Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sulh mesajı

0
27

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta 20. Tarafsızlık Konferansı’na katıldı. Habertürk’ten Selçuk Tepeli’nin haberine göre, Erdoğan, 80’e yakın ülkenin temsil edildiği konferansta liderlerle ikili temaslarda bulundu. Rusya ile uçak krizi yine gündemin ilk sıralarındaydı. Cumhurbaşkanı, paralel yapı operasyonları ve başkanlık sistemi gibi pek çok konuda önemli açıklamalar yaptı.

Bugünlerde civardaki hangi başkente gitseniz, konu belli: Türkiye ile Rusya arasındaki uçak gerilimi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Aşkabat’ta katıldığı Tarafsızlık Konferansı sırasında da, dönüş yolunda da sohbetler bu konuyla açıldı. Bense, ziyaret boyunca Rusya denince aklıma gelen iki cümleyi düşünüp durdum.
İlkinde, Rusya-Gürcistan çatışması sırasında Avrupa’dan yükselen cılız tepkileri yorumlayan Moskova gazeteleri, “Avrupa petrol ve doğalgazımızı emmeye devam edebilir” diyor ve Rusya’ya tepkileri şöyle ti’ye alıyorlardı: “Dur! Yoksa yine ‘Dur’ diyeceğiz!” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Anlık bir olaydı” diyerek komplo teorilerini reddettiği uçağın düşürülmesi meselesinde, Moskova’nın tutumunu bu pencereden de görmek gerekiyor.

İkincisini, 19. yüzyılda bir Osmanlı devlet adamı söylemişti: “Rusya’ya karşı bir politikamız yok. Sadece Rus elçinin söylediklerinin tam aksini yapıyoruz.”

Aradan geçen yaklaşık 200 yılda gelinen nokta, on milyarlarca dolarlık ticaret hacmi, her iki ülkede çalışan on binlerce insan ve yüz binlerce Türk-Rus aile… Bu aşamaya kolay gelinmedi. O nedenle hemen gaza da gelinmemeli! Nitekim Ankara’nın yaklaşımı da o yönde.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkmenistan-Türkiye yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

STRATEJİK ORTAKLIĞA VURGU

-Ziyaretiniz nasıl geçti?
Türkmenistan’da bazı devlet başkanlarıyla temaslarımızın yanı sıra Türkmenistan Devlet Başkanı Sayın Berdimuhammedov başta olmak üzere Gürcistan Cumhurbaşkanı Margvelaşvili, İran Cumhurbaşkanı 1. Yardımcısı İshak Cihangiri, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif ile ikili görüşmelerimiz oldu. Hırvatistan, Belarus ve Kırgızistan cumhurbaşkanları ile de uzun birer görüşme yaptık. İkili ilişkiler, bölgedeki gelişmeler ele alındı. Tabii Rusya konusu da gündeme geldi. Çözüm noktasında “Neler yapılabilir, bu hususta biz ne yapabiliriz?” sorularını sordular. Biz ise kendilerine asla gerilimden yana olmadığımızı ve bu konuda Türkiye olarak gerilimin tarafı olmayacağımızı söyledik. Bundan sonraki süreci de sulh içinde götürmenin gayreti içindeyiz. Rusya ile stratejik ortaklık münasebetlerimizi son 10-11 senedir başarılı şekilde yürüttük. Bunu sürdürmekten yanayız.

-Rusya’dan yeni mesaj var mı?
Bekliyoruz, bakalım göreceğiz.

-İlişkilerin gerilmesi Gürcistan, Azerbaycan, Türkmenistan gibi ülkelerde tedirginliğe neden oldu mu?
Biz gerginlikten yana olmadığımız gibi hiçbir ülke de bölgede bir rahatsızlık olsun istemiyor. Ama bu olayda, daha önce yaşanmış bazı hava sahası ihlalleri de vardı; aidiyeti, milliyeti belli olmayan bir savaş uçağının ihlali, uyarılara da aldırmaması neticesinde böyle bir hadise yaşanması, hesapta olmayan bir durumun meydana gelmiş olması düşündürücüdür, üzücüdür. Ama netice itibarıyla, uyarılara aldırmayan ya da uyarıları duymayan bir pilotun yanlışı sebebiyle meydana gelen bir hadisenin, iki ülkenin kendi aralarındaki ilişkilere, hele hele stratejik ilişkilere fatura edilmemesi gerekir. Hadiseyi ikili ilişkilere fatura etme eğilimleri, gerçekten bizleri de üzmüştür. Temenni ederim ki kısa zamanda toparlarız.

