Davutoğlu CHP ve MHP’ye bakanlık teklif edecek

0
85

Başbakan Davutoğlu, “Şu ana kadar 7 Haziran’dan beri, milletimiz de şahittir, tek bir santim hukuktan, anayasadan, yasal çerçeveden sapmadık, bundan sonra da sapmayız. Ümit ederim herkes, bu ulvi ve milli görev için elini taşın altına koyar. Birlikte, suhuletle temsil kabiliyeti yüksek bir meclis oluşturmak için seçimlere gideriz” dedi.
 
Davutoğlu, Alevi Kültür Dernekleri Genel Merkezi ve davet üzerine, aynı binada bulunan Medya İhtisas Gazetecileri Federasyonu’nu ziyaret etti.
 
Ziyaretlerin ardından basın mensuplarına açıklama yapan Davutoğlu, Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir’e, yaklaşık iki hafta önce uğradığı silahlı saldırı nedeniyle “geçmiş olsun” dileğini iletti ve görüşmede hem sorunların hem de beklentilerin ele alındığını söyledi.
 
Anadolu’nun 12 ve 13’üncü yüzyıldan bu yana insan onuruna dayalı Anadolu felsefesi anlamında köklü bir geleneğe sahip olduğunu, bugün sürdürülen geleneğin gelecekte de ilelebet yaşatılacağını kaydeden Davutoğlu, Alevi toplumunun temsilcileriyle yaptığı görüşmelerin, son dönemde özellikle Türkiye’deki birliği ve kardeşliği hedef alan, Türk, Kürt, Sünni, Alevi gibi ayrımlarla bu topraklardaki kardeşlik hamuruna zarar vermeye çalışan bütün faaliyetlere, şiddete ve teröre karşı omuz omuza vermenin güzel bir sembolünü oluşturduğunu dile getirdi.
 
Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Demir’e yönelik saldırıyla ilgili olarak, “Bu saldırıların şahsen kendilerine değil, Türkiye’deki barışa, huzura dönük olduğunu da ifade etmek istiyorum. Kim, ne niyetle hangi vatandaşımıza saldırırsa saldırsın, saldırgan kamu düzenine, bu topraklardaki kardeşlik hamuruna saldırmış demektir” diyen Başbakan Davutoğlu, hükümet olarak bu saldırıların karşısında en etkin tedbiri aldıklarını, almaya devam edeceklerini, bu kardeşliği ilelebet “eşit vatandaşlık” ilkeleri çerçevesinde sürdüreceklerini söyledi.
 
Bütün Alevi vatandaşlara “geçmiş olsun” dileğini ileten Davutoğlu, Sünni, Alevi bütün vatandaşları bu saldırılar karşısında omuz omuza olmaya çağırdı.
 
Ziyaret dolayısıyla Medya İhtisas Gazetecileri Federasyonu yetkilileri ile de görüşme fırsatı bulduğunu aktaran Başbakan Davutoğlu, basının her zaman Türkiye’de fikir ve düşünce özgürlüğünün temel omurgası olduğuna dikkati çekti.
 
Tarihi resimlerden oluşan koleksiyonu görmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Davutoğlu, federasyon yetkililerine, organ bağışına dikkat çekmek için hayata geçirilen “Türkiye Transplant Oyunları”na öncülük ettikleri için teşekkür etti.
 
“HERŞEYİN SİYASİ MEŞRUİYET ÇİZGİSİNDE OLMASI ÖNEMLİ”
 
Başbakan Davutoğlu, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
 
Hükümet kurulması için öngörülen 45 günlük sürenin bugün sona ereceği, seçimlerin yenilenmesi kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra 5 gün içinde Geçici Bakanlar Kurulu’nun oluşturulması gerektiği hatırlatılan ve bu konudaki değerlendirmesi sorulan Davutoğlu, Türkiye’nin demokrasi tarihinde ilk kez böyle bir durumla karşı karşıya kalındığını kaydetti.
 
7 Haziran seçimlerinin çarpıcı bir tablo ortaya koyduğunu, AK Parti olarak az bir marjla tek parti iktidarını kaçırdıklarını ifade eden Davutoğlu, “Parlamentoya da, 2002’den bu yana ilk defa dört parti girmiş oldu. Çok hassas bir siyasi denge oluştu. Geçmişte de koalisyon hükümetleri oldu ama orada daha parçalanmış bir tablo vardı, 90’lı yıllarda. Koalisyonun kendi içinde başka bir mantığı, dokusu vardı. Uzun zamandır Türkiye’de koalisyon tecrübesinin olmamış olmasından da kaynaklanan belli bir intibak dönemi oldu” diye konuştu.
 
