Birleşme ve satın almalar nasıl etkilenecek?

0
79

Bu yıl birleşme ve satın alma işlemleri açısından geçen yıla göre daha hareketli başladı. Hatırlanacağı gibi geçen yıl 7.4 milyar dolarlık birleşme ve satın alma işlemi gerçekleşmişti. Değeri açıklanmayanlarla birlikte bu rakam 10 milyar doları buluyor. Bu yılın ilk yarısında ise 7.6 milyar dolarlık bir işlem gerçekleşti. Bu yılsonunda 11-12 milyar dolarlık bir işlem olması öngörülüyor. Ancak, ABD ile siyasi gerilim yatırımcıları da beklemeye yöneltiyor. Sektör yöneticilerine göre, yatırımcıların iştahının arttığı bir dönemde ABD ile yaşanan gelişmeler şirketlerin de satın alma ve birleşme kararlarını etkileyebilir. Ancak, tansiyon düştüğünde yatırım kararları tekrar devreye alınacaktır.
2002 yılında kurulan ve 2005 yılından bu yana tamamlanmış 83 adet işlem ve 6 milyar dolardan fazla toplam işlem büyüklüğüne sahip Pragma Kurumsal Finansman Yönetici Direktörü Kerim Kotan, yabancı yatırımcının ilgisi açısından kötü bir noktada olmadığımızı belirtiyor. Kotan, “Türkiye halen stratejik ve finansal yatırımcılar için cazipliğini koruyor ve hedef yatırım ülkesi olmaya devam ediyor. Niye? Türkiye’nin hub olarak jeostratejik lokasyonu, yerel pazarın büyüklüğü, yüksek büyüme rakamları ve genç nüfusu yatırımcıları çekmeye devam
 ediyor” diyor. “Aslında Türkiye herkesi şaşırtmaya devam etti bile diyebiliriz” diyen Kotan şöyle devam ediyor:
“Volatilitesi yüksek kur hareketleri, siyasi belirsizlik ve jeopolitik riskler birleşme ve satın alma işlemlerine genel olarak olumlu yansımaz ama Türkiye’deki durum farklı gelişti. 2016 yılında 7 milyar dolar, 2017’de 10 milyar dolar, bu yılın ilk yarısında 8 milyar dolara yakın işlem oldu.” Bu yıl dikkat çeken işlemler arasında 728 milyon dolarlık Alibaba- Trendyol, 1.2 milyar dolarlık Actera-U.N. Ro-Ro, 3.2 milyar dolarlık Emirates NBD- Sberbank-Denizbank, 900 milyon dolarlık Doğan-Demirören, 445 milyon dolarlık TAV-IC Holding arasında gerçekleşen işlemler sayılabilir.
Türkiye’nin 25-30 milyar dolarlık yatırım çekebilecek potansiyele sahip bir ülke olduğunu ifade  eden  Kotan,  ABD ile siyasi gerilimin olduğu bu dönemde  iki satışa dikkat çekiyor: “Türkiye’nin önde gelen kimyasal ürün dağıtım şirketlerinden Veser Kimya’nın çoğunluk hissesini 5 milyar doları aşan yıllık cirosu ile dünyanın önde gelen petrokimya ve kimyasal ürün dağıtıcılarından olan ABD’li Vinmar’a sattık. Seçimlerden hemen önce Türkiye’nin lider alçak basınçlı otomotiv kauçuk hortum üreticisi olan Rapro’nun yüzde 100’ünü endüstriyel ve otomotiv sektörlerindeki liderlerden biri olan ABD’li Gates International’a sattık.”
“Bu dönem şirket satmak için doğru bir zaman mı?” sorusunu Kotan şöyle yanıtlıyor:
“Genel olarak kur ve faizlerin geldiği nokta olsun, enflasyon rakamları  olsun bazı sektörlerdeki likidite sıkışıklıkları olsun önümüzdeki bir-iki yılın Türkiye’de kolay geçeceği söylenemez. Kaldı ki FED faiz artışları nedeniyle zaten gelişmekte olan pazarların tümünden kaçan bir para  ve 70 doların üzerinde seyreden petrol fiyatları sözkonusu. Halen dünyanın dört bir tarafından yatırımcılar burada satın alma ve ortaklık için dolanıyorsa bundan faydalanmak lazım. Zira bu pencere sonsuza kadar açık kalmayacaktır. Bundan bir sene sonranın ekonominin veya Türkiye’ye yabancı ilgisinin bugünden daha iyi olacağının garantisi yok. Dolayısıyla, anı yakalamak ve hareket etmek lazım.”
Diğer yandan, son yıllarda Türk şirketlerinin de yurtdışında satın almalar ve ortaklıklar yaptığı görülüyor. Bu konuda Kotan, “Geçtiğimiz son birkaç yılda Türk şirketlerinin yurtdışında farklı pazarlara ve kanallara gerek sıfırdan yatırım gerekse şirket satın alma yoluyla girdiğini gördük. Bunlardan  en çok ses getirenler Ülker, Arçelik, Yıldırım Holding, Kordsa, Global Yatırım Holding ve Doğuş’un yaptığı satın almalar oldu” diyor. Yurtdışında alım yapmak isteyen şirketlere danışmanlık verdiklerini de kaydeden Kotan, “Şu anda bazı Türk holding gruplarında ABD ve Avrupa’da yapay zeka, fintech, AR/VR, bioteknoloji ve gayrimenkul tarafında şirket satın alımlarıyla ve ortaklıklarıyla ilgili danışmanlık veriyoruz” diyor.
Kotan ilgi çeken sektörlerle ilgili olarak da şu değerlendirmede bulunuyor: “Hizmet/ürün tarafında B2C dediğimiz tüketiciye dokunan, operasyonel olarak kârlı, çok hızlı büyüyen, uluslararası pazarlara da hitap eden e-ticaret ilgi çekiyor. Diğer yandan, özellikle otomotiv ve beyaz eşya üreticilerine katma değerli üretim yapan, ihracat ağırlıklı çalışan sanayi şirketleri ve B2B dediğimiz şirketlere hizmet ve teknoloji sağlayan şirketler, ihracatını ve uluslararası büyümesini gösterebilmiş giyim perakende firmalarını da sayabiliriz. Ama bu diğer sektörlere ilgi yok anlamına gelmiyor. Bizim elimizde herhangi bir anda yabancı yatırımcılarla konuştuğumuz enerjiden inşaata, otomotivden lojistiğe, oyun parklarından yazılıma kadar 30 farklı sektörde yürüyen birleşme ve satın alma projesi oluyor.”

