Avrupa’da Filistin’in tanınması için baskılar artıyor

    0
    32

    Filistin devletini tanıyan Avrupa parlamentolarının sayısının her geçen gün artması ve Avrupa Adalet Divanı’nın Hamas’ı terör örgütleri listesinden çıkarmaya karar vermesi İsrail’i kızdırırken, son dönemde Avrupa ülkelerinde İsrail’e yönelik algı ve siyasi düşünce değişiklikleri yaşanıyor.
     
    İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Adalet Divanı’nın önceki günkü kararı ile Cenevre’de İsrail’in savaş suçlarının araştırılması çağrılarını ” Avrupa ikiyüzlülüğünün örneklerini gördük” sözleriyle değerlendirdi. Birçok Avrupa ülkesinin parlamentosu bu yıl Filistin devletini tanıma kararı alsa da, devletleri, parlamentoların değil hükümetlerin tanıması gerekiyor.
     
    İngiliz Parlamentosu da bu yıl Filistin devletini tanıyan parlamentolar arasındaydı. Parlamento’nun alt kanadı Avam Kamarası 13 Ekim’de Filistin’in devlet olarak tanınmasına ilişkin önergeyi 274 oyla kabul etti. İngiltere’nin yanı sıra bu yıl Fransa, İrlanda, İspanya gibi Avrupa ülkelerinin parlamentoları da Filistin’i tanırken, İsveç’te ise hükümet, Filistin devletini tanıdı. Avrupa Parlamentosu (AP) da önceki gün, Filistin’in devlet olarak tanınmasını prensipte desteklediğini bildiren karar tasarısını kabul etti.
     
    Filistinli akademisyen ve siyasi aktivist Azzam Tamimi, Filistin’i tanıyan Avrupa parlamentolarının sayısının artmasının çok önemli ve olumlu bir gelişme olduğunu söyledi.
     
    “Bu daha çok Avrupa halklarının İsrail’in nasıl bir ülke olduğunun farkına varması ve anlaması anlamına geliyor” diyen Tamimi, “Yaz aylarındaki Gazze saldırıları dikkate alındığında, dünya İsrail’in ne olduğunu artık anlamıştır. Bence önemli olan Avrupa ülkelerinin kamuoylarındaki algı ve ülkelerdeki siyasi düşünce değişiklikleridir” dedi.
     
    Tamimi, AB’nin ikinci büyük mahkemesi olan Avrupa Adalet Divanı’nın Hamas’ı terör örgütleri listesinden çıkarmasının olumlu bir adım olduğunu ancak bunun uzun sürecek bir yasal mücadelenin başlangıcı olduğunu ifade etti. AB’nin kararı temyize götürme ihtimalinin yüksek olduğunu da dile getiren Tamimi, “Bu nedenle uzun bir yasal mücadele verileceğini düşünüyorum. Ancak diğer yandan bu Hamas’ın detaylıca tartışılmasını sağlayacaktır. Mahkemenin aktardığı gibi, Hamas, terör örgütü listesine sadece basın ve internetteki bilgiler dolayısıyla alınmıştır. Hamas’ın, herhangi bir ulusal özgürlük hareketinden farkı yoktur” ifadelerini kullandı.    
     
    “Hamas’ı terör örgütleri listesine ekleten ülke İngiltere”
    Avrupa Adalet Divanı’nın kararına ilişkin İngiliz hükümetinden yapılan açıklamada, “Karar, Birleşik Krallık veya AB’nin Hamas’la ilgili pozisyonunu değiştirdiği anlamına gelmez. Hamas’ın AB terör örgütleri listesinde kalması için elimizden geleni yapacağız” denilmişti.
     
    Azzam Tamimi, İngiltere’nin Hamas’ı terör örgütleri listesine ekleten ülke olduğunu ve İngiltere’nin bu konuda Avrupa’da yoğun lobi faaliyetleri yürüttüğünü kaydetti. Tamimi, dolayısıyla İngiltere’nin Avrupa Adalet Divanı kararından memnun olmayan ülkeler arasında başı çektiğini belirtti.
     
