Devlerin akıl hocası

0
176

İş dünyasının gittikçe karmaşıklaşan koşullarında düşmeden ilerleyebilmek gittikçe zorlaşıyor. Özellikle de, zirveye tırmanmış olan devlerin başarılı çizgilerini korumaları için dijital dönüşümün etkisiyle çok daha hızlı bir biçimde değişen dünyaya ayak uydurmaları gerekiyor. İşte bu noktada da, bir akıl hocasının yol göstericiliği önem kazanıyor. Günümüzde bu görevi de koçlar üstlenmiş durumda.

Koçluk alanında dünyanın sayılı isimlerinden biri olan ABD’li Tom Oliver, ister dört kişilik ister 40 bin kişilik bir şirketiniz olsun, sert iniş çıkışların yaşandığı zamanların herkes için eşit derecede zor olduğuna dikkat çekiyor. Fortune 500 şirketlerinin CEO’larına danışmanlık yapan Tom Oliver, Warren Buffett, Richard Branson, Rockefeller ailesi gibi dünyanın en önemli iş liderleri ve girişimcilerinin yanı sıra Johnson & Johnson’dan Pepsi’ye, Google’a kadar dünyanın en ünlü markalarıyla da çalışıyor. Ancak profesyonel yaşamı yalnızca iş dünyasıyla da sınırlı değil. Ruhani lider Dalai Lama, dünyaca ünlü alternatif tıp gurusu Deepak Chopra, Güney Afrika’daki apartheid rejimine karşı mücadele eden Nobel Barış Ödülü sahibi rahip Desmond Tutu gibi insanlığa farklı şekillerde hizmet sunan kişiler de onun yakın çevresinde bulunuyor. Dünyada barış ve güvenliğe destek olmak için World Peace Foundation’ı (Dünya Barış Vakfı) kuran Tom Oliver aynı zamanda, müzik yapımcısı, icracısı ve söz yazarı. Kendisi faklı uğraşların iş liderlerinin performanslarını olumlu bir şekilde etkilediği görüşünde.

Türkiye’deki büyük şirketlerin tepe yöneticilerine de koçluk yapan Tom Oliver, “Nothing is Impossible” (Hiçbir Şey İmkansız Değil) adlı bir kitabın da yazarı. Bir konferans için geldiği İstanbul’da Fortune Türkiye’ye, iş dünyasında hem yöneticiler hem de şirketler için “doğru yol”un nasıl bulunabileceğini anlattı. İşte saygın bir koçun tavsiyeleri:
 
Ölçek değil zihniyet önemli: Bir şirkette her şey tepede başlar; bu, bütün işlerlik her zaman tepeden aşağıya doğru olacak demek değil. Ancak şu bir gerçek ki, tepede olan kişiler bir şirketin geleceğini belirlerler. Bundan dolayı, değişim de liderlikte, tepede başlar. Dünyanın önde gelen CEO’larının ortak noktası aynı düşünce, mantık yürütme biçimine sahip olmaları ve en iyi uygulamaları bilmeleri. Bizler artık ölçeğin, gücün önemli olmadığı bir dünyada yaşıyoruz. En tepede olabilmek için önemli olan doğru zihniyete sahip olmak, en iyi uygulamaları bilmek. Eğer tepede olan kişi en iyi uygulamaların bilincindeyse şirketini mükemmel bir noktaya taşıyabilir.
 
Çevik olma, değişimleri öngörebilme yeteneği, kişiye özel çözümler sunma: Günümüzde Whatsapp, Snapchat gibi şirketler Siemens gibi devleri geride bırakan çok büyük piyasa değerlerine sahip olabiliyor. Bunun nedeni, çeviklik ve müşterilerin tam da istediğini, yani kişiye özel çözümler sunabilme yeteneği. Bu şirketleri özel ve önemli kılan yalnızca talepteki değişikliklere cevap vermeleri değil aynı zamanda tüketicilerin gelecekteki beklenti ve taleplerindeki değişimleri tahmin edebilmeleri ve önceden buna yönelik çözümler geliştirmeleri. Snapchat çalışanları CEO’larını Picasso olarak adlandırıyor çünkü liderliği diğerlerinden farklı, kendine has olmasının yanı sıra sanatçı vizyonerliğine de sahip. Gerçek CEO’lar ve mükemmel iş liderleri her zaman vizyoner olan insanlardır.
 
