye’deki üç büyük limandan biri olduğunu belirten Özgür Soy, ithalat/ihracat hacminde ise bu yıl ikinciliğe yükseldikleri bilgisini paylaşıyor. Geçen yıl 1.1 milyon TEU konteyner elleçleyen Kumport Limanı’nın bu yılki iş hacminin 1.3 milyon TEU olması bekleniyor. Kumport Limanı, 2.1 milyon TEU’luk liman kapasitesine sahip bulunuyor.

Özgür Soy, ithalattaki düşüşe rağmen geçen yılki iş hacimlerini bu yıl geçeceklerini belirtiyor. Soy, “İthalatta yüzde 30’luk düşüş, ihracat ve transitte yüzde 10’luk bir artış oldu. Toplamda limanlarda iş hacmi yüzde 20 oranında bir düşüş bekleyebiliriz. Ancak, bunlara rağmen pazar payımızı koruyoruz” diyor.
 
KURDAKİ DALGALANMA FRENE BASTIRDI…
Kurda yaşanan sert hareketlerin limancılık sektörünü nasıl etkilediği konusunda Soy şu değerlendirmede bulunuyor: “Döviz kurunun yükselmesiyle beraber bir anda ithal mallar çok pahalandı. Şirketler için öngörülebilirlik azaldı. O nedenle hemen frene bastılar. Ancak, bunun bize yansıması bir-iki ay sonra oluyor. Şu anda temmuz-ağustos ayında verilen siparişler sevk edildi. Onlar geliyor.”

“Bu yılın başında sektör olarak en iyi yılımızı yaşıyorduk” diyen Özgür Soy şöyle devam ediyor: “Kumport olarak da tarihimizdeki en iyi yıldı. Şimdi bir düşüş var. Bu frene basma zamanının ardından bir toparlanma olacaktır. Tabi kurdaki sert hareketlerin biraz durulmasıyla öngörülebilirlik arttı. Şirketler açısından TL satacağı ama dolar üzerinden alacağı ürünün üç ay sonraki maliyetini bilmesi önemli.” Soy, limanların ürünlerin kalmaması için ithalatçıya destek olduğunu da belirtiyor.

Yaklaşık üç yıl önce Türkiye’ye liman yatırımı yapan Çinli sermayedarların Türkiye’ye nasıl baktıkları konusunda da Özgür Soy şunları söylüyor: “Çinliler uzun vadeli yatırımlar yapıyor. Bugüne kadar üretici ve ihracatçı olarak tanıdığımız Çin, artık dünyaya sermaye ihraç eden bir ülke haline geldi. Aldığı yatırımdan daha çoğunu dışarıya yatırım yapan bir ülke. Üretimde zaten güçlüler. Tedarik zinciri ve finans konularında da dünyada ağırlıklarını artırma isteğindeler. Çin Devlet Başkanı Jinping’in ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ projesi kapsamında dünyada birçok ülkeye yatırım yapıyorlar. Bu aynı zamanda bir dostluk projesi. Birçok ülkenin gelişimine  de katkıda bulunuyorlar. Karadeniz girişindeki Kumport Limanı’na yatırım yapmaları ticaret açısından önemli.”

Ekonomide yaşanan gelişmelere Çinli yatırımcıların ihtiyatlı yaklaştığını kaydeden Soy, uzun vadede Türkiye’nin potansiyeline inandıklarını belirtiyor. Yabancı sermayenin öngörülebilirlik istediğini vurgulayan Soy, Çinlilerin Türkiye’ye yatırım iştahlarının kapanmadığını, farklı sektörlerde yatırım fırsatlarına bakan firmaların olduğunu kaydediyor.
Özgür Soy’un verdiği bilgiye göre, Çinli konsorsiyum’un Kumport’a yaptığı yatırım 2015 yılının en büyük yabancı sermaye yatırımı olmuş. Soy, “Şu anda hâlâ bütün sektörlerde Çin’in Türkiye’ye yaptığı en büyük yatırım. Kumport’un yüzde 65’ine 1 milyar dolar yatırdılar” diyor. “Bu satın alma Kumport Limanı’na ne sağladı?” sorusunu ise Soy şöyle yanıtlıyor:

“Dünyada artık tek bir limana sahip operatörlerin devri büyük oranda kapandı. Global oyuncular her yerde ağırlık kazanmaya başladı. Çünkü, global oyuncular dünyanın birçok yerindeki hatlara hizmet veriyorlar ve bu hizmetleri birleştirerek daha cazip teklifler sunabiliyorlar. Ayrıca, bu hatların hepsinin liman işleri var.  Limanlarda onların ağırlığı artıyor. O nedenle bu yatırım kaçınılmazdı. Bize ne sağladı? Global bir network’ün parçası olduk. Artık dünyadaki konteyner hatlarında satın alma kararları merkezi veriliyor. Biz de bu sayede Çin’deki, Tayvan’daki, Japonya’daki veya Avrupa’daki merkezlerde bu şirketlere daha kolay ulaşıyoruz. Yönetim ya da işlerin yürütülmesi açısından bir şey değişmedi.”