‘TİCARETSAVAŞLARISATINALMALARIARTIRACAK’
Odin Yöneticisi Berk Şener, dünyada son 20-30 yıldır satın alma ve birleşme trendi olduğunu, Türkiye’de AB ile müzakerelerin başladığı dönemde 70 milyar dolarlık işlemler olduğunu hatırlatıyor. Türkiye’nin o dönem kuvvetli bir hikâyesi olduğunu  hatırlatan Şener şöyle devam ediyor: “Yapısal reformlara hız verilmişti, şirketlerin performansı iyiydi. Global trend de fazla paranın olduğu bir dönemdi. Türkiye’nin yanı sıra birçok gelişmekte olan ülkeye ilgi yüksekti. Bizim gibi kurumların Türkiye’nin hikâyesini anlatması kolaydı. Şimdi ise hem para arzı azaldı hem de rekabet ettiğimiz ülkelerin sayısı arttı. Bir de dünya genelinde farklı politikalar izleniyor.”
Şirket olarak sektörlere baktıklarında, bir sonraki adımı öngörmeleri gerektiğini belirten Şener, örnek olarak Alman endüstri devlerinden ThyssenKrupp’un, çelik işini Hindistanlı Tata ile birleştirme kararı almasını veriyor. “Bu birleşme Türk demir-çelik sektöründeki şirketleri nasıl etkileyecek? Onlar da arayışlara girer mi? Bunlara bakmamız gerekiyor” diyor.
Şener’e göre, ABD ve  Çin  arasında başlayan ticaret savaşları önümüzdeki dönemde şirket birleşme ve satın almalarını yakından ilgilendirecek. Örneğin, ABD’nin uyguladığı kotanın etkilerini azaltmak isteyen Çinli şirketler farklı ülkelerde yatırımlar yapabilecek.
Diğer yandan, hem Türk şirketleri için hem de diğer ülkelerdeki şirketler için dünyanın farklı yerlerinde üretim tesislerinin olması önemli bir hale gelmiş durumda. Bu hem şirketlerin globalleşme vizyonlarıyla hem de korumacı politikalara karşı bir önlem olarak firmaların gündeminde.
Berk Şener, Türkiye’de bir birleşme  ve satın alma işleminin ortalamasının 50 milyon dolar olduğu bilgisini veriyor. U.N. Ro-Ro ve Denizbank gibi işlemler bu yılki rakamları yukarı çıkarmış durumda.
 
TÜRK ŞİRKETLERİ İÇİNA VRUPA’DA FIRSATLAR VAR
Türk şirketlerinin yurtdışında çok ucuz şirketler bulabildiklerini belirten Şener, ‘Neden daha ucuzlar?’ sorusunu ise şöyle yanıtlıyor: “Avrupa’da sektörlerdeki büyümeler yüzde 2.5’lar seviyesinde. Türkiye’de ise yüzde 10’larda. Bir de dünyada büyük şirketlerde portföyünü sadeleştirme trendi var. Yani, ana işlerine odaklanmak istiyorlar. Diğerlerini satıyorlar. Bu nedenle Türk şirketleri için özellikle Avrupa’da güzel fırsatlar var.”
Şener sektörlere bakıldığında ise sanayinin ilgi gördüğünü söylüyor. Bir dönem popüler olan perakende sektörünün ise e-ticaretin gölgesinde kaldığını söylüyor. E-ticaretin yükselmesiyle mağazaların geleceği sorgulanıyor. Örneğin, Amazon giysileri sanal ortamda denemeyi sağlayacak bir ayna geliştiriyor. Bu da kişilerin artık mağazaya giderek kıyafet denemelerini ortadan kaldırabilir. Diğer yandan, özellikle beyaz eşyada büyük mağazalar açmak yerine deneyim mağazaları yaygınlaşmaya başladı. Şener, özellikle döviz gelirleri olan ambalaj, liman, marina, raylı sistemler gibi sektörlerin de ilgi gördüğünü kaydediyor.
 
