Çetinkaya: Bankacılık sektörü güçlü seyrini koruyor

0
21

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, “Ülkemiz ekonomisi ve bankacılık sektörünün bu çerçevede başarı grafiğini daha da yukarı taşıyacağına inancımız tamdır.” dedi. 

Çetinkaya, Forum İstanbul 2017’de yaptığı konuşmada, finansal sistemlerin özellikle küresel kriz sonrasında geçirmekte olduğu dönüşüme ve bu sürecin Türkiye’ye yansımalarına değindi. 

Küresel krizin ardından 10 yıla yakın bir zaman geçtiğini hatırlatan Çetinkaya, küresel ekonomide giderek artan olumlu sinyallere rağmen hala tam anlamıyla bir toparlanmadan söz etmenin zor olduğunu söyledi. 
Tecrübeler ve akademik literatürün finansal sisteme dair sorunların öne çıktığı krizlerin uzun sürdüğüne ve maliyetli olduğuna işaret ettiğini aktaran Çetinkaya, aşırı borçluluk, hızlı kredi büyümesi, yetersiz risk yönetim çerçevesi gibi unsurların olumsuz etkilerinin krizleri tetikleyebildiği ve derinleştirdiğine dikkati çekti. 
Çetinkaya, “Değindiğim hususlar iyi dönemlerde aşırı risk iştahına yol açarken, kötü dönemlerde riskten kaçınmayı beslemekte, yüksek maliyetli büyüme ve küçülme dönemlerini içeren sert ekonomik döngülere yol açmaktadır. Ekonomik büyümenin güçlü, sürdürülebilir, dengeli ve kapsayıcı olması önemlidir. Bunun için kamu ve özel sektördeki paydaşların, finansal ve finansal olmayan kesimlerin, kısaca tüm aktörlerin şoklara karşı dayanıklılığının artırılması öncelikli hedef olmalıdır.” diye konuştu. 
 
“Sürdürülebilir büyüme açısından verimlik önemli”

Küresel kriz sonrası dönemin finansal piyasaları da şekillendiren ana gündeminin dayanıklılık olduğunu vurgulayan Çetinkaya, bu süreçte özellikle finansal regülasyonlar ve para piyasalarının ön plana çıktığını ifade etti. 

Çetinkaya, para politikalarında sıra dışı uygulamaların ekonomik toparlanmayı desteklemesi ve bu arada finansal regülasyonlarla kırılganlık alanları ve risklerin yönetilmesinin hedeflendiğini dile getirdi. 
Yaklaşık 10 yıllık kriz sonrası dönem tecrübesi artıları ve eksileriyle bu politikalardan edinilecek önemli dersleri de beraberinde getirdiğini anlatan Çetinkaya, bu unsurlardan birinin sürdürülebilir büyüme açısından verimliğin önemi olduğunu bildirdi. 

Ekonomide rekabetçiliği ve verimliliği artıracak yapısal reformlar güçlü büyümenin temel sürükleyicisi olacağını ifade eden Çetinkaya, “Maliye politikalarının ekonominin potansiyeli ve büyümenin kapsayıcılığını artıracak şekilde oluşturulması önem arz etmektedir. Ekonomik aktörlerin mali yapılarının güçlendirilmesi, aşırı borçluluğun vade ve kur uyumsuzluğunun önüne geçilmesi, düzenleme ve denetleme faaliyetlerinin iyileştirilmesi ve sistemik riskleri sınırlayacak makro ihtiyati çerçevenin oluşturulması büyümenin sürdürülebilir ve dengeli olması açısından önemlidir. Böyle bir ortam para politikalarının da etkinliğine katkıda bulunacaktır.” görüşlerini aktardı.
 
“Gelişmiş ülke bankacılık sektörleri açısından zorluklar hala devam ediyor”

Çetinkaya, küresel bankacılığın iş modeli ve stratejilerini etkileyen yeni çerçeveye değinerek, şunları kaydetti:
“Küresel krizden alınan derslerle G20 öncülüğünde uluslararası kuruluşlar yeni bir finansal mimari üzerinde çalışmaya başlamıştır. Bu gelişmelere kısaca göz attığımızda banka sermayelerinin nitelik ve niceliğinin iyileştirildiğini, kaldıraçların azaltıldığını, aşırı kredi genişlemesinden kaynaklanabilecek riskleri sınırlamak amacıyla döngü karşıtı sermaye tamponlarının oluşturulduğunu, sistemik önemdeki kuruluşlar için ilave sermaye şartı getirildiğini görüyoruz. Ek olarak çözümleme rejimleri gözden geçirilmiş, sistemik önemdeki finansal kuruluşların kamuya yük getirmeden çözümlenebilmeleri için önlemler alınmıştır. Türev piyasalarla birlikte gölge bankacılık olarak adlandırılan banka dışı finansmanın daha sağlıklı bir yapıya kavuşturulması için düzenlemeler yapılmıştır.”

