İnovasyon yapmayan şirketler ‘yetenek’ kaybedecek

0
179

Denetim ve danışmanlık şirketlerinden EY, önümüzdeki iki yıl boyunca inovasyona 1 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyor. Verilen bilgiye göre, 1 milyar dolarlık yeni yatırım EY’nin halihazırda yaptığı kayda değer miktardaki yıllık teknoloji yatırımına ek olarak yapılacak. Söz konusu yatırım, mali hizmetler, siber risk yönetimi, yönetilebilir hizmetler gibi alanların yanı sıra dijital vergi ve denetim hizmetleri gibi alanlarda yeni teknoloji tabanlı hizmetler ve çözümler ortaya koymak için kullanılacak.
EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Ortağı ve EY CESA Dijital Hizmetler Lideri Onur Doğan, “EY, teknoloji yatırımlarıyla, müşterilerine büyük çaplı teknolojik değişim ve dönüşüme ayak uydurmanın yanı sıra dönüşümün bir adım ilerisinde olma konusunda destek vermeyi amaçlıyor. Söz konusu yatırımlar ile işletmelerin büyüme hedeflerini gerçekleştirmelerine katkı sağlayarak sanayinin de gelişmesi hedefleniyor” diyor.
İnovasyona çalışmalarına eğilmeyen firmaların ‘yetenek’ kaybına uğrayacağı uyarısında bulunan Doğan, yeni kuşağın çalıştığı şirketlerde inovasyon aradığını söylüyor. İş yapış şekillerinin değişmesini öngördüklerini kaydeden Doğan, artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik uygulamalarının daha fazla kullanılacağını belirterek şöyle diyor: “Yeni kuşak, eski kuşağın işini yapmayacak, yeni işler yapacak. Örneğin, siber güvenlik uzmanı, veri bilimcisi şu anda şirketlerin en fazla aradığı elemanlar. Bir taraftan robotlar nedeniyle bazı meslekler kaybolurken başka alanlarda yeni meslekler ortaya çıkıyor. Bu nedenle çalışanların kendilerini yenilemeleri gerekiyor. Diğer yandan, insan ömrü uzadığı için çalışanlar farklı alanlarda ikinci kariyer yapmaya başladılar. Şirketlerin de bu yeni iş ortamına kendilerini hazırlamaları için inovasyona ağırlık vermeleri gerekiyor.”
EY bu öngörülerle inovasyon hamlesi yaptığını belirten Doğan, dijital dönüşüm ve inovasyonun EY için iki farklı kavram olduğuna dikkati çekiyor. Çünkü, dijital dönüşüme yatırım yapan şirketler, bundan tam verim elde edemeyebiliyorlar. İşte bu noktada inovasyon devreye giriyor. Bu anlamda bir inovasyon kültürü oluşturmak gerekiyor. Onur Doğan, inovasyon için beş kritik noktaya dikkat çekiyor:
“Birincisi  inovasyon stratejisi. Çünkü, iş modellerini inovatif düşüme yöntemleri olmadan yapamazsınız. Sektörler artık birbirinin içine girmeye başladı. Örneğin, telekom sektörü finans sektörüne yatırım yapıyor. Bir banka e-ticaret işine, bir perakende şirketi lojistik işine girmeye çalışıyor. Bunlar ancak inovatif düşünme ile olabilir. İkincisi ekosistem. EY olarak her ülkede 20 star-up’tan oluşan bir ekosistem oluşturuyoruz. Start-up’lar kalıpları kırıyor. Bu ekosistemden yararlanmak gerekiyor. Üçüncüsü kültür. Şirket içinde inovasyon kültürünü yaymak, know how’ı geliştirmek gerekiyor. Dördüncüsü yönetim yapısı. Örneğin, EY’da inovasyondan sorumlu ekipler var. Şirketlerde de bu işlerle ilgilenecek ekipler olmalı. Beşincisi ise teknoloji. Bir fikri ürünü dönüştürmek gerekiyor.”
Bu arada, EY’ın globalde inovasyon çalışmaları artık ürünlere de dönüşmeye başlamış. Örneğin, elektrikli araçlar konusunda bir blockchain platformu oluşturulmuş. Doğan, Türkiye’de de özellikle müşteri deneyimi konusunda ürünleşmeyi bekleyen projeler olduğunu belirtiyor.
 