Toplum ve partiler olarak, iki ayı geçen bu süre içinde, olgun bir şekilde yeni şartlara intibak etmek için çalışıldığını söyleyen Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
“Herşeyin siyasi meşruiyet çizgisinde olması önemli. Anayasa, yasalar ne diyorsa, bugünkü siyasi sistemimiz neyi öngörüyorsa onun yapılması önemli. Küçük siyasi hesaplar, menfaatler için anayasal çerçevelerden kopulduğu, ayrıldığı zaman hep beraber zarar görürüz. Şimdi bunu gururla ifade etmek isterim, AK Parti olarak da bütün siyasi kadrolar olarak da 7 Haziran’dan bu yana bu anayasal çizgiyi, çerçeveyi uygulamak için büyük çaba sarf ettik ve buradan sapmaya izin vermedik.”
 
“KİMSE, ‘TÜRKİYE’DE BİR OLAĞANÜSTÜLÜK VAR’ KANAATİ OLUŞTURMAYA KALKMASIN”
 
Hükümet kurma sürecinin Anayasa’da belirtilen çerçevede yürütüldüğünü anımsatan Davutoğlu, “Partiler arasında koalisyon görüşmeleri yürütüldü. Bir kez daha CHP heyetine, bizim heyetimizle birlikte yoğun çabalar dolayısıyla teşekkür ediyorum. Sonunda bir koalisyon oluşmamış olması tabi bir kayıptır ama kendisi bu sürecin başlı başına bir kazanımıdır” dedi.
 
Başbakan Davutoğlu, MHP ile de görüşme yaptığını ancak bir koalisyon imkanı olmayınca görevi iade ettiğini hatırlatarak, “Şimdi Anayasa’nın yine aynı çizgide, bakınız hiçbir sapma yok. Kimse, ‘Türkiye’de bir olağanüstülük var’ kanaati oluşturmaya kalkmasın. Ben bir vesileyle söyledim, olağandışı bir görünüm verilmek istenen her aşamada son derece olağan, sakin davranmak lazım ve yasal, anayasal çerçeveleri uygulamak lazım” diye konuştu.
 
“HİÇBİR YERDE ‘PARTİ GRUBUNA TEKLİF GÖTÜRÜLÜR’ DİYE BİR ŞEY YOK”
 

Anayasa’ya göre, 23 Ağustos’ta bir hükümet kurulamaması halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçim kararı alabileceğini kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:
 
“Bu Cumhurbaşkanımızın takdiridir. Bu takdir çerçevesinde görev bana tevdi edilmesi halinde, yine anayasa ne diyorsa onu yapacağım. Ne eksik ne fazla. Bunu açık bir şekilde ifade edeyim. Her zaman anayasal çerçeveye atıfta bulunulur ama nedense bazen bu çerçeve gözardı edilir. Anayasa’nın 114 ve 116’ncı maddelerinin uygulaması açıktır. Denir ki ‘Görevlendirilen başbakan adayı, Meclis Başkanı’ndan oranlara göre bakanların sayılarını aldıktan sonra görevlendirme yapar ve kişisel olarak teklif eder’. Orada hiçbir yerde ‘Parti grubuna teklif götürülür’ diye bir şey yok. Tek tek, o sayılar esas teşkil ederek, teklif de bulunur. Kişiler bu teklifi kabul eder ya da etmez. Etmemesi halinde, yerine tarafsız, bağımsız kişilerden atama yapılır yani AK Parti’den yapılmayacak bu atama.
 
Öyle bir durum söz konusu olduğunda, Meclis Başkanımız bana sayıları verdiğinde ben, uygun gördüğüm isimlere teklif götürürüm, teklif götürülen şahıslar, bakanlık gibi onurlu, bu millete iki ay değil iki dakika hizmet etmek, bakan olarak hizmet etmek dahi büyük bir onurdur. Hele hele böyle kritik bir dönemde bakanlık görevi üstlenmek milli bir vazifedir benim için. ‘Aynı durumda kendim olsaydım nasıl davranırdım’ diye düşündüğümde, öyle bir milli görev teklif edildiğinde ‘Hayır’ denmemesini beklerim. Parti gruplarının kararlarına saygı duyarız. Onlar kendi içlerinde her türlü kararı alabilirler ama nihayet bu seçime hep beraber, bütün Türkiye olarak, bütün partiler olarak gideceğiz. Eğer bu hükümetin içinde, bütün partilerden temsil olursa seçim döneminde toplumda bir rahatlama olur, tansiyon düşer. Oy veren bütün vatandaşlarımız temsil edildiklerini gördükleri için mutlu olurlar.”
 