TCMB Başkanı Çetinkaya, bugün gelinen noktada bu çalışmalar sayesinde finansal sistemin çok daha güçlü bir düzenleme çerçevesinde ve etkin bir denetimsel altyapıya sahip olduğunun söylenebileceğini belirtti.
Çetinkaya, şöyle devam etti:

“Bu husus yalnızca krizlerin önlenmesi açısından değil finansal sektörün sağlıklı bir işleyişe sahip olması ve reel sektör aracılığıyla ekonomik gelişime daha güçlü destek verebilmesi açısından da oldukça önemli. Bu bağlamda 2008 yılında yaşanan finansal krize yol açan kırılganlıklara yönelik kapsamlı tedbirlerin alındığını söylemek mümkün. Ancak özellikle gelişmiş ülke bankacılık sektörleri açısından zorluklar hala devam etmekte. Uzun süren düşük büyüme ve düşük faiz ortamının banka karlılıklarına olumsuz etkisi, bilançolarda taşınan yüksek tutardaki sorunlu krediler, banka dışı finansal kuruluşlar ve dijital finans kaynaklı rekabet baskısı karşılaşılan zorluklardan başlıcaları. Önümüzdeki dönemde reformların etkileri muhtemelen değerlendirilecek, etkinlikleri ölçülecek ve ihtiyaç duyulan revizyonlar gerçekleştirilecek.”

Murat Çetinkaya, küresel reformların hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için bir maliyeti olmakla birlikte sermayesi güçlü, likiditesi yeterli bir bankacılık sektörünün reel ekonominin ihtiyaç duyduğu fonları her dönemde arz edebilecek durumda olmasının önemli olduğunu bildirdi. 

Bu nedenle küresel ekonomide toparlanmanın başladığı bugünlerde geçmişten ders alarak küresel standartlarda gevşemeye gitmemek finansal sistemin sağlığı açısından önem arz ettiğini vurgulayan Çetinkaya, G20 çalışmalarının 2017 ana gündem maddeleri arasında yer alan dayanıklılık prensiplerinin uygulanmasının ekonomik aktörlerin şoklara karşı dayanıklılığını artıracak güçlü, sürdürülebilir ve dengeli bir büyümeye katkıda bulunacağını söyledi. 
 
“Türk bankacılık sektörü güçlü yapısını koruyor”

Çetinkaya, Türkiye’nin bu dönemde finansal sistem açısından sergilediği görünüme bakıldığında söz konusu uluslararası reformlara hızlı ve büyük ölçüde başarıyla geçildiğinin görüldüğünü belirtti. 
Basel Bankacılık Denetim Komitesince gerçekleştirilen Düzenleme Tutarlılığı Değerlendirme Programı (RCAP) kapsamında bu uyumun tekrar teyit edildiğini bildiren Çetinkaya, aynı zamanda  Avrupa Komisyonu’nun Türkiye bankacılık sektörünün düzenleme ve denetleme çerçevesinin Avrupa Birliği (AB) mevzuatıyla eşdeğer olduğunu kabul ettiğine dikkati çekti. 

Murat Çetinkaya, küresel kriz döneminde güçlü sermaye yapısı, sağlıklı aktif kalitesi ve yüksek karlılık düzeyiyle oldukça başarılı bir sınav veren Türk bankacılık sektörünün, kriz sonrası dönemde de güçlü görünümünü koruduğuna işaret etti.

Türkiye’nin hem şoklara karşı dayanıklılığı artıran tedbirler aldığını hem de döngü karşıtı makro ihtiyati politikalar uygulamada başarılı bir örnek teşkil ettiğini aktaran Çetinkaya, “Alınan tedbirlerin de katkısıyla Türk bankacılık sektörünün kredi ve fonlama kompozisyonunun dengeli bir yapıda olduğu, sektörün aktif kalitesi ve fonlama kaynaklarını istikrarlı ve sürdürülebilir bir şekilde yönettiği görülmektedir. Sermaye, karlılık ve aktif kalitesinin yanı sıra alınan tedbir ve teşviklerle birlikte bankaların kredi arzında ve reel sektörün finansmana erişiminde bir sorun yaşanmamaktadır. Bununla birlikte önümüzdeki dönemde daha dengeli bir finansal sistem oluşturmak için çaba sarf etmemiz gerektiği söylenebilir. Finansal yapımız bankacılık sektörü ağırlık bir görünüm sergilemektedir.” diye konuştu. 

Çetinkaya, bankacılık ve sermaye piyasası dengesini sağlamış, banka dışı finansal kuruluşların da katkısıyla finansal derinleşmeyi başarmış ülkelerde finansal istikrarın ve makroekonomik dengelerin korunmasının daha kolay olduğunu ifade etti. 

Dengeli, derinlikli, çeşitlilik içeren, iyi denetlenen ve rekabetçi bir finansal sistemde aracılık maliyetlerinin azalacağını, finansmana erişimin kolaylaşacağını ve derinleşmenin artacağını belirten Çetinkaya, “Türk bankacılık sektörünün güçlü yapısını korurken finansal derinleşmeye katkı sağlamaya da devam etmesi önem taşımaktadır. Ürün çeşitliliği, güçlü teknolojik altyapı ve yetkin dağıtım kanalları bankacılık sisteminin gelişimine katkı sağlamayı sürdürülmelidir. Sektörün banka dışı finansal kuruluşlar ve sermaye piyasalarıyla bağının artırılması da önem arz etmektedir.” yorumunu yaptı.