CİRONUN YÜZDE 1-3’Ü İNOVASYONA
Türk şirketlerinin inovasyon konusundaki durumu konusunda ise Onur Doğan şu değerlendirmede bulunuyor: “Yurtdışında şirketler cirolarının yüzde 5-10’unu inovasyon çalışmalarına ayırıyorlar. Hatta bu rakamlar giderek artıyor. Türkiye’de ise cironun yüzde 1-3 inovasyona ayrılıyor. Ancak, Türkiye’de bütçeler küçük olsa da ekosistemdeki girişimciler güçlü ve ataklar. Genç kadrolar Türkiye’yi avantajlı hale getiriyor. Türk start-up’larının eksiği network.”
Onur Doğan, sorumlu olduğu Doğu Avrupa, Rusya ve Orta Asya Bölgesi’nde inovasyon konularında hangi ülkenin öne çıktığı sorusuna, “Polonya” yanıtını veriyor. Nedeni ise Polonya’daki şirketlerin inovasyona cirolarının yüzde 15’ini ayırmaları. Bu da ülke genelinde farklı bir atmosfer oluşturmuş. Otel ve restoranlar start-up’ların şirketlere kendilerini tanıttığı birer alan olmuş. Doğan’a göre, önümüzdeki dönemde Türk start-up’ları da bu konuda bir atılım yapacak. Türk şirketlerinin inovasyon çalışmalarında ağırlıklı olarak müşteri deneyimine odaklandığı belirten Doğan, daha sonra otomasyon süreçlerinin geldiğini söylüyor.
İnovasyon konusunda çalışmak isteyen şirketlerin bu sürece nasıl başlayabilecekleri konusunda Doğan, “İnovasyon çalışmalarının çerçevesi önce farkındalıkla başlıyor. Sektöründe, verdiği hizmetlerde ve dokunduğu müşterilerde nelere hakim? Şirketin senaryolar oluşturmadan bunlarla ilgili verileri toplaması lazım. İkinci aşamada şirket içinde sıfırdan bir inovasyon projesi oluşturmak için ekipler oluşturmalı. Bu farklı departmanlarda çalışanlardan oluşmalı. Üçüncüsü ise fikirlerin uygulanabilirliğine bakmak gerekiyor” diyor.
Dünyada şirketlerin artık çok dinamik olması gerektiğini anlatan Doğan, 2030 yılında S&P 500’de yer alan şirketlerin komple yenileneceği beklentisini hatırlatıyor. Doğan, firmalara şunları söylediklerini belirtiyor: “Önümüzdeki üç yıl içinde şu andaki yerinizde olmayacaksınız. Orayı koruma imkanınız olmayacak. Ya yukarı çıkacaksınız ya da aşağı ineceksiniz. Bir de artık sektörler birbirinin içine giriyor. Örneğin, çok alakasız bir firma kozmetik işine girebilir ve bu alanda faaliyet gösteren bir şirketten daha fazla ciro elde edebilir. Şirketlere, “Siz hangi sektörlere yatırım yapacaksınız? Müşterinizin ihtiyaçlarına karşı bir iş fikriniz var mı?” sorularını soruyoruz. Çünkü, daha kapsayıcı olan, müşterisini takip eden, ona yeni iş fikirleri götüren firmalar öne çıkacak.”
 
PERAKENDE SEKTÖRÜ DEĞİŞİYOR
Önümüzdeki dönemde perakende sektörünün çok fazla değişmesini beklediklerini ifade eden Onur Doğan, “Perakende kavramı yeni bir tanıma gidiyor. Örneğin, kasa kullanımı azalıyor. Gelecekte belki artırılmış gerçeklikle alışveriş yapacağız. Mağazalar ürünlerin sergilenmesinden ziyade ilgiyi göre yeniden şekilleniyor. Telekom ve finans sektöründe de büyük yatırımlar yaşanıyor. Diğer taraftan, perakendenin yanı sıra otomotiv sektörü de çok değişecek. Artık aidiyet duygusu ortadan kalkıyor. İnsanlar araba sahibi olmaktan ziyade seyahat deneyimi yaşamak istiyor. Ayrıca, ev sahibi olmak yerine konaklama satın almak istiyor. Bu şekilde müşteri beklentileri doğrultusunda hizmetlerin evrildiğini görüyoruz” diyor.
 
KİŞİSEL ASİSTANLAR HAYATIMIZDA…
Bu arada, müşteri deneyimleri farklı talepleri gündeme getiriyor. Örneğin, devamlı aynı e-ticaret sitesinden alışveriş yapan bir müşteri, o sitenin zevkine uygun ürünleri göstermesini isteyebiliyor. Bu noktada dijital asistanlar devreye giriyor. Onur Doğan, “Yaptığımız araştırmalara göre, insanların yüzde 47’si dijital asistan kullanmaya hazır. Dijital asistanlar gümbür gümbür geliyor. Türkiye’de de bizim dijital asistanlar konusunda çalışmalarımız bulunuyor. Bazı firmalara bu konuda modeller oluşturduk. Bu konuda çalışmalar yapan Türk firmaları bulunuyor” diyor.