Avrupa’yı bekleyen 4 önemli tehlike

    0
    22

    Deutsche Bank’ta yaşanan sorunlar geçen hafta küresel piyasalara şok dalgaları gönderirken, kıtanın ekonomideki fay hatları da bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

    Marketwatch’da yer alan haberde, Deutsche Bank’ın yanı sıra Brexit süreci, İtalya’da yapılacak olan anayasa referandumu gibi maddelerin euro bölgesindeki siyasi ve ekonomik bağları kemirebileceğine dikkat çekiliyor.

    Montreal merkezli Pavilion’dan analistler, 2009 ila 2012 yılları arasında Avrupa’da sarsıntı yaratan sorunların (periferide yetersiz rekabet, ülke borçlarının sürdürülebilirliğiyle ilgili soru işaretleri, zayıf büyüme potansiyeli)  temelden çözülmediğine, yalnızca Avrupa Merkez Bankası’nın agresif politikalarıyla baskılandığına dikkat çekiyorlar.

    Avrupa Merkez Bankası’nın ve diğer global para politikacılarının ekonomiyi kaldıraçlamak için gereken ellerindeki cephanenin gittikçe tükendiğine dikkat çekiliyor.

    İşte Avrupa’yı ve yatırımcıları kaygılandıran belli başlı sorunlar:

    1) Deutsche Bank
    Almanya’nın en büyük yatırım bankası mercek altında. Her ne kadar pek çok analist Deutsche Bank olayının 2008 yılında Lehman Brothers’ın çöküşü gibi büyük bir sarsıntı yaratacağına inanmasa da, Deutsche Bank multi trilyon dolarlık türevler nedeniyle ciddi sistemik bir risk olarak görülüyor.

    2)  İtalya’da anayasa referandumu
    İtanyanlar anayasa reformlarını oylamak üzere 4 Aralık’ta sandığa gidecekler. Başbakan Mattteo Renzi sandıktan ‘hayır’ çıkması halinde istifa edeceğini daha önce açıklamıştı.

    Brexit’e ve Donald Trump’ın yükselmesine yol açan popülist dalganın ülkede komedyen Beppe Grillo’nun kurduğu euro karşıtı 5 Yıldız Hareketi’ni iktidara getirmesinden çekiniliyor. “Hayır” oyu İtalya’nın AB’den çıkacağı anlamına gelmiyor ancak ülkede tırmanışa geçen AB karşıtlığı endişe yaratıyor.

    3) ‘Zor’ Brexit
    Mali piyasalar ve ekonomik veriler İngiltere’de 23 Haziran’daki referandum sonucundan çok fazla etkilenmediler. Bunun nedeni, belki de çıkışa doğru gereken adımların henüz atılmamış olmasıydı. Ancak İngiltere Başbakanı Theresa May’in geçen pazar günü, Brexit’in çıkış sürecinin mart ayı sonu itibariyle başlayacak olmasını söylemesi atmosferi değiştirdi.

    Ayrıca May’in AB ülkelerinden İngiltere’ye göçmen akışını durdurma kararından vazgeçmeyeceğinin işaretini vermesi de, İngiltere ekonomisi açısından olumsuz bir durum olarak yorumlanıyor. AB’nin geri kalan 27 üyesi İngiltere’nin mülteci alımını durdurması halinde ülkenin Avrupa tek pazarına erişimine izin vermemeyi düşünüyor.

    4) AMB için bir sonraki adım ne?
    Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) agresif teşvik paketleri kıtada tüketici kredilerinin büyümesine yol açarken, şirket bonolarının satın alınması da kurumlara verilen kredi maliyetini düşürdü.  Bu da tüketici harcamalarını artırdı.

    Ancak kaygılar giderilmiş değil. Sanayi üretimi, verim artışı ve ücret artışı ivme kaybediyor, bu arada Banka’nın satın alınabilir varlık seçenekleri de azalıyor.

    Analistler  Avrupa konusunda her ne kadar pozitif olsalar da, politika üretenlerin bu zorluklara karşı formül geliştirmesini istiyorlar. En büyük sorunun ise İtalya ve AMB’nin parasal gevşeme programını uzatma ihtiyacı olduğuna dikkat çekiyorlar.