-“Sayın Erdoğan’a, Sayın Putin’e bir tuzak kuruldu, bu planlıydı” deniliyor. Nasıl değerlendirirsiniz?
Neye dayanarak bunu söylüyorlar anlamakta zorlanıyorum. Defaatle söyledik: Angajman kuralları açıklanmıştır. Kaldı ki olay zaten ciddi sıkıntı içinde olduğumuz Suriye sınırında yaşanıyor. Bu, anlık bir olaydı. Medyada üretilen senaryoları, yorumları anlamak mümkün değil.

-ABD, NATO, AB ülkeleri “Türkiye savunma hakkını kullandı” diyor. Peki Rusya hinterlandındaki ülkeler meseleyi nasıl görüyor?
Herkes, “Keşke böyle bir durum yaşanmasaydı” noktasında. “Barışı nasıl sağlarız, tekrar bir araya nasıl getiririz?”, bunun gayreti içindeler.

‘PUTİN BENİ İYİ TANIYOR’
-Putin’in sert açıklamaları oldu. Sanki beklemediği bir durumla karşılaşmış gibiydi. Değerlendirmeniz ne olur?
Sayın Putin aslında beni iyi tanıyor. Gerek Türkiye ziyaretinde, gerek daha önceleri bir araya gelişlerimizde olsun şahsıma yönelik methüsenaları var. Dolayısıyla olayın hemen akabindeki açıklamaların duygusal olduğunu düşünüyorum. Yapmamız gereken, herhangi bir gerilime fırsat vermeden diplomatik yollarla bu hadiseyi aşmaktır.

-Türkmenistan’da doğalgaz konusu gündeme geldi mi?
Türkmenistan’ın bu husustaki asıl konusu Rusya’yla. Rusya Türkmenistan’dan önceleri 40 milyar metreküp kadar gaz alıyordu, daha sonra bunu 4 milyar metreküpe kadar düşürdü. Bu durumda Türkmenistan da yeni pazarlar arayışında. Örneğin şu an en önemli pazar Çin.

‘BÖLGENİN İHTİYACI VAR’
-İsrail Enerji Bakanı, Mısır’la gaz sorunu yaşayınca Türkiye’yi de gaz ihraç edebilecekleri ülkeler arasında saydı. Türkiye-İsrail ilişkileri hangi seyirde şu anda?
Bizim İsrail ile ilgili üç başlığımız var. “Özür” demiştik, bu oldu. “Tazminat” dedik, olmadı. Bir de “Filistin’e ambargonun kalkması” dedik. Bu son iki madde yerine gelmiş değil. “Tazminat ve ambargonun kalkması gerçekleşirse biz normalleşme sürecine girebiliriz” dedim. Ki bu normalleşme sürecinin bize de, İsrail’e de, Filistin’e de, bölgeye de kazandıracağı çok şey var. Bölgenin buna ihtiyacı var. O bölgedeki tüm halkların çıkarını düşünmek ve bir an önce barışı getirmek lazım. Mesela yıllarca “İki devletli çözüm” denildi. Bunu isteyenler şimdi konuşmuyor bile, unutturmaya çalışıyorlar.

‘İŞGAL HAREKETİ DEĞİL Kİ BU, EĞİTİM’
-Irak Başbakanı Abadi, Türkiye’nin askerlerini çekmesi için bir açıklama yaptı.
Abadi’nin 2014’teki eğitim talebi üzerine bizimkiler orada konuşlandı. DAİŞ’in oraya girmesiyle eğitimi verenlerin korunması durumu oluştu. Bir işgal hareketi söz konusu değil. Gerek Dışişleri Müsteşarımız gerekse MİT Müsteşarımız oradaki görüşmelerde çok olumlu tepkiler aldılar. Fakat hemen ardından BM Güvenlik Konseyi kapısının aralanması düşündürücüdür. Başika denilen yer, merkezi yönetimin kontrolünde. Bir de Kuzey Irak yerel yönetimi kontrolünde olan yer var; şu anda eğitim veren heyetlerimiz, askerlerimiz orada. DAİŞ’le ve diğer terör örgütleri ile olan mücadelede de heyetimizin zaten orada kalmaları gerekir.