Tutarlı ve sürekli inovasyon: İnovasyon kurumsal başarının gelecekteki teminatıdır. Yenilikçi olduğunuzda belirsiz ekonomik koşullara karşı bir güvence sağlamış olursunuz. Ancak ne yazık ki, bazı şirketler yaratıcılığın ve en iyi fikirleri ortaya koymanın doğasını kavrayamıyor. Öte yandan, eğer çok katı bir şirketiniz varsa, inovasyon ve yaratıcılığı çok fazla kontrol etmeye çalışıyorsanız, bu işe yaramaz. Belli derecede esnekliğe sahip olmanız gerekiyor. Çalışanlarınıza belli bir esneklik tanımalısınız ki inovatif olabilsinler. Bu ekibiniz için şu anlama geliyor: Doğru süreçleri ortaya koymalısınız; bu süreçler çalışanlarınızı optimum düzeye taşıyabilecek yeterlilikte olmalı. Şirketlerin yaptığı bir diğer hata ise, çok geç inovasyona yönelmeleri. Yalnıza sorun ortaya çıktığında inovasyona yönelmek hatadır. Tutarlı ve sürekli inovasyonu kurumsal kültürünüzün bir parçası haline getirmeniz şart. Durmadan inovasyon yapmalısınız, bu bir alışkanlık olmalı.
 
“Modern Rönesans İnsanı” olmak: Küreselleşme ve dijital dönüşüm dünyayı çok daha karmaşık bir yer haline getiriyor. Peki bunlarla nasıl başa çıkılır? İş liderinin bu durumda yapması gereken alternatif ilgi alanlarına kulak kabartmaktır. Biz buna “Modern Rönesans İnsanı” diyoruz. Birden fazla ilgi alanına sahip olanlar bugünün ve yarının en iyi iş liderleri olacaktır. Bunu efsanevi, kendi kendine yetiştirmiş olan girişimcilerde görebilirsiniz; Steve Jobs gibi ya da beraber çalışmaktan büyük keyif aldığım Richard Branson gibi… Örneğin, Steve Jobs ilk Mac bilgisayarı tasarlamadan önce Çince kaligrafi dersleri aldı. Bunun kendisini nereye götüreceğini bilmiyordu. Bu ona güzellik ve tasarımda yepyeni bir perspektif sundu ve ilk Mac’i tasarlamasını sağladı. Apple’ın benzersiz, kendine has tasarımının temelinde de bu var ve bundan dolayı da, Apple dünyanın en iyi 100 markası arasında birincisi sırada. Ben Fortune 500’deki CEO’lara part- time müzisyen olmanın iyi bir şey olacağını söylüyorum; farklı ilgi alanlarına sahip olmak kötü bir şey değil. Neden? Çünkü bu farklı ilgi alanları sorunları farklı açılardan görmenizi ve ona göre çözümler geliştirmenizi sağlayacaktır.
 
“Rock yıldızı” fenomeni: Ben aynı zamanda “World Peace Foundation”ın kurucusuyum. Bu vakfı kurunca, insanların bir dava için çalışırken para için çalışmaktan daha çok çaba sarf ettiklerini fark ettim. Aynı zamanda bir dava için çalışma, motivasyonu yaratmak amacıyla insanlara nasıl bir mesaj ve vizyon sunulacağını da öğrenmemi sağladı. Bunu iş dünyasına da uygulayarak, insanları heyecanlandıracak kampanyalar düzenleyebilirsiniz. Bunu en iyi yapan Apple çünkü “rock yıldızı” modelini yarattı. Bir rock yıldızı sahneye çıktığında karşısındaki binlerce kişiyi heyecanlandırmak zorundadır. Bunu da özgün, tutkulu ve heyecan uyandıran bir mesaj ileterek yapabilir. Apple tam da bunu yapıyor. Pazarlama kampanyaları hep özgün, tutkulu ve heyecan uyandırıcıdır. Tüketici marka tarafından önemsendiğini hisseder. Böylece tüketici de ürüne tutkuyla cevap verir ve marka sadakati doğar.
 
Warren Buffett’ın öğüdüne dikkat…
Ünlü yatırımcı Warren Buffett, deha olmadığını ama belli alanlarda iyi olduğunu ve bu alanlarda kalmayı tercih ettiğini belirtiyor. Buffett bunu söylerken son derece kendine has yetenekleri olduğunu ama hiçbir zaman her şeyi bildiğini söyleyecek kadar kör olmadığını ifade ediyor. Tom Oliver’a göre, iş dünyası liderleri de güçlü yönlerini bilmeli ve sadece bunlara odaklanmalı; zayıf oldukları noktalarda ise, en iyisini yaparak kendilerini tamamlayacak insanlar seçmeli. Zayıf yönlerini güçlendirmeye çalışmak en büyük ve sıklıkla tekrarlanan bir hata. Öte yandan, CEO’ların etraflarında farklı vizyonlara sahip olan insanların bulunması da önemli. Ancak iş liderlerinin çevresinde genellikle kendilerine benzeyen, kendileri gibi düşünen insanlar yer alıyor. Tom Oliver bu noktada şöyle diyor: “Bu normal; aslında hepimiz etrafımızda bize benzeyen insanların bulunmasını severiz. Böylece kendimizi daha rahat hissederiz ama bu doğru bir davranış değil. Hayatta da işte de doğru değil. Etrafımızda olabildiğince bizden farklı insanlar yer almalı. Böylece farklı görüşler duyacak ve daha büyük resmi göreceksiniz. Bu sizin en iyi ve doğru kararı almanızı sağlayacaktır.”