“KEŞKE SİYASİ PARTİLER OLARAK BUNA BİR ÇÖZÜM BULABİLMİŞ OLSAYDIK”
 
Davutoğlu, 20 Ağustos’ta son bir teklifte bulunduğunu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bir araya gelip erken seçim ve hükümet kararı almayı istediğini dile getirerek, “Bu olmuş olsaydı çok daha iyiydi. Keşke Cumhurbaşkanımız, böyle bir karar vermek zorunda kalmamış olsaydı. Keşke biz siyasi partiler olarak buna bir çözüm bulabilmiş olsaydık. Ben kalben mutmain olarak elimden gelen herşeyi yaptığıma inanıyorum” ifadelerini kullandı.
 
Geçici Bakanlar Kurulu’nu oluşturma görevinin kendisine verilmesi halinde elindeki imkanlar ve gördüğü perspektifleri de değerlendirerek en uygun isimlere teklif götüreceğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu:
 
“Kabul etmeleri kendileri için de bir şereftir. Türkiye’de böyle bir görevi üstlenmek, Türk milletine hizmet etmek… Etmemeleri halinde de yerlerine ehliyetine, liyakatine güvendiğim, hiçbir zaman da siyasi bir hesap yapmadan karar vereceğim bakanları atar, Cumhurbaşkanımızın onayına sunarım. Burada da hiçbir anayasa dışı çerçeve yoktur. Anayasa dışına çıkan hiçbir husus yoktur. Çok ehil bir hukuk heyetiyle partimizde ben bu olayları takip ediyorum. Şu ana kadar 7 Haziran’dan beri, milletimiz de şahittir, tek bir santim hukuktan, anayasadan, yasal çerçeveden sapmadık, bundan sonra da sapmayız. Ümit ederim herkes, bu ulvi ve milli görev için elini taşın altına koyar. Birlikte, suhuletle temsil kabiliyeti yüksek bir meclis oluşturmak için seçimlere gideriz.”

 
Başbakan Davutoğlu, “Son ana kadar CHP, Cumhurbaşkanından yetki bekledi ve bu yetki verilmedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusunu da şöyle yanıtladı:
 
“Sayın Kılıçdaroğlu’na görevin verilip verilmemesi hususu ise Cumhurbaşkanımızın takdiridir. Bana verilen görev bir hükümet kurmaktı, elimden geleni yaptım ve hiç vakit kaybetmeden de Cumhurbaşkanımıza görevi iade ettim. Ondan sonrası, Sayın Cumhurbaşkanımızın, diğer parti liderlerinin hükümet kurup kurmama imkanlarına göre yapacağı bir değerlendirmedir. Tabii bizim görüşmeler başlamadan önce bazı imkanlar da tüketildiği için, AK Parti dışındaki formüllerle ilgili imkanlar, bu değerlendirmeler yapılmış olabilir. Bana düşen görev, elimden geleni yapmak, netice alınmadığı anda da Cumhurbaşkanımıza iade etmekti. Bunu yaptım.”
 
“BEN EN DOĞRU ADAYLARA EN DOĞRU BAKANLIKLARI TEKLİF ETMEYİ BİR SORUMLULUK OLARAK GÖRÜRÜM”
 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti’nin son MYK Toplantısı’nda bir tüzük heyeti oluşturduklarını belirterek, bu heyete partinin üç dönem kuralıyla ilgili çalışma yapması yönünde talimat verdiğini söyledi.
 
Davutoğlu, Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir’i ziyaretinin ardından davet üzerine aynı binada yer alan Medya İhtisas Gazeteciler Federasyonu’na geçti.
 
Federasyon yetkililerini ziyaret eden Davutoğlu, daha sonra burada gazetecilerin sorularını yanıtladı.
 
Davutoğlu, bir gazetecinin, seçim hükümeti kurmakla görevlendirilmesi durumunda “tüm partilere teklif götüreceğini” söylediği yönünde ifade kullanması ve bakanlıklar için şimdiden bir isim belirlenip belirlenmediğini sorması üzerine, “Partilere demedim. İsimler konusunda nihai noktaya gelmiş değiliz. Çünkü daha görev almadım. Aldığım anda bunları konuşur, paylaşırız” dedi.
 