‘BAŞARILI DEĞİL’
-(Trump’ın Müslümanlar hakkındaki açıklamaları) Bir defa başarılı değil bu kişi, başarılı siyasetçi öyle açıklama yapmaz. Çünkü Amerika’da milyonlarca Müslüman var. Kazanır kazanmaz onu bilemem ama kazandı diyelim, ne olacak? Müslüman ülkelerle ilişkilerini bir kenara mı koyacak? Siyasetçi böyle konuşmamalı.

‘MUHALEFET İSTEMEZSE, BAŞKANLIK AYRI SUNULSUN’

-Halihazırda bir tartışma var. Başkanlık, yarı başkanlık, partili cumhurbaşkanlığı seçenekleri gündemde. Sistem değiştiğinde bunun vatandaşa dokunan yanıyla getirisi ne olacak?
Birincisi, kararların daha hızlı alınmasını sağlayacak. Bunun öncelikle en faydalı yanı ülke ekonomisine artı değer katması olacaktır. Bunun bütün ülkeye, bütün çalışanlara doğrudan bir yansıması olacaktır. Başkanlık, yarı başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığı sistemlerinde, seri bir şekilde karar almak konusunda rahat olunacak. İkinci olarak, çift başlılığı ortadan kaldırmak çok önemli. Gazeteler “Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın arası şöyle veya böyle” diye sürekli haberler yapıyorlar. Halbuki ben bu partinin kurucusuyum ve hamdolsun buraya kadar gayet iyi bir şekilde geldik. Partide danışmanım olmuş, Dışişleri Bakanım olmuş, şimdi de Başbakanım olan bir arkadaşımla neden sorun yaşayayım! Ben sorun yaşadığım zaman bir kere ülkem kaybedecek, neden böyle bir tavır içine gireyim. Ülkemin kaybetmesi her şeyden önce benim değerlerime ters düşer. Çünkü biz ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak istiyoruz. Bunu yaparken de bu ikilemi ortadan kaldırmamız zaten şart. Bunun için de bu darbe anayasasını ortadan kaldırmamız lazım. Anamuhalefet ve iktidar el ele verip vatan için gerekli olduğuna inandığımız yepyeni bir Anayasa’yı milletimiz için çıkaralım. (Gerekirse daha önce 4 partinin katılımıyla kurulan Anayasa Komisyonu’nun üzerinde çalışma yaptığı 61 maddenin tekrar gözden geçirileceğini belirterek) “Bunu millete götürmek istiyoruz” mu dediler, buyursunlar bir de millete götürsünler. Ve inanıyorum ki millet çok büyük bir kahir ekseriyetle böyle bir yeni Anayasa’ya “Evet” diyecektir. Bunun içinde muhalefet başkanlık sistemini istemiyor mu, tamam o halde, o da ayrıca oylamaya sunulsun. Eğer vatandaş başkanlık sistemi ile ilgili bir hazırlığa “Evet” diyorsa “Evet” der, demiyorsa demez. Bu Tayyip Erdoğan’ın kişisel meselesi değil, ülke için gereken bir durum.
Aynı anda da olabilir, farklı zamanlarda da olabilir. (Referandumlar)

-Başkanlık sistemi, yeni Anayasa sizce yeteri kadar anlatılıyor mu?
Ben yeterince anlatıldığına henüz inanmıyorum. Başkanlık, yarı başkanlık ve partili cumhurbaşkanlığı sistemiyle alakalı değişik bakışları yansıtacak bir çalışmayı yapıp kamuoyu ile paylaşalım istiyoruz.

‘İRAN’LA GÖRÜŞMEDE HAVA NASILDI?’
“İranlılarla bölgeyi konuştuk. ‘Bizim sizinle Suriye ve Irak’taki yaklaşımımız aynı değil ama şu mezhebi yaklaşımdan lütfen kurtulalım. Biz Müslüman kardeşleriz, olaya oradan bakalım. Ve münasebetlerimizi de temenni ederiz ki daha önce olduğu noktaya taşırız’ dedik.”