SİGORTADA İKİNCİ BİR DALGA GELEBİLİR
Hatırlanacağı gibi 2001 krizinin ardından yapılan düzenlemeler sonrasında bankacılık sektörü yabancıların ilgi odağı olmuştu. Daha sonra ise sigorta sektörü gözde bir sektör olmuştu. Berk Şener, sigorta sektöründe önümüzdeki dönemde bir hareket beklediğine dikkat çekiyor. Hatırlanacağı gibi İngiliz Howden, ACP Sigorta ve Reasürans Brokerliği’ni bünyesine katmıştı.
Sigorta sektörünün büyümesine yönelik beklentiler sürüyor. Geçen yıl Türkiye’de gerçekleşen 10 milyar dolarlık birleşme ve satın almalarda finansal hizmetler sektörünün payı 1 milyar
doları geçmiyor. Ancak, bu yıl Denizbank’ın 3.2 milyar dolara satılması ve sigorta sektöründe gerçekleşen satın almalar 2018’e daha umutla bakılmasını sağlıyor. KPMG Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri Sinem Cantürk de, “2018’de Türkiye’de birleşme ve satın alma piyasalarında sigorta sektöründeki canlılık dikkat çekiyor” diyor. Cantürk, 2017 yılının sonuna doğru hayat dışı sigorta şirketi Liberty Sigorta’nın satışa çıkarılmasının özellikle Türkiye’de varlığını sürdüren ve büyümek isteyen sigorta şirketlerinin ilgisini çektiğini söylüyor. Cantürk şöyle devam ediyor: “Bu şirketler arasından, işlemi tamamlayan ve Liberty Sigorta’yı satın alan Talanx (HDI Sigorta) oldu. Liberty Seguros ve Talanx International arasında Ocak 2018 tarihinde imzalanan hisse alım satım sözleşmesine istinaden Liberty Sigorta’nın sermayesinin yüzde 99.44’üne tekabül eden hisselerinin Talanx’a devredilmesi üzerinde anlaşma sağlandı. Uzun zamandır hayat dışı sigorta sektöründe kârlılıkla ilgili istediğini bulamayan şirketler gözönüne alındığında, sektörde ileride de bunun gibi bazı konsolidasyonların görülmesi mümkün. Piyasada da şu an satış görüşmeleri devam eden sigorta şirketleri bulunuyor.”
 
PTT, BES SATMAYA HAZIRLANIYOR
Sigorta sektöründe, gözlemlenen bir diğer gelişmenin de PTT  ve Generali arasındaki işbirliğinin olduğunu hatırlatan Cantürk şöyle diyor: “PTT ve Generali’nin birlikte hem hayat dışı hem  de bireysel emeklilik sistemi alanlarında faaliyet göstermek üzere sigorta şirketleri kuracakları ve 4 bin 500 şubeli PTT’nin dağıtım ağının bu şirketler için önemli bir dağıtım kanalı  olarak kullanılacağı haberleri sektörde ilgiyle takip ediliyor.”
Türkiye’de 2012 yılında 23.2 milyar dolarlık, 2013 yılında 13.7 milyar dolarlık, 2014 17.7 milyar dolarlık, 2015’te 10.7 milyar dolarlık, 2016’da 4.6 milyar dolarlık, 2017’de 7.4 milyar dolarlık değeri açıklanmış birleşme ve satın alma işlemi gerçekleşti. Bu yılın ilk yarısında ise 7.6 milyar dolarlık işlem yapıldı. Önümüzdeki dönemde kurlardaki hareketler ve siyasi ilişkiler bu ilginin devam edip etmeyeceğini gösterecek.
Bu arada, yurtdışında şirket  değerlemelerinin  düşme fırsatını kollayan şirketlerin yanı sıra globalleşmek adına da yurtdışına yatırımlar yapıldığı görülüyor. Örneğin, yurtiçinde alüminyumda 900 milyon dolarlık önemli bir yatırıma hazırlanan Kibar Holding, Avrupa’da fabrika yatırımları planlıyor. Kkompozitte dünyada da söz sahibi olmayı hedefleyen Kordsa, satın almalar yapıyor. Farplas’ın da global bir şirket vizyonuyla yurtdışında yatırım planları bulunuyor. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Sonuç olarak, gerek yabancıların Türkiye’de gerekse Türk şirketlerinin yurtdışındaki yatırım kararı almaları bu dönemde daha ilgi çekici olacak