Kamuoyuyla şu ana kadar şeffaf şekilde süreçleri yürüttüklerini, bundan sonra da aynı şeffaflıkla süreci yürüteceklerini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
 
“Ama zihni bir hazırlık anlamında soruyorsanız, bu hazırlıkları şimdiden değil 7 Haziran’dan itibaren bütün senaryolara göre hazırlıkları her zaman da zihnimizde yoğuruyoruz. Bu ağır sorumluluk. O bakımdan benim için tek ölçü olur, bunu açık ifade ediyorum, hiçbir siyasi aidiyet bağına atıfta bulunmaksızın tek ölçümüz var, ehliyet, liyakat ve toplum temsili bakımından temsil kabiliyetine haiz olmak. Buna herhangi bir bakanlık için, böyle bir ehliyete, liyakata sahip olup olmadığını Meclis içinde milletvekilleri arasında tetkik ederim, en doğru ismi bulmaya çalışırım. Bu doğru isim, kendisi kabul ederse tabi o istişare edebilir, o isimler partileriyle, o ayrı bir konu ama ben Anayasa öyle demediği için, Anayasa aksine kişilere teklif götürüleceğini söylediği için kişilere teklif götürür ve onları objektif kriterlerle değerlendiririz.”
 
“(3 DÖNEM KURALIYLA İLGİLİ) ÇALIŞMA TALİMATI VERDİM”
 
Davutoğlu, partisinin “üç dönem kuralıyla ilgili” soru üzerine de şöyle konuştu:
 
“Üç dönem kuralı, AK Parti’nin, Sayın Cumhurbaşkanımızın Genel Başkanlığı döneminden ve ilk daha kuruluşundan itibaren öne çıkardığı önemli bir ilke. Bu ilkenin temel felsefesi siyasette kan değişimine imkan sağlamak ve statik bir yapıya AK Parti’nin dönüşmesini engellemekti. Felsefi yaklaşım itibarıyla doğru bir ilke olduğunu hep kabullendik ama bu sefer özel durum hasıl oldu. Çok kısa sürede 4 ayda bir dönem bitmiş oldu. Bunu dönem olarak saymak, bazı arkadaşların tam da siyasete girmiş ve tecrübe edinmiş iki dönemde tecrübe edinmiş arkadaşlarımızın birikimlerini kullanmak bakımından zorluklar doğurur. Dönem olarak saymamak da bu sefer üç dönemi doldurmuş olan arkadaşların hakları bakımından yanlışlık olur.
 
Bir heyet oluşturduk, tüzük heyeti, son MYK’da. Tüzük heyetine bu konuda çalışma talimatı verdim ama tüzüğümüzde sadece bu değil başka değişikliklerin de olmasını planlıyoruz. Onların hepsini çalıştırdığımızda temelde bu kuralın amacı nedir, amacı mümkün olan bir yenilenmeyi sağlamak ama mümkün olan en geniş insan kaynağı kadrosunu, devlet adamı kadrosunu sürekli potada tutmak. Bu ilkelere dayanan çözüm bulacağız.”
 
“SİSTEM NE DİYORSA O OLACAK”
 
Bir gazetecinin, “CHP ve MHP’ye de sayın milletvekillerine bağımsız bakanlık teklifinde bulunacak mısınız” sorusuna da Davutoğlu, şu yanıtı verdi:
 
“Tabi. Yani çünkü yine ben Anayasa’nın ruhuna bakarım. Hani herkes Anayasa’ya uyulması çağrısında bulunuyor, özellikle Cumhurbaşkanımıza, bu çağrılar yapılıyor. Ben şu andaki sistem içinde Anayasa ne diyorsa, onu yaparım. Anayasa şunu söylemiyor, ‘bu konuda gruplar karar alır, milletvekili adayları bildirilir, partiler karar alır’ demiyor. Anayasa, ‘Meclis Başkanı sayıları bildirir, görevlendirilen Başbakan o sayılara göre teklifte bulunur, kişiler kabul veya reddeder.’ Hal böyleyken, bütün partilerin iç disiplinlerine saygı duyarım, onların iç işlerine de karışmam. Ben de Genel Başkanım. Kimse AK Parti’nin içişlerine karışmaz, aynı şekilde ben de iç ilişkilerine müdahale etmem ama Anayasa bunu söylüyorsa, Anayasa her şeyden üstündür. Hepimiz var olan sistemi savunduğumuzu iddia ediyoruz. Bu sistem ne diyorsa o olacak. O sistem gereği muhataplarımıza, muhataplarımız burada tek tek milletvekilleridir, partilerle ilgili olan sayısal olarak o partinin temsil oranlarıdır, o milletvekilleri tabi kendileri nasıl karar alırlar, partileriyle nasıl istişare ederler o beni ilgilendiren husus değil.”
 