    Adalet Divanı Hamas’ı terör örgütleri listesinden çıkarma kararı aldı ancak mahkeme, örgütün ve üyelerinin AB’deki mal varlıklarının dondurulması kararının üç ay daha geçerli olduğuna hükmetti. Bu kararın, bazı AB ülkelerinin Adalet Divanı’nın kararını temyize taşıma yolunu açtığı ve Hamas’ın listede kalması için terör örgütü olduğuna dair kanıtlar sunmaya hazırlandıkları bildiriliyor. Bu ülkeler arasında İngiltere’nin de bulunduğu tahmin ediliyor.
     
    Londra King’s College Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Profesörü Robert Wintemute, Adalet Divanı’nın kararının AB ülkelerinin Hamas’la ilişkilerinde değişikliğe neden olmasının beklenmediğini dile getirerek, mal varlıklarının dondurulması konusunda ise üç aylık geçici sürenin İngiltere gibi ülkelerin baskılarıyla kalıcı hale getirebileceğini ifade etti. Hamas’ın askeri kanadı 2001, siyasi kanadı ise 2003 yılında AB’nin terör örgütleri listesine eklenmişti.
     
    Fransa’dan adım var, Almanya’dan yok
    Filistin’i tanıma yönünde bir adım atmayan Almanya ise Ortadoğu barış sürecinde iki devletli çözüm için çaba sarf edilmesi gerektiğini sıklıkla bildiriyor. Ancak Almanya’nın Filistin’i devlet olarak tanıma konusunda hazırlığı olmadığı biliniyor.
     
    Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Martin Schaefer, Avrupa Adalet Divanı’nın Hamas kararının “Almanya için bu karar herhangi bir değişiklik teşkil etmediğini” açıkladı. Schaefer, Hamas’a siyasi olarak bakış açılarının değişmediğini belirterek, Hamas’ın İsrail’in varlığını tanımamasına dikkati çekti.
     
    Hamas, Almanya’da “yasaklı örgütler” listesinde yer alıyor ve bu örgüte yardım toplayan diğer kuruluşlar da yasaklanıyor.
     
    Fransa’da ise bu yıl Filistin’in tanınması yönünde Meclis ve Senato’da tavsiye kararları alındı. Fransa Meclisi’nde, İktidardaki Sosyalist Parti milletvekillerinin 2 Aralık’ta sunduğu “Filistin’in devlet olarak tanınmasını” hükümetten talep eden karar tasarısı kabul edildi.
     
    11 Aralık’ta da Yeşiller grubu tarafından sunulan aynı konulu tasarı Senato’da kabul edildi. Meclis ve senatonun kabul ettiği karar tasarıları bağlayıcı olmamakla birlikte, hükümete baskı yapılması açısından sembolik bir özelliği bulunuyor. 
     
    Hamas ise Fransa’nın terör örgütleri listesinde bulunuyor.  Avrupa Adalet Divanı’nın önceki günkü Hamas’ı AB terör listesinden çıkarmasının ardından Fransa’da terör örgütleri listesinde bir değişiklik yapılmadı.
     
    Yunanistan’da Filistin girişimlerine seçim arası
    İtalya, tüm Avrupa ülkeleri gibi Ortadoğu sorununda iki devletli çözümü destekliyor. Bu nedenle uzun süredir bir Filistin Devleti olması gerektiğini savunuyor. İtalya, bu görüşü çerçevesinde 2012’de Filistin’in Birleşmiş Milletler’de gözlemci devlet statüsü alma sırasında “Evet” oyu vermişti. Ancak İtalyan Parlamentosu’nda Filistin’in tanınmasına yönelik, İngiltere, Fransa, İspanya parlamentolarındaki gibi bir hareketlilik göze çarpmıyor.
     
    İtalya, tek taraflı adımlardan ziyade müzakerelerin iki devletli çözüm temelinde yeniden başlamasını desteklediğini ifade ediyor.
     
    Yunanistan da İtalya gibi, Filistin’in tanınması konusunu parlamentosuna henüz taşımayan ülkeler arasında bulunuyor. Filistin’in Atina Misyon Şefi Büyükelçi Mervan Tubasi, geçen günlerde Yunan parlamentosuna çağrıda bulunarak, Yunanistan’ın Filistin’i resmen tanımasını istemişti.
     
