Döviz piyasaları neden bozulmuş görünüyor?

0
54

Ünlü fon yöneticisi ve Bloomberg köşe yazarı Muhammed El Erian döviz piyasalarındaki sıkıntılarla ilgili yazdı. 

El-Erian’ın yorumu şöyle;

“Geçtiğimiz yıl az sayıdaki etkili isim Fed’in, küresel büyümeyi yavaşlatacağı ve finansal bozulmaları destekleyeceği endişeleriyle, faiz artırımına gitmemesi yönünde çağrılarda bulunmuştu. Fed yetkilileri bu uyarıları nazikçe dinledi ve ardından Aralık ayında faiz artırımına gitti ve akabinde durdurdu. Döviz piyasasındaki gelişmelere bakılacak olursa, bu isimlerden bazıları şimdi Fed’in fazi artırımlarına devam etmesi gerekip gerekmediğini düşünüyor olabilir.

Görünüşte tutarsız olan bu düşünce süreci, dünyanın sistematik açıdan en önemli ekonomileri tarafından benimsenen önemli ölçüde dengesiz ekonomi politikası karşımının uzun süre benimsenmesinden kaynaklanan elverişsiz şartları yansıtıyor. Bu şartlar, gelişmiş ekonomiler arasındaki faiz farklarına “normal” bir şekilde tepki vermeyen döviz kurları yapısını da içeriyor; kısmi politika tedbirlerinin etkileri, daha kapsamlı bir yaklaşımdan doğacak sonuçlara göre etkisiz kalıyor ve istikrarsızlık dalgalarının küresel finansal piyasalar boyunca aktarılmasını riskini artırıyor.

Normal şekilde işleyen ekonomilerde faizlerdeki bir artış, borçlanmanın desteklediği tüketimi ve yatırımı daha pahalı hale getirerek ekonominin yavaşlamasına yardımcı olur. Eşzamanlı olarak, yatrıımcıların daha fazla finansal getiri getiri elde etmek istemesiyle birlikte, yurtdışından fon girişlerinde etkili olur. Böylece güçlenen para birimi ihracatı daha az rekabetçi yaparak ekonomik yavaşlamayı daha fazla destekler.

Fed’in Aralık ayında gerçekleştirdiği toplantı öncesinde, aralarında Uluslararası Para Fonu’nun da (IMF) bulunduğu bazı isimler, dünyanın en önemli merkez bankasının faiz artırımına gitmesinin henüz yeterli sağlamlıkta ekonomik ve finansal temel bulamamış küresel ekonomide rahatsızlığa neden olacağı yönünde anlaşılabilir endileşeler taşıdılar. ABD’nin gelişmiş ekonomiler arasında büyüme ve istihdam anlamında en iyi pozisyonlanmış olan ekonomi olduğunu bilmelerine karşın uzmanlar, yüksek faizin sermayeyi gelişen piyasalardan çekerek büyümede daha genel bir yavaşlamaya ve küresel finansal istikrarsızlık riskine ilişkin endişelerini dile getirdiler.

Ocak ayı ve Şubat başındaki gelişmeler, Çin büyümesinin finansal piyasalar üzerinde Fed politika hamlesinden daha fazla etkisi osla da, endişeleri haklı çıkarmış gibi görünüyor. En azından kağıt üzerinde Fed’in sıkılaştırma yönündeki küçük adımı, Çin, Avrupa ve Japonya’dan oluşan diğer üç önemli merkez bankalarının genişlemeci politikalarını desteklemekten fazlasını yaptı. Düşük faizlerden ve varlık alımlarından oluşan bileşimi uygulayarak, üç merkez bankası da talebi teşvik etmek için hem doğrudan hem de para birimlerini zayıflatarak cesur bir adım attı.

Birkaç ay sonra küresel paralar üzerindeki etkisi ters etki oluşturmaya başladı ve küresel dengelenme yönünden zarar verici olmya başladı. Zayıflamak bir yana euro ve yen, dolar karşısında önemli ölçüde güç kazanarak, büyüme ve enflasyonun karşısındaki engellere bir yenisini ekledi. Geötiğimiz hafta ABD Hazine Bakanlığı, Çin, Japonya ve Almanya dahil beş ülkeyi takip listesine aldı. Bu ülkelerin döviz hamleleri yakından takip edilecek ve adil olmayan ticari bir avantaj elde edip etmedikleri gözlemlenecek.

O zaman bu altüst olmuş döviz piyasaları nasıl açıklanabilir?
Mart ayında tartıştığım gibi, bir noktadan sonra faiz oranları arasındaki fark, döviz piyasasını yönlendirme etkisini kaybedebilir. Bu şekilde olmasa bile büyüme üzerinde ümit edilen etki, büyümeyi destekleyecek yetersiz yapısal faktörlerin, toplam talepteki azayıflığın, eşitsizlikteki artışın ve aşırı borçluluğun etkisiyle kaybolur.

Bu, ekonomik politikalar anlamında son derece dengesiz olduğu kanıtlanan duruşa karşı devam eden bağımlılığa ilişkin uyarıda bulunmak için bir diğer sebep. Sistematik olarak önemli olan ülkelerin merkez bankalarına bağımlılığı uzadıkça, ve daha kapsayıcı bir politika geliştirlmedikçe, küresel ekonominin maruz kaldığı risk büyür ve döviz piyasasındaki volatiliteden kaynaklı maliyetler ödenmek zorunda kalınır.”