“TEK TARAFLI BAKIŞ AÇILARINA İZİN VERMEM”
 

“Ben en doğru adaylara en doğru bakanlıkları teklif etmeyi bir sorumluluk olarak görürüm” ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
 
“Ondan sonrası, eğer ‘hayır’ derlerse onu o zaman yine ehliyet ve liyakate bakarak hiçbir siyasi görüşü öne çıkarmadan, önümüzdeki 2 ay, 2,5 ay çok kısa gibi görünüyor, çok kritik dönem, terörle mücadele devam ediyor, ekonomi alanda dünya küresel olarak bir ekonomik bunalım içinden geçiyor. Böyle bir dönemde, tek taraflı bakış açılarına izin vermem. Doğru olan neyse onu yaparız. Dolayısıyla bütün partilere, bana verilen oran nispetinde teklifte bulunurum. Evet veya hayır demek onların takdiri.”
 
“MEMURLARIMIZIN ÖZLÜK HAKLARI BAĞLAMINDA İYİLEŞTİRMELER GERÇEKLEŞTİRİLDİ”
 
Başbakan Davutoğlu, kamu görevlilerinin 2016-2017 yıllarındaki mali ve sosyal haklarının belirlendiği toplu sözleşmeye ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine de şunları söyledi:
 
“Her şeyden önce bu varılan mutabakatın hayırlı olmasını diliyorum. Bu mutabakatın detaylarına bakıldığında, memurlarımızın özlük hakları bağlamında çok önemli iyileştirmeler gerçekleştirildiği görülür. Gelen talepler, değerli Bakanımız Sayın Faruk Çelik ve ekibi tarafından da hem müzakere edildi hem evvelsi gece geç vakte kadar birlikte bir çalışma da yaptık. Ekonomiyle ilgili bakanlarımızla birlikte şu anda gelecek sene için öngörülen yüzde 6, artı yüzde 5 zam, enflasyonun çok üzerinde bir şeyi yansıtır. İşçilerimizle ilgili biliyorsunuz daha önce böyle enflasyon üstünde gerçek bir refah artışı sağlayan bir düzenleme yapmıştık. Çalışanlarımızın bütününe bunu teşmil etmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Memurlarımıza hayırlı olsun diyorum. Enflasyon oranının üstünde ve refah artışı sağlayacak bir iyileştirme gerçekleştirildi. Ayrıca birçok yan hizmet alanları itibarıyla da önemli katkılar sağlandı. Hatırlarsanız, ayda 100 lira seyyanen zam bin 100 liranın altındaki emeklilere sağlanmıştı. O zaman bütün emeklilere teşmil edeceğimizi söyledik. Bu yıl da bin 200 lira civarında takriben 1,5 maaşa tekabül ediyordu, daha önce verdiğimiz emeklilerimiz için şimdi bunu memur emeklilerimize de sağlamak suretiyle emeklilerimizin büyük çoğunluğuna bu imkanı sağlamış oluyoruz.”
 
“Memur emeklilerimizin standartlarını düzenleyecek, düzeltecek iyileştirmeler de sağlandı” diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
“Bildiğiniz gibi memurlarımızın şöyle bir farkı var, toplu sözleşmeler emeklileri de kapsıyor. Dolayısıyla toplu sözleşmede atılan adımlar, memur emeklilerinin de şartlarını iyileştiriyor. İşçilerde bu durum söz konusu değil ama memurlar için geçerli. Emeklilerimize bu anlamda önemli bir katkı yaptığımızı düşünüyoruz. Ayrıca öğretmenlerimizle ilgili nöbet ücretleri konusunda bir ilk uygulama başlatıyoruz. Dolayısıyla memurlarımızdan ve memur sendikalarından gelen talepleri elimizdeki imkanları da zorlayarak ve üstüne geçerek memnuniyet verecek düzeye getirdiğimize inanıyoruz. Allah hayırlı eylesin, bereketli eylesin. Önemli olan sadece maaş artışı değil, onun bereketle huzur ortamında ailelerle birlikte değerlendirilecek olması.”
 
Davutoğlu, Kurban Bayramı dolayısıyla okulların başlama tarihinin ertelendiğini de anımsatarak, eğitimcilere ve öğrencilere iyi tatiller ve yeni dönem için iyi bir hazırlık geçirmeleri dileğinde bulundu.
 
Başbakan Davutoğlu’nu, açıklamasının ardından aracına kadar eşlik eden Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir uğurladı.
 
Ziyarette, Başbakan Davutoğlu’na, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de eşlik etti.