    Tubasi, ” Filistin topraklarının İsrail işgali altında olmasından büyük üzüntü duyuyorum. İsrail, Mescid-i Aksa’yı Müslüman ve Yahudi olarak ikiye bölmeye çalışıyor. Yunanistan’ın, Filistin halkının direnişine kulak vererek 135 ülkenin yaptığı gibi bağımsız Filistin devletini tanımasını istiyoruz” demişti.
     
    Yunanistan’daki cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısıyla Filistin’in şu an girişimlere ara verdiği, seçimlerden sonra harekete geçeceği öğrenildi. Yunan makamlarından şu ana kadar konuyla ilgili resmi bir açıklama yapılmadı.
     
    Avusturya’da Filistin’in orta vadede tanınabileceğinin sinyali
    Avusturya’da koalisyon hükümetinin ortaklarından Avusturya Halk Partisi (ÖVP) Filistin’in tanınmasına karşı çıkarken, Avusturya Sosyal Demokrat Partisi (SPÖ) ise Filistin’in tanınmasına sıcak bakıyor. Aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi de (FPÖ) İsrail’in yanında yer alacağını açıkladı. Cumhurbaşkanı Heinz Fischer, Avusturya’nın Filistin Devleti’ni orta vadede tanıyabileceğini belirtti.
     
    SPÖ içinde “Filistin’in tanınmasını amaçlayan” sesler giderek çoğalıyor. SPÖ’lü Avrupa Parlamentosu milletvekili Eugen Freund, AB içinde “tek taraflılık” politikasının İsrail’in yararına olduğunu belirterek, Filistin devletinin tanınmasını istedi. SPÖ dış politika sözcüsü Josef Cap da yeni barış müzakereleri olmaması halinde SPÖ’nün Filistin Devleti’nin tanınmasını “son adım” olarak görebileceğini belirterek, iki devletli çözüm çağrısında bulundu.
     
    SPÖ’li eski Dışişleri Bakanı Erwin Larc, Avrupa Parlamentosu eski üyesi Hannes Swoboda ve Avusturya Filistin Birliği Başkanı Muna Duzdar, ÖVP’li Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz’a bir mektup göndererek Filistin’in tanınması yönünde adım atmasını istedi. ÖVP’li Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, Filistin’in tanınmasına yönelik talepler üzerine, “Filistini tanımak sadece göz boyama olur ve meselenin çözümünü teşvik etmez” açıklamasında bulundu. ÖVP’li Avrupa Parlamentosu milletvekili Othmar Karas ise AB’nin barış müzakerelerini hızlandırması gerektiğini ifade ederek, “Barışın ön şartı iki devletli bir çözümdür” diyerek Filistin’in tanınmasına karşı çıktı.
     
    Son dönemde İsrail ile “İslam düşmanlığında” birleşen FPÖ Genel Başkanı Heniz-Christina Strache, Filistin’in devlet olarak tanınmasına karşı olduklarını belirterek, “Avrupa’nın İsrail’e karşı özel sorumluluğu” olduğunu savundu. Strache, “Bu sorumluluk bir yandan, yeni bir faşizm türü olan radikal İslamcılığın güncel tehdidinden, diğer yandan geçmişteki faşizmden kaynaklanmaktadır” ifadelerini kullandı.
     
    Diğer yandan Avusturya, Avrupa Adalet Divanı’nın Hamas konusunda aldığı kararın kendileri açısından bir değişiklik teşkil etmediğini açıkladı. Avusturya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Martin Weiss, kararın Hamas’a yönelik bakış açılarını değiştirmediğini bildirdi. AB çizgisinde hareket edildiğini belirten Weiss, Hamas’a yönelik yaptırımların üç ay daha yürürlükte kalmaya devam edeceğini ve bu süreçte nasıl bir yol izleyeceğinin belirleneceğini aktardı. Weiss, Avusturya’nın Ortadoğu’da iki devletli çözümü desteklediğini yineleyerek, Filistin’in BM tam üyeliğine ivedilikle alınmasına karşı olunduğunu ve barış müzakereleri olmadan tanımanın da olmayacağını vurguladı.