Davutoğlu: Yeni bir dönem başlıyor

0
21

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı açıklamada, “Çözüm süreci millidir, özgündür. yerlidir” dedi.

Davutoğlu’nun çözüm süreciyle ilgili, “Beklentimiz talebimiz 2013 Mart’ında yapılan açıklamada, birkaç ay içinde silahlı tüm unsurların Türkiye’yi terk etmesiydi. Tam biz bu yola çıkmışken gezi provokasyonlarıyla Türkiye’nin sokaklarını birbirine kattılar ve bu süreç yavaşladı. Onlar için yavaşlamış olabilir ama biz ne gerekiyorsa yapmaya devam ettik. Demokratikleşme paketini başbakanımız olan cumhurbaşkanımız açıkladı. Kasım ayında yeni bir ümit yeşermişti 17-25 kumpaslarıyla bu sürecin önüne geçilmeye çalışıldı. Ne zaman çözüm süreciyle biz bu milletin fertleri arasında kardeşlik tohumlarını fidan gibi büyütmeye başlamışsak birileri çözüm sürecini baltalama faaliyetine giriştiler.

Kumpaslara milletimiz seçimlerle cevap verdi. biz Haziran 2014’te çözüm sürecini yasalaştırdık. Yaptığımız ilk çalışma çözüm süreci yasasına dayalı olarak kurumları oluşturmak oldu. en geç 15 günde bir çözüm süreci kurulunu toplayarak durumu değerlendirdik. 6-7 Ekim Kobani olayları tamda yeni bir ümit ortaya çıktığında yapılan provokasyondur. İç güvenlik reformu, alınan bir tedbirdir. Çözüm sürecinin önünü açacak bir tedbirdir. Kimsenin şehirleri sokakları kaosa dönüştürerek kardeşlik projesini sabote etmesini engelleyecek bir yasa tasarısıdır. Onu engelleyen bir şart da değildir. Bir taraftan özgürlüklerin korumasıyla kamu düzeni demeye devam edeceğiz, diğer taraftan da cumartesi yapılan açıklamanın özü olan silahsızlanmayı demokratik siyaseti savunmaya devam edeceğiz.

Cumartesi günü yapılan açıklamayla yeni bir aşamaya geldik. Üç hususa dikkat çekmek istiyorum, yeni bir dönem başlıyor. Birincisi ortak aidiyet duygusunun güçlendirilmesi. 77 milyon vatandaşımızın bu ülkeye tam bir ortak aidiyet bilinciyle bağlanması en önemli teminatımızdır. Tarihdaşlık ve vatandaşlık. Şimdi düşününüz Alparslan’ın Malazgirt’e yürüyen ordusunda Türkler de Kürtler de vardı. Selahaddin Eyyübi’nin ordusunda da vardı. Sarıkamış’a yürüyen gençler her etnik ve mezhebi gruptan gençlerdi. Çanakkale’ye yürüyen gençler de istiklal için yürüyen gençler arasında bu toprakların bütün evlatları vardı. Ortak tarihdaşlık bilincimizi korumaya devam edeceğiz. Bu ortak tarihi aşıp hani ki onlar da bizim medeniyetimizin parçasıdır, Osmanlı ve Selçuklu’yu unutturarak değil, Mezopatamya’da oradaki Eyyubileri Akkoyunluları unutturarak bu milletin fertleri arasında iki ayrı tarih varmış gibi bilinç oluşturmaya çalışanlara karşı, biz inadına Alparslan’ın Süleyman Şah’ın o yolda yürüyenlerin takipçisiyiz demeye devam edeceğiz. Bu yürüyüş gibi son şah Fırat operasyonunda Karakozak’a yürüyenler arasında Türkiye’nin her yerinden askerlerimiz vardı.

İkinci ayağı ortak vatandaşlıktır. Vatandaşlık söz konusu olduğunda biz kimsenin etnik mezhebi kökenine bakmayız. Modern çağdaş devletin vatandaşları olarak eşit haklara sahiptir. Bundan sonra dışlayıcı reddedici fişleyici ayrımcılıklara son verilmiştir. Yeni Türkiye vatandaşların eşit olduğu, eşit haklara sahip olduğu bir Türkiye’dir. İkinci ayak demokratik siyaset. Eğer bir ülkede demokrasi varsa bütün dertlerin şifası da var demektir. Demokrasi bütün insanlara özgürlük alanını açar. Demokrasinin olduğu yerde şiddet kültürü gelişmez. Demokratik siyasetin olduğu yerde artık silahlara dayalı mücadele yürütmek isteyenlerin, bunun haklı zemini olamaz. Herhangi bir kesimin silah dilini kullanması kesinlikle o demokrasiye yapılabilecek en büyük saldırıdır. Bu açıklamayla demokratik siyasete yapılan çağrı olumludur. Tabi göreceğiz, artık Türkiye’nin herhangi bir yerinde silah dilinin uygulanmaması lazım. 6-7 Ekim olaylarında olduğu gibi demokrasiye yakışmayan görüntülerin çıkmaması lazım.

HDP’ye seslenerek söylüyorum, kimin ne derdi varsa tartışacağı yer TBMM’dir. Kimin ne derdi varsa başvuracağı makam silah değil millettir, terör değil halktır, savaş değil barıştır.

Biz her şeyi tartışmaya açığız. Ama 2013’te olduğu gibi yine eğer silahları bırak çağrısının ardından oyalamalar başlar, silahlar başka şekilde dile getirilmeye kalkılırsa, kamu düzeni söz konusu olduğunda hiçbir taviz vermeyeceğimizin de herkes tarafından bilinmesi lazım.