Kumport’un Karadeniz ticaretinde önemli bir rol üstlendiğini kaydeden Soy, global rakiplerinin Pire, Mısır, Malta olduğunu kaydediyor.

Bu arada, uzun vadede satın alma planlarının da bulunduğunu belirten Özgür Soy, ancak konjonktürden dolayı bu yatırımları ağırdan aldıklarını söylüyor. Diğer limanlardan teknolojik anlamda farklılıkları olduğunu ifade eden Soy, “Daha büyük gemilere hizmet verebiliyoruz. Şu anda 22 sıralı gemilere hizmet veriyoruz. 2019’da yeni vinçlerimizin gelmesiyle 24 sıralı gemilere hizmet verebileceğiz. Dünya konteyner taşımacılığında son 5 yılda büyük değişimler oldu. 35-40 olan global taşıyıcı hat sayısı 20’nin altına indi. Bu global işbirliklerinin iki tanesi şimdi bizde. İş hacimlerimizin artmasının en büyük nedeni bu. Biz müşterilerimizle beraber büyüyoruz” diyor. Soy, stratejilerinin yeni müşteri kazanmak yerine mevcut müşterilerinin işlerini büyütmek olduğunu belirtiyor. “Onların iş hacmi büyüdükçe biz de büyüyoruz” diyor.
 
İTHALAT/İHRACAT DENGESİZLİĞİ VAR…

Şu anda deniz ticaretinin ağırlığı Uzakdoğu’ya yapılıyor. Bu bölgede ise ithalat/ihracat dengesizliği sözkonusu. Yani, Uzakdoğu’ya yapılan işlerde ticari açık veriyor Türkiye. Türkiye’den Uzakdoğu’ya gönderilen ürünlerin çeşidi daha az. Ağırlıklı olarak maden, gıda, mermer gibi ürünler ihraç ediliyor. İthalat ise ağırlıklı olarak hammadde üzerine. “Yaptığımız yatırımlarla büyük gemiler Türkiye’ye geliyor” diyen Özgür Soy, Türk ihracatçılarına yeni imkanlar sunduklarını söylüyor. Soy şöyle devam ediyor: “Bundan bir yıl önce ihracatçıların konteyner bulamama yani gemilerde yer bulamama konusunda şikayetleri vardı. Şimdi yaptığımız yatırımlarla büyük gemiler gelebiliyorlar. İhracatçılar da rahatlıkla yer bulabiliyorlar. Diğer yandan, ihracatçıların işlerini geliştirmek için işbirlikleriyle bazı hizmetler geliştirdik. Örneğin, ihracatçıya depolama hizmeti veriyoruz. Ürünlerini depolarımıza bırakıyorlar. Biz de daha sonra konteyner’a yerleştiriyoruz. Eskiden aynı gün yüklenirdi ürünler. Şimdi depomuzda bekleyebiliyor. Bu da ihracatçı için büyük bir hizmet oldu. Diğer yandan tehlikeli yüklerle ilgili bir özel alan hizmeti başlattık. Bunların limanlarda yüklenmesi sorunluydu.”
Kumport Limanı’nda bine yakın çalışan bulunuyor. Yaptıkları yatırımların istihdamı da artırdığını belirtiyor Özgür Soy. Önümüzdeki 5 yılda Kumport Limanı’nın ithalat/ihracatta yüzde 40’larda olan pazar payının yüzde 50 olmasını öngördüğünü ifade eden Soy, “Karadeniz ticaretinin bir numaralı aktarma üssü olmayı planlıyoruz” diyor.

Bu arada, Kumport Limanı bu yıl içinde müşteri deneyimini artırmak için Ar-Ge merkezi kuruyor. Soy, hizmet kalitesini artıracak olan bu Ar-Ge merkezinin limanlar arasında ilk olacağını da ifade ediyor.