Üçüncü önemli husus ortak gelecek bilincidir. Şu anda biz burada konuşurken Diyarbakır’da, Edirne’de, Konya’da bebekler doğuyor. Bizim burada, TBMM’de konuşurken hepimizin zihninde bebeklerin hangi etnik ve mezhebi arka plana sahip olursa olsun 20 yıl sonra nerede bulunacaklarıdır. Bu bebekler tahrikle büyüdüklerinde çatışma alanında mı buluşacaklar yoksa onurlu geleceği birlikte mi inşa edecekler. Eğer 1980-90’larda bu kürsüde olanlar, o gün doğan bebekler için geleceğinde nerede olacaklar sorusunu sormuş olsalardı bu kadar çok şehit vermezdik, can kaybetmezdik, bu kadar annenin gözyaşları akmazdık.

Önümüzde Suriye ve Irak’ı görerek diyoruz ki Türkiye’yi o ülkelerde olduğu gibi kardeş kavgasına götürmenin kimsenin gücü yetmeyecektir. Bugün doğan bütün bebekleri selamlıyorum. Onlar yeni Türkiye’nin inşa edicileri olacaklar.

Buradan çözüm sürecinin özelliklerini vurguluyorum. Millidir, özgündür ve yerlidir. Çağrıda bulunmak istiyorum, bütün taraflara. Daha önce olduğu gibi çözüm sürecinin önüne, oyalamalarla engel çıkarılmasın. Söz verildiği üzere silahlar, şiddet kültürü tümüyle tasfiye edilsin. Hep beraber barış kardeşlik dili konuşalım. Geleceği inşa etmek için ne gerekiyorsa bu adımları atalım. İhya edelim. Ama düşmanlık ve fitne tohumu ekmek isteyenlere karşı omuz omuza duralım.” diye konuştu.

“İstanbul tüneli kudretimizin ulaştığı aşamayı gösterdi”
Başbakan konuşmasına Şah Fırat Operasyonu ve yeni tüp geçit projesini anlatarak devam etti, “İstanbul’daki üç katlı büyük İstanbul tüneli… Şah Fırat operasyonu bizim askeri kuvvetimizi gösterdi. Geçtiğimiz Cuma günü İstanbul’da açıkladığımız büyük İstanbul tüneli ise ekonomik kudretimizi ulaştığı aşamayı gösterdi. Bu dünyada bir ilk. Üst ve alt kat kara yolu geçişi için, orta kat metro geçişi için. Nasıl İstanbul’a en büyük havalimanını inşa ediyorsak, Asya ve Avrupa arasında dünyanın ilk üç katlı tüneli inşa ediyoruz. Devlet kasasından bir kuruş çıkmayacak. İstanbul’un 9 raylı sistemi, üç köprüsü, üç havalimanı birbirine entegre biçimde bağlanacak. İstanbul’u bilenler, bu proje beni heyecanlandırıyor. Trafiği İstanbul’un altına indirerek, günde 6,5 milyon İstanbulluyu taşıma kapasitesine ulaştığı için. En iyi metrobüsleri getirseniz karayolları yapsanız şehrin üstündeki trafik tarihi şehirlerin dokusunu etkiler.

incirli, Topkapı, Mecidiyeköy, Altunizade, Söğütlüçeşme hattı 40 dakikaya inecek. Hasdal kavşağı ile Ümraniye çamlık arası 14 dakikaya inecek. FSM’ye ek bir kara yolu hattı oluşturacağız, Boğaziçi köprüsüne metro hattı oluşturuyoruz. Kuzey Marmara otoyoluyla, İstanbul İzmir otoyolu 3,5 saate indirecek. İstanbul tarihin kadim şehri olan İstanbul geleceğin küresel şehri olacak.

Gurur duyuyoruz. Hani gezi olayında çevreci bilinç itibariyle bazı hassasiyetleri istismar edenlere sesleniyorum, bu projeye sahip çıkın. Sera gazlarının yılda 110 bin ton az üretilmesini sağlayacak. Sera gazları emisyonu düşecek, İstanbul’un o güzel Boğaziçisi Yeditepeleri kuzey ormanları hep beraber güzel hava teneffüs edilecek. Hep zikrediyorum, cumartesi günü kendimi tutamadan sokaklarında yürüyüş yaptığımda ne kadar özlediğimi bir kez daha hatırladım. Hepimiz İstanbul’un talebeleriyiz.

Bu projeyle, Cumartesi günü çözüm süreciyle arasında irtibat vardır. Bölücülük senaryosu çizenler, İstanbul’dan kopabilir mi Diyarbakır, İstanbul’dan kopabilir mi Diyarbakırlı?

Biz yer altında tünelleriyle uğraşırken, CHP de bırakın yer üstünde Şişli belediyesiyle uğraşsın, o onlara yeter. Ayıplamayın sakın, CHP’nin ölçeği şişli. Bizim ölçeğimiz ise İstanbul, Türkiye, bütün dünya. Biz dünya ölçeğinde düşünüyoruz. Hala mahkemeleri devam ediyor dimi? Pehlivan tefrikasına dönmüştü. Onlar onlarla uğraşsınlar. Biz Şah Fırat operasyonuyla, çözüm süreciyle, mega projelerle uğraşıyoruz.”

“Engelli vatandaşa 36 bin lira hibe”
Davutoğlu hibe müjdesi verdi: “İki konuda müjde arz etmek istiyorum. Engelli vatandaşlarımızdan kendi işlerini kuranlara 36 bin liraya kadar hibe vermeye kararlaştırdık. Faizsiz kredi falan değil bu. 36 bin liraya kadar hibe.

250 milyon fidan dikme kampanyası başlatıyoruz. Bunun için de İŞKUR bünyesinde 6 ay için 120 bin vatandaşımızı istihdam edeceğiz.”